Gerçekten cenazeye gelmek istiyordum ama onun mesajını hiç almadım. | Open Subtitles | لقد اردت المجيئ للجنازة حقا لكني فقط لم اتلقى رسالته |
Gerçekten cenazeye gelmek istiyordum ama onun mesajını hiç almadım. | Open Subtitles | لقد اردت المجيئ للجنازة حقا لكني فقط لم اتلقى رسالته |
Buraya gelip onunla kalmak çok güzel bir şey. | Open Subtitles | لقد كنت دائما جيد في المجيئ والبقاء معها. |
Problem değil. Onlar da gelebilir. | Open Subtitles | أوه، لا مشكلة في ذلك يمكنهم المجيئ أيضاً |
Vay Vay Vay, Bakın bugün kim gelmeye karar vermiş. | Open Subtitles | حسناً ، حسناً ، حسناً أنظروا من قرر المجيئ اليوم |
Neyse, Lolita'yla Kenny de gelir mi diye soruyor. | Open Subtitles | و هي تريد أن تعرف أذا لوليتا و كيني يريدون المجيئ |
Seni buraya kadar gelmek zorunda bıraktığım için özür dilerim, ama yolculuktan döndüğümde, gazeteden sadece bir kaç sokak uzaktaydım. | Open Subtitles | أنا آسف أنه كان عليك المجيئ إلى هنا لكن عندما عدت من السفر كنت فقط على بعد شارعين من الصحيفة |
Buraya gelmek, kendimi neredeyse bir insan gibi hissetmemi sağlıyor. | Open Subtitles | المجيئ هنا يَجْعلُني تقريباً أَبْدو إنسانياً. |
Eğer mesleğim o kadar sıkıcıysa neden bu sabah benimle gelmek için o kadar ısrar ettin? | Open Subtitles | إذا كان عملى سخيف وغير مفيد جداً اذا لماذا أصررت على المجيئ معي هذا الصباح؟ |
Hafta sonu makaleler üzerinde çalışmak için bize gelmek ister misin? | Open Subtitles | أتريدين المجيئ إلى منزلي هذا الأسبوع للعمل في المقالات؟ |
Basketbol takımı bu cumartesi bir parti veriyor, gelmek ister misiniz diye soracaktım. | Open Subtitles | إسمعوا ، فريق كرة السلة يُقيم حفلة هذا السبت وأنا كنتُ إتسائل إذا يمكنك المجيئ |
Bütün o polislerin gelip gitmesiyle burası harabeye döndü. | Open Subtitles | مع كلّ الشرطة المجيئ والذهاب، هذا المكان حطام. |
Benden buraya gelip, konuşmayı denememi... | Open Subtitles | لقد طلبَت مني المجيئ إلى هُنا لمُحاولة، تعلَم.. |
Elton John'a ondan bahsettiğimde herşeyi bırakıp bana buraya gelip çalmak istediğini söyledi! | Open Subtitles | تخلّى عن كل شيئ وعرض المجيئ إلى هنا ليغنّي لنا كما قلت، ها هو هنا |
Büyükbaba, hikaye yok. Bizimle gelebilir ya da burada köpek balığı bankında oturmaya devam edersin. | Open Subtitles | ايها الجد ، لا وقت للقصص ، يمكنك المجيئ معنا أو الجلوس هنا على المقعد ذو شكل القرش |
gelebilir misin? Haritalar programını ayarlarsın. | Open Subtitles | هل تستطيع المجيئ و ترسم الاحداثيات في الخريطة |
Ama yine de buraya gelmeye devam ediyor. Demek ki acı çekmekten hoşlanıyor. | Open Subtitles | لكي يبقى على المجيئ هنا فإنه يجب أن يكون متألم |
"Pazar günü öğle yemeğine gelir misin?" diye soruyor. | Open Subtitles | تسألك إن كنت تريد المجيئ لتناول الغداء الأحد |
Buraya gelmeyi bırakamaz mısın? | Open Subtitles | مُمْكِنُ أَنْ تَتوقّفَ عن المجيئ الي هنا؟ |
Sonra Don Giovanni'yi görürüz. Kızkardeşimin locasına gelebilirsin. | Open Subtitles | سيكون الجميع هناك يمكنك المجيئ إلى مقصورة أختي |
Yani o da buraya gelmemi ve seni eğlendirmemi istedi. | Open Subtitles | لقد كان متأخرا لذا طلب مني المجيئ وترفيهكِ |
Geliyorum. | Open Subtitles | المجيئ. أَجيءُ. |
Burada sen çalışıyorsun, işe vaktinde gelmelisin, işin buraya vaktinde gelmek, anladın mı? | Open Subtitles | عليك المجيئ بالوقت المحدّد هل تفهم؟ |
Resmi Mitch Martin Özgürlük Festivaline geldiğiniz için teşekkürler. | Open Subtitles | أريد شكركم على المجيئ إلى .مهرجان ميتش مارتن الحر |
Greg gelemez demedi. | Open Subtitles | و لكنه لم يقل أنني لا أستطيع المجيئ إلى بيتكم |
Ben çocukken sık sık buraya gelirdik. | Open Subtitles | اعتدت المجيئ هنا كثيراً حينما كنت صغيراً |
Ondan gelmesini ben istedim çünkü sizin mani-pedi işiniz var.* | Open Subtitles | طلبتُ منه المجيئ لأنّكِ تملكين موعداً للعناية بأظافر اليدين والقدمين. |
İşe gelmeleri gerekmiyordu ama onlara 3 aylık raporları yolluyorduk ve-- | Open Subtitles | لابقائهم على السجلات لعقد ستيرن لم يتوجب عليهم المجيئ الى العمل، |