üzücü değil mi? Böyle karşılaşmış olmak, hele ki noelde. | Open Subtitles | من المحزن أننا تقابلنا فى هذه الظروف وفى عيد الميلاد |
Düşmanının eliyle ölmek varken, öz çocuklarının eliyle ölmek üzücü, değil mi? | Open Subtitles | أليس من المحزن أن تموت ليس بيد عدوّك, لكنّ بيد طفلك ؟ |
Ve üzücü olan şey... bunun neden kötülük olduğunu anlayamaman; | Open Subtitles | والأمر المحزن هو أنك لا تعلم لمَ هي أعمال شطيانية |
En az 24 saat. Işık gösterisini kaçıracak ne yazık ki. | Open Subtitles | على الاقل 24 ساعة من المحزن انه سيغيب عن عرض الضوء |
Ne yazık ki onun intihar eğilimini bilmesine rağmen ikinci kere fazla çaba sarfetmedi. | Open Subtitles | من المحزن أن معرفة ميولها الأنتحارية لم تجعلة يبذل جهد أكبر فى المرة الثانية |
Bu sana öğretebileceğim bir şey değil. Maalesef. | Open Subtitles | ليس هناك ما أستطيع تعليمه لك، ذلك الجرء المحزن |
Karayipler'deki bu güzel adaların, birer Japon genelevine dönüştüğünü görmek çok üzücü. | Open Subtitles | من المحزن أن نرى جزر الكاريبي الجميلة تتحول إلى مواخير مُجهّزة لليابانيين |
Dünyanın bu üzücü, başarısız tarihinin en büyük müzik şehrinde. | Open Subtitles | في مدينة الموسيقى الأعرق في التاريخ المحزن البائس لهذا الكوكب |
Tanrım, çok üzücü. Eskiden kadınlar sahte orgazm, gerçek turta yaparlardı. | Open Subtitles | كانت النساء أنه من المحزن جدا , هزات وهمية والكعك القرارات. |
üzücü kısmı ise, bunu asla tam olarak... gerçekleştiremeyeceksin, iyileşmeyeceksin. | Open Subtitles | والجزء المحزن هو ، أنه أمرٌ لايصدق أنك بالفعل تتعافى |
İşin üzücü kısmı, sen fiyatına bile bakmadan paraya kıyacakken koca kasabada bir tane bile kuş işlemeli baston bulunmayışı. | Open Subtitles | الجزء المحزن من القصة أنك لا تستطيع إيجاد عصاً محفور عليها عصفور في هذه المدينة مهما يكن ما بإستطاعتك دفعه |
Bana üzücü gelen şey senin hâlâ burada çalışıp mekanımın sularını bulandırıyor olman. | Open Subtitles | الامر المحزن لي هو انك لا تزالين تعملين هنا تعكرين صفو حياتي الجديدة |
üzücü kısmı ne biliyor musun eski günlerin hatırına bu işi seninle paylaşacaktım. | Open Subtitles | أتعلمين الجزء المحزن هو لقد كنت سأشارككِ هذا المكان من أجل الذكريات القديمة |
Bütün bunların en üzücü noktası ise bunu anımsamanın çok zor olması. | TED | المحزن في الامر انه من المؤلم تذكر هذا. |
Bence bademcik taşları gibi saçma bir konu hakkında konuşulması harika ancak bu etkiyi bir videonun yaratması biraz üzücü çünkü bu, âdet görme kadar yaygın bir olgu. | TED | ويعد هذا شيئًا رائعًا عندما يتعلق الأمر بشيء أحمق مثل حصى اللوزتين، ولكن من المحزن قليلًا عندما يكون للفيديو تأثير كهذا عندما يتعلق الأمر بشيء شائع مثل الدورة الشهرية. |
Epeyce üzücü bu, çünkü nasıl – sadece beş göbek geriye gidiyorum | TED | وهو المحزن نوعا ما، لأني أستطيع العودة لخمسة أجيال سابقة، |
Onyedimizde yatmamıştık, çok yazık olmuş. | Open Subtitles | من المحزن أننا لم نمارس الحب عندما كنِّــا في السابعة عشرة. |
Şehre en son gittiğimde orada ne olduğunu öğrenmek istedim ama ne yazık ki öğrenemedim. | Open Subtitles | حين كنت بالمرات الأخيرة في المدينة أردت حقا أن أعرف ما الذي لديهم هناك؟ لكن من المحزن أنني لم أنجح فى المعرفة |
Ne yazık ki sende ikisi de yok. | Open Subtitles | أو لديه مبلغ كبير من المال و أنت من المحزن تفتقر إلى الإثنين |
Maalesef bir zamanlar saf olan pek çok şey gibi suçlular şimdi tarikatı yıkmak için bu sembolü kullanıyor. | Open Subtitles | المحزن,مثل معظم الاشياء التى كانت نقيه يوما ما, يستعمل المجرمون الرمز الان لاخترق الطلب |
Bence insanların daha büyük olmak için operasyon geçirmesi acı verici. | Open Subtitles | أعتقد أنه من المحزن أن يقوم الناس بتكبير أنفسهم |
- Hayır, asıl ne acıklı, söyleyeyim. | Open Subtitles | كلا، سأخبرك ما المحزن. |
Bir kocanın, karısının müteahhidiyle yeni gelişen ilişkisinin... arasına girmesi daima üzücüdür, öyle değil mi? | Open Subtitles | دائماً من المحزن عندما يبتعد الزوج عن علاقته بزوجته ويفتح علاقة اخرى مع وكيلتهُ, هممم؟ |
Malesef, geçen sene ona rahmet etmek zorunda kaldık. | Open Subtitles | من المحزن أنني منحتها الرحمة العام الماضي |
En büyük kiza asik oluyordu. Ne yazik ki kizin gönlü baskasindaydi. | Open Subtitles | والذي شق طريقة نحو بيت عائلة غنية وأحب أبنتهم الكبيرة ولكن من المحزن إنها كانت تحب شخص آخر |
Bir ikonun, bir komedyenin intihar etmesini görmek üzücüydü ve ülkedeki hatlarda 3-4 saatlik bekleme sırası oluşmuştu. | TED | لقد كان من المحزن رؤية علما، كوميدي، انتحر، ولقد كان هناك انتظار لمدة 3 ساعات في كل خط ساخن في البلاد. |