"المستحيلة" - Traduction Arabe en Turc

    • imkânsız
        
    • İmkansız
        
    • Görevimiz
        
    • o imkansız
        
    Seni ve ona verdiğin her dakikanı, o imkânsız dostluğunu kıskanıyorum. Open Subtitles أشعر بالغيرة منك ومن كل لحظة تمنحها له من صداقتك المستحيلة
    Yeniden büyük büyükannemi ve komşularını düşünüyorum, vermek zorunda oldukları o imkânsız seçimleri ve bunun tüm toplum üzerinde yaptığı etkiyi. TED أتذكر جدتي الكبرى وجيرانها، والخيارات المستحيلة التي واجهتهم وأثرها على مجتمعنا.
    Onları unutma çabasına girdik, her ne kadar bu imkânsız idiyse de. Open Subtitles بدأنا بالطريقة المستحيلة في ماولة نسيانهن.
    Sen dış kapıyla ilgileniver. İmkansız olanı ise bana bırak. Open Subtitles إستولوا علي البوابه الخارجيه و دعوا أمر البوابة المستحيلة لي
    Bu hurdayı, görebileceğiniz en imkansız şeyleri yapabilecek hale getirene dek zorlamak istiyorum. Open Subtitles وأريد دفع هذه المحركات القديمة لفعل أكثر الأمور المستحيلة التي سترونها في حياتكم
    Her zaman Görevimiz tehlikeye hazırımdır. Open Subtitles حسنا ً ، أنا دوما ً مستعدة للمهمة المستحيلة الجديدة.
    Yani bu adamın kendi imkânsız sebebini takip ettiğini düşünüyorsun. Open Subtitles اذن تظن ان هذا الرجل يلاحق قضيته المستحيلة
    Bay ve Bayan İmkânsız Tümör gibi olacaksınız. Open Subtitles ستكونون مثل، سيد وسيدة الأورام المستحيلة.
    O artık Bay İmkânsız Tümör değil. Open Subtitles أعني، هو لم يعد سيد الأورام المستحيلة بعد الآن.
    İmkânsız olasılıkta olan uzaylılarla temas kurmayı öğretmişlerdi. Open Subtitles يعلمونكِ الإحتمالات المستحيلة كي نتصل بحياة فضائية
    İmkânsız olasılıkta olan uzaylılarla temas kurmayı öğretmişlerdi. Open Subtitles يعلمونكِ الإحتمالات المستحيلة كي نتصل بحياة فضائية
    Bazen imkânsız işler biraz daha uzun sürer. Open Subtitles أحياناً الأوضاع المستحيلة تستغرق وقت أطول
    İmkânsız hayallerin olduğu bir gelecek gerçekleşebilir. Open Subtitles مستقبل حيث تصبح الأحلام المستحيلة حقيقة.
    Bu duyduğum sekme sesini ve merminin imkânsız bir açıdan gelmesini açıklıyor. Open Subtitles حسناً, هذا يفسر ارتداد الطلقة الذي سمعته و لماذا لم يستطع اي احد اكتشاف الزوايا المستحيلة التي اتت منها الرصاصات
    Bu iyi haberdi. Çünkü bu artık imkânsız görevlerin o kadar da imkânsız olmadığını gösteriyordu. Sezgilerimiz bizi yönlendiriyorsa bir şekilde bizi pozitif zincirleme reaksiyona yönlendiriyordu. TED وهذا خبر جيد، لأن ذلك يعني أن المهام المستحيلة ربما ليست مستحيلة بعد كل شيء، إذا تبعنا حدسنا فستقودنا بطريقة ما نحو سلسلة من ردود الفعل الإيجابية.
    Bu iki düşünce kavrayabileceğinizden daha fazla birbiriyle irtibatlıdır, çünkü hata yapma korkusunu kaldırdığınızda imkansız şeyler bir anda mümkün olur. TED إن هاتان الفكرتان مرتبطتان أكثر مما قد تعتقد، لأنك عندما تزيل عامل الخوف من الفشل، فإن الأشياء المستحيلة تصبح فجأة ممكنة.
    İmkansız şeylere inanmıştınız ve korkusuzdunuz. TED وكنت تؤمن بتحقيق الأشياء المستحيلة وكنت لا تهاب شيء.
    İmkansız olan mükemmellik kapanından kurtulmalarına yardım etmek istiyorsak onları aynı sorundan kurtulmuş bir toplumda yetiştirmeliyiz. TED إن كنا نريد أن نساعد شبابنا تجنب فخ تدمير الذات ألا وهو المثالية المستحيلة سنربيهم في مجتمع تغلب على الوهم ذاته
    Böylece sınırlı araştırma olanakları ile yaratıcılığım imkansız görünen engelleri aşmamı sağladı. TED ولذا، فإنه ومع هذه الفرص المحدودة، الإبداع هو ما أتاح لي تجاوز هذه العوائق المستحيلة.
    Her türlü alternatifi göz önünde bulundurdum, imkansız olanları bile. Open Subtitles وضعت في إعتباري كل بديل ممكن، وحتى البدائل المستحيلة.
    Hey, Siyah Giyen Adamlar, bu kız, Görevimiz Tehlike. Open Subtitles رجال يرتدون البدلات السوداء أنها المهمة المستحيلة
    Ama o imkansız görev gecesinde yapmış olduğum şeyi yapmamış olsaydım şimdi burada olmazdın. Open Subtitles ولكن تذكّر، لولا ما فعلته لك في ليلة مهمتك المستحيلة ما كنت ستصبح هنا الآن، بهذا الشكل

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus