Bundan bahsetmeden önce, grafiğin altına yazdığım bu düz çizginin eğimidir. | TED | قبل أن اتحدث عن ذلك لقد قمت بالكتابة في الاسفل هناك أن انحدار هذا المنعطف هو هذا الخط المستقيم |
Eğri bir yüzey üzerinde düz bir çizgi derken neyi kastediyoruz? | TED | ماذا نعني بالحديث عن الخط المستقيم على سطح منحني؟ |
Kürenin yüzeyi üzerindeki düz bir çizgi, yüzeyde çizebileceğiniz en büyük dairedir. | TED | وعلى السطح الكروي، الخط المستقيم هو أكبر دائرة ممكن أن ترسمها. |
Eşcinsel bir erkeğin hetero bir erkekle arkadaş olmasından gurur duyuyorum. | Open Subtitles | أنا فخور أن الشاب المثلي ميول لديه صداقة مع الشاب المستقيم. |
dürüst bir adamın, başkalarının onun hakkında düşündüklerinden korkmaması gerektiğini düşünüyordu. | Open Subtitles | إعتقد بأن الرجل المستقيم لا يمكن أن يخاف مما يفكر تجاهه الناس |
Rektal muayeneden daha rahatsız edici bir iş görüşmesinden az önce çıktım. | Open Subtitles | خرجت لتوي من مقابلة عمل كانت أكثر حميمية من أغلب فحوص المستقيم. |
Gün boyunca karşımıza çıkan ilk düz yol bu. | Open Subtitles | هذا هو الجزء الأول من الطريق المستقيم الذى حظينا به طوال اليوم. |
düz yoldan gitmek ölümcül tehlike midir? | Open Subtitles | وإذا ذهبت فى الأتجاه المستقيم يكون خطأ مميت؟ |
Hayatın düz bir çizgi gibi olmasını ve asla geri dönmemeyi istiyorum. | Open Subtitles | أريد الاشياء أن تكون اكثر كالخط المستقيم. ولا أريد أن أعود أبداً الى الوراء. |
İki nokta arasındaki en kısa mesafe... daima düz bir çizgidir. | Open Subtitles | اقصر مسافه بين نقطتين 000. ستكون دائما الخط المستقيم. |
Bazılarının aklı sonradan başına gelir, düz mantıkla bir şey akıl edemezler. | Open Subtitles | الآخرون يفكرون بالمستقبل بأن التفكير المستقيم لا يأتي طبيعياً |
Bu tahta, senin bir koca olarak izlediğin düz ve dar yolu temsil ediyor. | Open Subtitles | يمكنني أن أقول لك أن هذا اللوح الخشبي يمثّل الطريق المستقيم و الضيق الذي و كزوج يجب أن تتبعه |
düz olmasından hoşlandığını biliyorum. | Open Subtitles | آبي,ابقي ثابتة اعرف كم تحبين الخط المستقيم |
Buranın üzerinde uçmak için tek düz çizginin güneş ışığı olduğu dumansız bir dünyada bulunmak için. | Open Subtitles | وبعدها الطيران فوق كل هذا للوقوف على عالم بدون دخان حيث الخط الوحيد المستقيم هو ضوء الشمس |
Uygulamanın amacı kimin hetero kimin gey olduğunu anlamak. | Open Subtitles | انا اظنان فكرة التطبيق هو معرفة من المستقيم ومن الشاذ |
- Adamım o benim ya. Bir sürü lezbiyen kızı hetero yaptığını bilirim. | Open Subtitles | رأيته يحول كثيراً مِن السُحقيات إلى الطريق المستقيم |
dürüst Kovboy Şimşeği Operasyonu için arıyorum. | Open Subtitles | وأتصل بخصوص عملية برق راعي البقر المستقيم. |
Ama herkesin sandığı gibi dürüst bir adam değilsin, öyle değil mi? | Open Subtitles | إنّك لست ذلك الرجل المستقيم الذي الناس يُخالونك، أليس كذلك؟ |
Proktolog olsaydın Rektal kanser olduğunu düşünecektin. | Open Subtitles | إن كنت طبيب معي و مستقيم كنت لتظنه سرطان المستقيم |
Teşekkürler, heteroseksüel olduğu sanılan cerrah. | Open Subtitles | شكراً لك ، أيّها الجراح المستقيم افتراضاً |
Ben sadece çocuklarını geri almaya ve doğru yolu bulmaya çalışan bir sabıkalıyım. | Open Subtitles | أنا مجرد مجرم سابق أحاول أن اعود إلى الطريق المستقيم و أن استعيد أطفالي |
Rhode Island'daki tek düzgün poliste bana denk geldi. | Open Subtitles | حصلت على الشرطي المستقيم الوحيد في راود ايلاند. |
Christopher'ın bu başarı hikayesi için kendimi övmüyorum ama ben kesinlikle onun yoldan çıkmaması için üzerime düşeni yaptım. | TED | لم أكن وراء قصة نجاح كريستوفر، ولكن من المؤكد أنني فعلت جُلّ ما أستطيع لارشاده للطريق المستقيم |