Hristiyan merhameti kalmadıysa bile en azından Venedik adaleti hala var. | Open Subtitles | إذا ضاعت الرحمة المسيحية فعلى الأقل العدالة البُنْدُقية لا زالت موجودة |
Yani, biriniz çok Hristiyan, diğeriniz hiç Hristiyan değil diyorsunuz. | Open Subtitles | إذاً، هذا مليء جداً بالمسيحية وهنا به قليل من المسيحية |
Kahrolası özel Hıristiyan Okulu bizi bitiriyor. Ucuz bir yer değil. | Open Subtitles | المدرسة المسيحية الخاصة اللعنية تقتلنا ، أتعرف ، إنها ليست رخيصة. |
Hıristiyan inancını henüz kabul etmeyen bütün ileri gelenler vaftiz edilecekler. | Open Subtitles | كلّ كبار الشّخصيات الذين لم يعتنقوا الدّيانة المسيحية بعد يجب تعميدهم |
Listede diğer insanların Hristiyanlık yerine sahip olduğu şeyleri içeriyor. | TED | و تتألف من الأشياء التي يعتقدها الآخرين بدلا عن المسيحية. |
Hıristiyanlık uluslararası, başarılı, kâr eden bir kuruluştur. | Open Subtitles | صح المسيحية مستمرة في أعمالها مؤسسة دولية ناجحة |
Christian Jewels'in iyi mevkili bir üyesiydim. | Open Subtitles | أناكنتعضوةمنالدرجةالأولى في جماعة الجواهر المسيحية. |
Yakında kuzeyli bir hancıdan aldığım habere göre 20.000'den fazla adam bu özgür Hristiyan topraklarını işgal etmeye hazırlanıyormuş. | Open Subtitles | لقد تلقيت مؤخرا مجموعة الأخبار أن القطاع الشمالي يحوي أكثر من 20،000 رجل مستعدون لغزو هذه الأرض المسيحية الحرة |
Şimdi de bilimin Musevi ve Hristiyan yaratılış hikayesiyle ilişkisini merak ediyorum. | Open Subtitles | و الآن يعتريني الفضول حول نظرة العلم لقصة الخلق المسيحية و اليهودية. |
Sağlam ve samimi inançları ve adanmışlıkları beni cezbetti. Hristiyan inancını kabul edip 10. doğum günü hediyesi olarak vaftiz olmayı seçtim. | TED | جذبني إحساسهم بقناعاتهم الشخصية وحياتهم لتقديم الخدمة، واخترت المعمودية في الديانة المسيحية كهدية عيد ميلادي العاشر. |
elit siyasi tabakamızın çoğunu Hristiyan misyonerler eğitti, Senghor ve Nkrumah gibi, ilk hastanelerimizin ve okullarımızın çoğunu onlar yaptı. | TED | علّمت الحملات التبشيرية المسيحية معظم نخبتنا السياسية مثل سينكور ونكروما وبنت العديد من مدراسنا ومستشفياتنا الأولى. |
Epidural, düzgün bir Hıristiyan kadının kafa bulmak için tek şansı. | Open Subtitles | التخدير الطبي هو الفرصة الوحيدة للمرأة المسيحية لكي تشعر بنشوة المخدر |
Ancak kadın başına altı yedi çocuk sahibi olan pek çok Hıristiyan ülkesi de var. | TED | ولكن كان هناك أيضاً العديد من البلدان المسيحية التي كان لديها ستة إلى سبعة أطفال لكل امرأة. |
Her gelir grubundan tüm Müslüman ülkeler ve orta gelir seviyesindeki Hıristiyan ülkeler benzer şekilde aşağı düşüyor. | TED | وكل الدول ذات الأغلبية المسلمة بغض النظر عن الدخل تنخفض، نفس الشيء بالنسبة للأغلبية المسيحية في نطاق الدخل المتوسط. |
Sanırım bu sadece Hıristiyan müzik için. | TED | أفترض أن هذا لتشغيل الموسيقى المسيحية فقط. |
Fakat bu yolda ilerlemek biraz sıkıntılı. Çünkü Hristiyanlık son derece - listede olmasına rağmen - son derece özel bir gelenektir. | TED | الان هناك صعوبة بالاستمرار على هذا النحو وهو أن المسيحية لها و بشكل مفرط، حتى في تلك القائمة، تقاليد محدده للغاية. |
