Buna rağmen, ona ıslak kutum dediğinde karşı koymak gerçekten zorlaşıyor. | Open Subtitles | إلا أنه عندما تنادينه بالصندوق المبلل أتعلمين, يجعلك الأمر صعبة المقاومه |
Bu ıslak tişörtle duramazsın. | Open Subtitles | أنت لا تَستطيعُ البَقاء مَع ذو القميصَ المبلل |
Tek ıslak şey şurup olsa iyi olur. | Open Subtitles | الشيء المبلل الوحيد الذي يمكنني تقبله هو المشروب. |
Baharat ile ıslak köpek karışımı gibi. | Open Subtitles | مثل الفلفل الأحمرِ مَع لمحه من رائحه الكلبِ المبلل. |
Biliyordum! O ıslak tişörtlü resmimi silmedin, değil mi? | Open Subtitles | عرفت هذا, مازال لديك صورة القميص المبلل, أليس كذلك؟ |
Daha kulaklarının arkası ıslak olan yavru bir köpeğin gruptaki yerimi alabileceğini söyleme sakın. | Open Subtitles | أنت لا تقصد إخباري بان ذلك الجرو المبلل الاذانين يمكنه أخذ مكاني في الفرقة. أنا لم أقل ذلك. |
Bonnie ve benim bu gece misafirimiz var bize biraz ıslak yiyecek ödünç verebilir misin? | Open Subtitles | سنكون انا وبوني معاً الليلة واتسائل أن كان لديكم بعض الطعام المبلل |
Kesinlikle temizlik için,bizim ıslak süngerlerden daha mantıklı. | Open Subtitles | في الواقع إنها طريقة أنظف بكثير لمسح مؤخراتنا من الاسفنج المبلل |
Çikolatalı süt kullanılarak yapılan ıslak tişört yarışmasını izledim. | Open Subtitles | لقد رأيت مسابقة القميص المبلل بحليب الشوكولاته |
Şunu bil ki, beni ilgilendiren tek ıslak kutu benimki ve içine bir tek çükler ve tamponlar giriyor bazen de başka şeyler ama onları da sadece erkekler sokabilir. | Open Subtitles | ويجب عليكِ أن تعلمي الصندوق المبلل الوحيد الذي يهمني هو الخاص بي وكل ما يدخل فيه هي الأعضاء والسدادات القطنيه |
Bu betonla kıyaslandığında sen ıslak kum gibisin. | Open Subtitles | أنت مثل الرمل المبلل مقارنة بهذا الأسمنت |
Mandakini ıslak sari'si(gelemeksen hint bayan elbisesi) ile geliyor... | Open Subtitles | عندما تقدَمَت مانداكيني بذلك الساري المبلل |
"Halka açık tuvalette öne doğru eğildiğinde tişörtünde oluşan o ıslak çizgi." | TED | "الخط المبلل الموجود في قميصك عندما تنحني بشكل خاطئ أمام الصنبور في حمام عام." |
Ama Tanrım, bu sümüklü, mızmız, ıslak canavarın zincirini çözeceğimi bilmiyordum. | Open Subtitles | لكنني لم أكن أعلم أنني سأطلّق هذا الوحش المبلل الذي يتمسّك بي طوال الوقت! |
Alçaktan gelen bir gürültü, ıslak Vermont yolunda kırmızı renkli şimşekler gibi sonbahar havasını değiştirir. | Open Subtitles | صوت المحرك يشق الهواء بينما شعاع أحمر يدوي في الطريق السريع المبلل ل"فيرمونت". |
Cinayetler "ıslak boğulma" olarak sınıflandırılıyor ki bu da kurbanların suya sokulduklarında canlı olduklarını gösteriyor. | Open Subtitles | تم تصنيفهم جميعا "بالغرق المبلل" مما يعني ان الضحايا كانوا أحياء عندما غمروا بالماء |
Fakat ölüm sebebi "ıslak boğulma". | Open Subtitles | ولكن سبب الوفاة كانت الغرق المبلل |
Seni ıslak tişörtle hiç hayal etmemiştim. | Open Subtitles | لن أميل لك أبداً بهذا القميص المبلل |
"Islak bebek bezi yerine her zaman ıslak tişörtü seçeceğime yemin ediyorum." | Open Subtitles | ! أقسم بأن أرتدي القميص المبلل فوق الحفاظات المبللة |
-Dedi, ıslak pantolonlu adam. | Open Subtitles | هذا ما قاله الرجل بالبنطال المبلل |
Wet Side Story... | Open Subtitles | قصة الجانب المبلل... |