Ama donmuş bir kalbi ancak gerçek bir aşk eritebilir. | Open Subtitles | لكن يمكن فقط لبادرة حبّ حقيقيّ أن تذيب القلب المجمّد |
donmuş gıda bölümünden uzak dur. Memelerin donar. | Open Subtitles | أبقي بعيدًا عن قسم الطّعام المجمّد , ستتجمّد أخطاءك |
İnsanları donmuş derin bir uykuda yıllarca canlı tutabilir. | Open Subtitles | تبقي الشخص حيًّا لسنوات كثيرة في حالة من السبات المجمّد |
Kan şekerin düşebilir diye sana sandviç hazırladım yanında sevdiğin buzlu çay var ve yağsız, kolesterolsüz kurabiye ve bir şeftali. | Open Subtitles | وقد حزمت لك السندويش في حالة إنخفض سكّر دمّك والبعض من ذلك الشاي المجمّد الذي تحبه كعك مخفض للكولوستيرول وخوخ |
Bunu evet kabul ediyorum Frogurt. | Open Subtitles | سأعتبر ذلك موافقةً أيّها "الزبادي المجمّد" |
Seninle dondurulmuş yoğurt yemeye gideriz diye düşündüm. | Open Subtitles | قررت أن نذهب أنا وأنت لتناول بعض الزبادي المجمّد |
Ne? Neden tüm donmuş gıdalar dışarıda ve tezgahın üzerinde eriyorlar? | Open Subtitles | لمَ كلّ عشائي المجمّد موضوع على الطاولة؟ |
Yahut donmuş dürüm yiyip yazılım üretin. | Open Subtitles | أو تناولوا خبز التوت المجمّد و اكتبوا برامجكم |
İkiye ayır buzu Dikkat et donmuş kalbe | Open Subtitles | افصلوا الجليد عن بعضه واحذروا القلب المجمّد |
- Yarım paket mısır gevreğimiz iki paket yulaf ezmemiz, 4 donmuş waffle'ımız var. | Open Subtitles | هنالك نصف كيس من الكورن فليكس وحزمتين من الشوفان و4 قطع من الوافلز المجمّد |
donmuş ekmek yiyor ve insanları öldürüyor. | Open Subtitles | إنها تأكل الخبز المجمّد وتقوم بقتل الناس |
donmuş yoğurdu gram ile satıyorlar. | TED | يبيعون الزبادي المجمّد بالغرام. |
Saatte 1000 birimlik heparin verin, ... ve iki ünite, yeni donmuş plazma getirin. | Open Subtitles | علّق قطرة heparin من 1,000 وحدة بالسّاعة ويصبح إثنان من وحدات البلازما المجمّد الجديد الآن. |
lşığını bir güzelliğe yansıtacağı yerde yokluğunun beni yolladığı donmuş dünya gibi katılaşıyor kalbim." | Open Subtitles | بدلاً من الجمال ليوجّه نورها يصبح قلبها قاسياً كالعالم المجمّد "الذى رمانى فيه غيابكِ |
Ana asansörlerin olduğu yerden başlayıp, alt kademedekilerin dinlenme odasında biraz işten konuşup, donmuş yoğurt yiyerek tamamlıyoruz. | Open Subtitles | سوف نبدأ من هنا في المصاعد الرئيسية، وبعدما ينتهي في الغرفة الإستراحة بالطابق السفلي مع قليل من الحديث المتعلق بالعمل والزبادي المجمّد |
"Gerçek sevgi donmuş kalbi eritecek." | Open Subtitles | "بادرة الحب الحقيقي ستذيب القلب المجمّد" |
donmuş yoğurtla ne alaka ki? | Open Subtitles | ما علاقة هذا بالزبادي المجمّد ؟ |
Altı çeşit alkolün bir araya gelmesiyle tadı buzlu çaya benzer bir şeyin ortaya çıkması gibi. | Open Subtitles | النكهة التي تشكّلها تلك الأنواع الستّة المختلفة مِن الكحول، تُشير إلى الشاي المجمّد. |
- Ağır ol Frogurt. | Open Subtitles | -اهدأ أيّها "الزبادي المجمّد " |
Daha önce dondurulmuş yoğurt kadar güzel bir şey tatmamıştım. | Open Subtitles | لمْ أتذوّق أيّ شيء كاللبن المجمّد هذا |