Ama, erken dönem Hristiyanlık hakkında bir film yapmak için Kudüs'e gönderildim. | TED | ولكنني بُعِثْت إلى القدس لتصوير فيلم حول العصور المسيحية الأولى. |
Hakikati yayıp, Hıristiyanlık bayrağını yükseltmek ve onun çaldığı inancı geri getirmek için bir şans verin bana. | Open Subtitles | فقط أعطني فرصة لنشر الإنجيل لرفع راية المسيحية لاستعادة الثقة التي سرقها |
.. evine kutsal kitabı koymanız ve Hıristiyanlık konusunda ona yol göstermeniz gerekecek. | Open Subtitles | و أن تتعهدا بتوفير الكتاب المقدس في بيته و أن تغرسا فيه تعاليم العقيدة المسيحية |
The Christian Science Monitor'deki adamdı. | Open Subtitles | كان ذلك الرجل من قسم مراقبة العلوم المسيحية |
Yehova'nın şahitliği de Hristiyanlığın bir çeşidi, değil mi, Troy? | Open Subtitles | شهود جوهافا نوع من المسيحية أليس كذلك يا تروي ؟ |
Ve rahipler sadece Hristiyanlığı yaymak için değil, gemiler sıklıkla saldırıya uğradıklarından dolayı iyi şans getirsinler diye de gemi de bulunurlardı. | Open Subtitles | والكهنة كانو على متن المركب وليس بسبب إنتشار المسيحية فقط ولكن أيضاً من أجل الحظ الموفق لأنهم هوجمو بشكل كبير |
Ancak bu da Hıristiyanlığı, İslamiyeti ve Budizmi pek çok alt kategorilere ayırıyor yani çok ayrıntılı. | TED | ولكن ذلك يقسم المسيحية والإسلام والبوذية إلى العديد من المجموعات الفرعية، والتي كانت شديدة التفصيل. |
Hıristiyanlığa duyulan bu kin 1000 yıl öncesine, Viking atalarına dayanıyor. | Open Subtitles | والاستياء تجاه المسيحية في النرويج يعود منذ ألف سنة، أجدادهم الفايكنج. |
Hristiyan hikayesi, İsa yeniden diriltilmeden önce bir gün boyunca mezarda ölüydü. | TED | القصة المسيحية كان يسوع المسيح ميتاً في قبر ليوم كامل لكنه انبعث من جديد |
Aradığım cevapları bulmak üzere Katolik kilisesi ayinlerine gidiyordum; komşularımızı da yanımda sürüklüyordum. | TED | وبغرض بحثي عن الاجوبة استعرضت الديانة المسيحية الكاثوليكية تحاورت مع اصدقائي وجيراني |
Cyril ve takipçileri Hypatia'yı Orestes'i Hristiyanlığa düşman etmek için cadılık yapmakla suçladılar. | TED | لقد أنحا سيرل وأنصاره باللائمة على هيباتيا، ورمَوها بالدجل والشعوذة لتعضيد أوريستيس ضد المسيحية. |
Önce Hıristiyanlar 7 ölümcül günaha bulaştı. | Open Subtitles | المبادىء المسيحية تخبرنا أن هناك 7 خطايا مميتة للبشرية |
Yani klisenin üzerinde başka hiçbir koruma yoktu Hristiyanların tüm haraketlerini düzenlemek için komünistpartsine karşı çıktılar." | Open Subtitles | لذا لم يكن بيد الكنيسة لحماية شعبها سوى تنظيم جميع الحركات المسيحية لمعارضة الحزب الشيوعي |
gerçekten üzücüdür , bununla birlikte Hristiyanlıktan ,yahudilikten ,islamdan ve diğerlerinden gelen bu hikayelere inanmayı bıraktığımızda tamamen tarih olurlar, ve gerçekte oldukları gibi birçok inançtan elde edilmiş özünde mecazi deyimler olduklarını kabul ettiğimizde görürüz ki bütün dinler ortak bir silsileyi paylaşırlar | Open Subtitles | ولكن, ماهومحزنحقا ، أن نتوقف عن إعتبار القصص المسيحية, اليهودية ,الإسلامية,والباقي |