Eğitim sınıflarda ve okullarda gerçekleşiyor ve bunu yapan insanlar Öğretmenler ve öğrenciler. Onların takdir yetkisini kaldırırsanız, eğitim gerçekleşmez. | TED | هي تحصل في قاعات الدراسة والمدارس، ومن يقوم بها هم المدرسون والتلاميذ، وإن أخذت حرية تصرفهم، فإنها تتوقف عن العمل. |
Çocukların alınma saatinde bütün gün onlarla birlikte olan Öğretmenler sizin çocukları gelip zamanında almanızı isterler. | TED | في وقت الانصراف، المدرسون الذين قضوا مع أطفالك طيلة اليوم، يريدونك أن تكون هناك في الموعد المحدد لتتسلم أطفالك. |
Körler okulundaki o Öğretmenler, benim öğretemeyeceğim şeyleri öğretebilirler sana. | Open Subtitles | المدرسون في مدرسة المكفوفين هذه ، يستطيعون تعليمك أشياء لا أستطيع أنا فعلها |
öğretmenlerin senin disiplin eksikliğinin aşırı derece problem doğurabileceğini söylemiş. | Open Subtitles | المدرسون يقولون انك تفتقدين الى الانضباط لنوجز أنت مشكله مستعصيه |
Çünkü gözlemlediğim kadarıyla çocukların çoğu için gereken iyi öğretmenlerin çoğunluğu devlet üniversitelerindeler. | TED | لأن ما ألاحظه هو المدرسون الجيدون , لكثير من هؤلاء الأولاد , هم خارج كليات المجتمع |
Biz Öğretmenler ümit veren kişilere bunu yaparız. | Open Subtitles | انت تعلم، ان المدرسون يقومون بذلك للأشخاص الذين يثقون بهم |
- Öğretmenler kafayı sıyırıyorlar. - Biliyorum, bu garip. Bence durum ciddi. | Open Subtitles | هولاء المدرسون يقلقوننى أعرف أن هذا غريب ولكنه يبدو خطيراً |
İyi Öğretmenler cevapları vermez. | Open Subtitles | انظروا , إن أفضل المدرسون لا يعطونكم الاجابة |
Öğretmenler gözetmenlik yapıyor. Kimse hastalıktan bahsetmedi. | Open Subtitles | يقوم المدرسون بالإشراف، لم يذكر أحد الإصابة بالمرض |
Öğretmenler oldukça zeki ama teknolojiden anlamıyorlar. | Open Subtitles | المدرسون أذكياء لكن لكن في التقنية أميون |
Yardım etmeye çalıştım ama bu sistem ile Öğretmenler ancak bu kadarını yapabiliyor. | Open Subtitles | ,لقد حاولت مساعدته ,لكن في النظام الأجتماعي المدرسون فعلو ما بإستطاعتهم |
Diğer Öğretmenler, evine birçok okul projesi götürdüğünü söyledi. | Open Subtitles | المدرسون اخبرونا أنها عملت الكثير من المشاريع المدرسيه في بيتها |
Bu birşeyi değiştirmez, üstüne üstlük Öğretmenler okul festivali boyunca sana pis pis bakarlar. | Open Subtitles | لم يفرق أبدا بشيء، ثم بعدها يرمقنا المدرسون بنظرات الكراهية خلال معارض المدرسة |
Hayatındaki en kötü insanlar Öğretmenler olmalı. | Open Subtitles | الأشخاص السيئون الوحيدون الممكن تواجدهم في حياتك هم المدرسون |
Öğretmenler bunu yazan çocuğa yardım etmek yerine bu şiiri sınıfta tartışmışlar. | Open Subtitles | المدرسون كانوا يناقشون هذه القصيدة في الفصول في الوقت الذي كان يجب فيه عليهم تقديم الهون لهذه االفتاة التي كتبت القصيدة |
Ama aynı zamanda hemşireler, gaziler ve hatta Öğretmenler bile en temel ihtiyaçları için enerji karşılayamayan yılda 37 milyonluk kitleye dâhil. | TED | ولكنهم أيضًا الممرضات، وقدامى المحاربين، وحتى المدرسون الذين ينضمون إلى ال37 مليون شخص كل عام غير القادرين على تحمل تكاليف الطاقة لتلبية احتياجاتهم الأساسية. |
Öğretmenler ve öğrenciler, koçlar ve atletler, kanuni yaptırım ve vatandaşlar, ebeveyn ve çocuk: bunların tümü inanılmaz bir güç dengesizliği yaratan ilişkiler. | TED | المدرسون والطلاب، المدربون والرياضيون، قوى حفظ القانون والمواطنون، اﻵباء واﻷطفال، هذه جميعها علاقات تحتوي على خلل توازن كبير في السلطة. |
Artık kraliçe olduğun için, öğretmenlerin yediği patates kızartmasından yemeye hakkın oldu. | Open Subtitles | بصفتك ملكة من حقك تناول نفس البطاطا المقلية التي يتناولها المدرسون |
Evet ama öğretmenlerin bile bir ismi olur. Benimki ne? | Open Subtitles | نعم، ولكن حتى المدرسون لهم اسماء، فما هو اسمي؟ |
Bu hep böyleydi.Tüm istediğimiz, öğretmenlerin kendilerini güvende hissetmeleri ve maaşlarını korumak. | Open Subtitles | إنها دوماً موجودة كل ما نريده أن المدرسون ينلقي أجر جيد ويكونوا واَمنين بشغلهم |
öğretmenlerin, öğrenci tuvaletlerine girmemesi gerekiyor. | Open Subtitles | ليس من المفترض أن يتواجد المدرسون في دورة مياه الطلبة |