| Çılgınca bir tahmin edicem ve dondurma aracında olmadığımızı söyleyeceğim. | Open Subtitles | سأستعمل طريقة التخمين و أقول بأننا لسنا في شاحنة المثلجات |
| Evet, ama onlara benim büyükbabam olduğunu söyleyince beleşe dondurma verdiler. | Open Subtitles | أجل ، لكني أخبرتهم أنه جدي لذا حصلت على المثلجات مجانا |
| dondurma erimeden önce yemek yemek arabası gelmeden... hileyle bitirmeye çalışırdık. | Open Subtitles | يحاولون منع عربات التسوق بعد إنهاء جولاتهم قبل أن تذوب المثلجات. |
| Laboratuarla annenin evindeki işime gittim, seni pijamalarıyla dolaşan, dondurma yiyip biri için takıntı yapmış halde bulmayı bekliyordum. | Open Subtitles | إذن، ذهبت إلى العمل في المعمل أو منزل والدتك متوقعة أن أراكِ مكتئبة في ملابس نومك تأكلين المثلجات ومهووسةبـ.. |
| Bir yerlere gidelim istemiştim. Kahve içelim belki dondurma yiyelim. | Open Subtitles | أردت الذهاب لمكان ما وربما أتناول بعض المثلجات أو القهوة. |
| O gün annem beni hayvanat bahçesine götürdü ve dondurma aldı. | TED | في هذا اليوم أخذتنى أمى لحديقة الحيوان . و ذهبنا لأكل المثلجات |
| Kaçakçılar, gençleri dondurma kamyonları sürdürmeye ya da gezici korolarda şarkı söylemeye zorlamakta. | TED | لقد أرغم تجار البشر صغارالسن على قيادة عربات بيع المثلجات أو أن يغنوا في جوقات متجولة. |
| Klinik depresyonu dondurma vererek tedavi edemezsiniz, | TED | لا تستطيع علاج الاكتئاب السريري بتناول المثلجات |
| Lütfen bir tane dondurma alabilir miyim? | Open Subtitles | أرجوك ، هل استطيع الحصول على أحد المثلجات ؟ |
| Tüm küçük çocukları böyle yıldırıyor... ..ve dondurma paralarını ellerinden alıyordu. | Open Subtitles | أرعبت كل الفتيان الصغار وحصلت على كامل نقود المثلجات خاصتهم |
| dondurma ve çikolatayı alabilirsiniz. Kurabiye yok. | Open Subtitles | ستتناولان المثلجات والحليب بالشكولاته, وليس الكعك |
| 2 teneke dondurma sana baya enerji verdi,değil mi? | Open Subtitles | تناول طبقين من المثلجات يمنحك الكثير من الحيوية,صحيح؟ |
| Üzerlerini örtmüş ve halka dondurma satmaya devam etmiş. | Open Subtitles | غطّاهم بملاءات وعاد ليعدّ المثلجات لسكان البلدة |
| Sonra dondurma alırız, ve burbon. | Open Subtitles | و بعد ذلك يمكن أن نأكل المثلجات و البوربون |
| Sanırım, bir sürü pasta ve dondurma vardı. Sadece basit bir hata! | Open Subtitles | كثير من الكعك و المثلجات أنا أعتقد انه خطأ |
| Sanırım, bir sürü pasta ve dondurma vardı. | Open Subtitles | كثير من الكعك و المثلجات أنا أعتقد انه خطأ |
| Yo yo, İyiyim ben. Hadi çocuklara dondurma alalım. | Open Subtitles | لا لا انا بخير لنشتري بعض المثلجات للصغار |
| Ben de şuradaki bir kâse Dondurmayı 2 aydır bekliyorum. | Open Subtitles | حسنٌ .. إنني أنتظر منذ شهرين لتناول طبق المثلجات ذاك |
| Neyse, dondurmacı başka kadınlarla tanışmak için güzel bir yer olacaktır. Lütfen! | Open Subtitles | على كلٍ، أعتقد أن محل المثلجات سيكون مكان جيد لمقابلة نساء آخرين |
| Testleri tekrarlarsan, dondurmalı sandviçin markasını tadını, içindekileri, ortamın hava sıcaklığını zamanı, öğlen ne yediğini söyle, o zaman eskisiden yüz kat fazla alırsın. | Open Subtitles | إن قمت بإعادة الإختبار فقط أخبره نوع و نكهة المثلجات و كل المكونات ، و درجة حرارة الهواء |
| Dondura arabasına gidip, bize birer tane şekerli buz alır mısınız? | Open Subtitles | هل لك أن تذهب إلى سيارة المثلجات وتحضر لنا شيئًا؟ |
| -Yer ayır, iki litre de sevdiğin çifte çikolatalı ve brownie'li dondurmadan aldım. | Open Subtitles | دع فراغ، فسأحضر المثلجات بالحلوى التي تحبها |
| dondurmanın yanındaki sosun hala sıcak olması ya da göğüs büyütme ameliyatı sonrası ilk yumulan olman gibi. | Open Subtitles | مثل تلك اللحظة عند وضع الحلوى الساخنة على المثلجات أو عندما تكون أول من يرى إمرأة بعد عملية تكبير صد |
| Kafanı buzlu içeceğe gömmek kadar güzel bir şey ya bu! | Open Subtitles | لأن تلك بنفس المتعة بمشاهدة وجهك على كأس المثلجات , أليس كذلك ؟ |
| Naneli çikolata şekerlemesi alacağım. Babanın meyveli dondurması var. | Open Subtitles | سأقوم بتحضير بسكويت الشوكولاتة حيث والدكِ سيقوم بتحضير المثلجات |
| Gidip aşağıdaki buzdolabından dondurmaları alayım ve hepimiz mutfaktaki dondurma tezgahına geçelim. | Open Subtitles | أنا سَأَذهب لأحضر المثلجات في الطابق السفلي من الثلاجةِ مثلجات الصن داى في المطبخِ. |
| dondurmacıya gidiyormuş. Seni de götürmek istiyor. | Open Subtitles | انه ذاهب الى متجر المثلجات يريد ان يأخذك معه |
| - Hayır, birisi Dixie Stop'taki Dondurmaların hepsini almış. | Open Subtitles | لا , شخص ما أشترى كل المثلجات التي في محل ديسكي |
| Nat'i alıp neden donmuş yoğurt almaya gitmiyorsun geri geldiğinde de her şeyi hazırlamış ve gitmeye hazır oluruz. | Open Subtitles | نعم ، إذهبا لشراء بعض المثلجات والمكسرات وعندما تعودان سنكون قد أنهينا التوضيب ومستعدون للذهاب ، صحيح؟ |
| Bir buzluk dolusu şeftalili Dondurmaya ne dersin? | Open Subtitles | أتعتقد أن كمية كبيرة من المثلجات بنكهة الدراق كافية؟ |
| Ayrıca, dondurmayla, dikişlerimin etrafından geçmek daha kolay olur. | Open Subtitles | الى جانب أنه سيكون من الأسهل استخدام المثلجات حول الغرز |