O zamanlar, ışık terapisi ile ilgili erken denemeler de vardı. | TED | في تلك الأوقات ، كانت هناك بعض المحاولات المبكرة أيضا عن العلاج بالضوء |
Gözden geçirilen son sistematik araştırmalara göre bu, ölüm oranlarını veya erken doğum ölüm oranlarını %30'a kadar azalttı. | TED | وقد بينت مراجعة منهجية حديثة أن الوحدة تزيد من معدلات الوفاة أو معدلات الوفاة المبكرة بنسبة تصل إلى 30 في المئة |
O da, yaratıcılığı geliştirmenin tek yolunun çok erken yaşlardan itibaren çocuklara olaylara farklı açılardan bakmayı öğretmekten geçtiğidir. | TED | ألا وهو.. أن الطريقة الوحيدة لتعليم الإبداع هو تعليم الأطفال وجهات النظر في المرحلة المبكرة. |
Mantık şu ki bu erken periyodu tamamen korunurken yaşıyoruz. | TED | فالفكرة هي أن تكون لدينا تلك الفترة المبكرة حيث نكون تحت حماية. |
Dylan'ın erken dönem şarkılarında kullandığı melodilerin ikide üçünün ödünç alınmış olduğu tahmin ediliyor. | TED | ويقدر أن ثلثي الألحان التي استخدمها ديلان في أغانيه المبكرة تم اقتراضها. |
Benim büyükannelerim ve büyükbabalarımın dördü de erken büyüme çağında okulu bırakmışlar. Başka şansları yokmuş. | TED | أجدادي من كلا الجانبين، مثلاً، تركوا المدرسة في مرحلة المراهقة المبكرة. |
Şiddetin erken işaretlerini fark edin ve özenle müdahale edin; onu azaltın, kurbanlara güvenli bir çıkış yolu gösterin. | TED | تعرفوا على العلامات المبكرة من العنف وتدخلوا بضمير خففوه، أروا الضحايا طريق آمن للخروج. |
Bana göre temel engel erken yaşta eğitimden gelen faydaların uzun vadeli niteliği. | TED | وأعتقد فعلاً أن المعوّق الأكثر تأثيراً هو الطبيعة طويلة الأجل للإستفادة من برامج الطفولة المبكرة. |
Araştırmacıların, dünya çapında sundukları verilere bakılırsa, hareketsizlik her yıl %9 oranında erken ölüme neden olmaktadır. | TED | في الواقع يبين الباحثون في أنحاء العالم أن الخمول يسبب حوالي 9٪ من الوفيات المبكرة سنويًا |
Hayatımın erken döneminde edindiğim tecrübeler şimdilerde savaş ve çatışma | TED | تلك التجارب المبكرة كان لها تأثير مهم على كيفية تفكيري بالحروب والصراعات الآن. |
Dünyada erken ölüm, hastalıkla ilgili birinci risk faktörü. | TED | إنها عامل الخطر الأول للوفاة المبكرة والأنتشار المرضي حول العالم. |
Bunun nedeni erken doğum ve genetik faktörlerdir. | TED | وهو ناتج عن الولادة المبكرة والأمراض الوراثية. |
Umudu ve erken çocukluk haklarına erişimi olan milyonlarca çocuk var. | TED | لكن هناك الكثير من الأطفال الذين لديهم آمال، يمكنهم الوصول إلى مرحلة الطفولة المبكرة. |
Olanları Big Bang'in erken dönemlerine kadar geriye doğru izlememiz mümkün, ama ne patladı ve neden patladı hala bilmiyoruz. | TED | وبإمكاننا أن نتقفى الآثار إلى المراحل المبكرة للانفجار العظيم، ولكننا ما زلنا لا نعرف ما الذي انفجر ولم انفجر |
bebekliğin erken dönemlerindeki böyle şeyler gerçek bebeklerde olur. | TED | أشياء مثل هذه في البداية المبكرة للرضع تحدث مع الرضع الحقيقيون. |
Şimdi esnekliğin bu erken döneminde, beyin, aslında bir öğrenme bağlamının dışında değişir. | TED | في هذه المرحلة المبكرة للمرونة يتغير الدّماغ خارج سياق التعلم. |
Sonra, Cuma saat 6.43'te net sinyaller görülmeye başlanıyor, daha sonrasında domuzun etrafta koşmasına izin verdik. Bu erken safhaya girmeyeceğim. | TED | ثم في الجمعة في الساعة ٦:٤٣، بدأ يحصل على علامات معينة و لاحقا تركنا الخنزير يلهو لن أتطرق إلى هذه المرحلة المبكرة. |
Çicek hastalığını bitirmenin püf noktası erken tanı ve erken tedaviydi. | TED | مفتاح القضاء على الجدري كان الكشف المبكر والاستجابة المبكرة. |
Sizden tekrarlamanızı istiyeceğim, erken tanı, erken tedavi. | TED | سأطلب منكم تكرار ذلك، الكشف المبكر والاستجابة المبكرة. |
Seyirci: erken tanı, erken tedavi. | TED | الحضور: الكشف المبكر والاستجابة المبكرة. |
Vex amcaya söyle bakalım, kimmiş bu zamansız ölümüyle tanışacak şanssız kişi? | Open Subtitles | حسنا اخبري عمك فيكس من السكير الذي سيواجه نهايته المبكرة ؟ |