Efektif olarak pankreas kanserini tanımlayabilecek bir sensör için bilimsel kriterler tanımladım. bir sensör için bilimsel kriterler tanımladım. | TED | لذا أعددت المعايير العلمية مثل كيف يجب ان يبدو المستشعر ليمكننا من تشخيص سرطان البنكرياس بشكل فعال. |
Bu sensör ucuz, hızlı, basit, duyarlı, seçici ve olabildiğince az invazif olmalıydı. | TED | يجب أن يكون المستشعر غير مكلف، وسريع، وبسيط، وحساس، وانتقائي، مع حد أدنى من التدخل الجراحي. |
sensör dünyaya bakan bir kameradır ve nesnelerin mesafelerini rapor eder. | TED | المستشعر هو كاميرا تطلّ على العالم وتقرر المسافة للأشياء. |
sensörü Sheldon'ın odasına mümkün olan en yakın yere bırakmalısın. | Open Subtitles | يجب عليك أن تضع المستشعر عند أقرب مكان لغرفة شيلدن |
Gözün beyaz kısmı ve göz kapağı da sensörü gündüz vakti diye kandıracak ve ışıkları söndürecekti. | TED | بياض العين و جفن العين تخدع المستشعر ليعتقد بأنه وقت النهار، و سيطفيء ذلك المصباح. |
Amacımız bu sensörün hidrojen gazının tespitinde çok iyi bir iş çıkaracağını kanıtlamaktı. | TED | وهدفنا كان أن نُثبت أن هذا المستشعر يمكن أن يعمل بشكلٍ جيد لرصد غاز الهيدروجين ذاك. |
Fakat ilk sensörün çalışması harikuladeydi. | TED | ولكن عندما نجح ذلك المستشعر الأول، كان رائعًا. |
Dur orada, sensör bir şeyler alıyor. Kafanı çevir. | Open Subtitles | تمهل , المستشعر وجد شيئا أدر رأسك للخلف |
Bu sensör muazzam bir şekilde, 520 megapiksel. | Open Subtitles | هذا المستشعر به 520 ميجا بيكسل |
- sensör. - sensörün sıkılaştırılması lazımmış. | Open Subtitles | المستشعر فقط كان بحاجة الى الشد |
Önümüzdeki 2-5 yılda, bu sensör pankreas kanserinden hayatta kalımları %5.5'ten %100'e kadar çıkarabilir, yumurtalık ve akciğer kanserlerinde de kullanılabilir. | TED | وبذلك في السنتين إلى السنوات الخمسة القادمة، من المحتمل أن يستطيع هذا المستشعر أن يرفع معدل النجاة من سرطان البنكرياس من معدل محزن وهو 5,5 بالمئة إلى ما يقارب 100 بالمئة وسيقوم بالمثل لسرطان المبيض والرئة. |
Size demiştim sensör çalışacak diye. | Open Subtitles | قلت لك أن المستشعر سيعمل |
(Alkışlar) Ya da bir otoyolda sürülen bir arabaya ilişkin fotoğraf ve video ve sensör verilerini gösterirsek bu teknoloji arabayı tıpkı bir insan gibi kendi başına otoyolda sürebilir. | TED | (تصفيق) أو إذا عرضنا عليها الكثير من الصور ومقاطع الفيديو وبيانات المستشعر من القيادة على الطريق السريع، فإن بإمكانها قيادة سيارة مثلها مثل الإنسان على الطريق السريع. |
Bu şey üzerine çalışırken bu sensörü icat ettim, eşyalara yapılandıırılmış elektrik alanlarını aktarıyor ve onları hareket arayüzeylerine döndürüyor. | TED | وعندما كنت أعمل على هذا الأمر، اخترعت هذا المستشعر الذي يضخ حقولًا كهربائية مهيكلة في الأشياء ويحولها إلى واجهات إيمائية. |
Sheldon'ın odasının yanındasın, sensörü yerleştir. | Open Subtitles | أنت قريب بما يكفي لغرفة شيلدن إزرع المستشعر |
XL: Bu sensörün bir kısmını kırptık ve hücreleri kontrol eden bir anahtara bağladık ve bu anahtarı yapay bir virüsün içine koyduk ve farenin beynine enjekte ettik. | TED | شو: فقمنا بتعليق جزء من هذا المستشعر و توصيله بمفتاح للتحكم في الخلايا، و عبأناه في فيروسات معدَّلة و حقنا ذلك في دماغ الفأر. |