Yayın meseleleri var konuşmamız gereken. galeriye git, ben kısa süre sonra geleceğim. | Open Subtitles | لدينا مسائل ملحّة لا بدّ أن نناقشها، اذهب إلى المعرض وسأتبعك بعد قليل |
Sergi, insanların aktif bir şekilde etkileşime geçebilmesi için oldukça eğlenceli biçimde tasarlanmıştı. | TED | تم تصميم المعرض ليكون مرحًا إلى حد بعيد لجعل الناس يتفاعلون حرفيًا معه. |
Ben, kızların Ukiyo-e'lerini yaptıktan sonra, onlar, limana yakın bir galeride kapatırlar. | Open Subtitles | بعد أن أرسم الفتيات الصغار اليوكيو, فهي تعلق في المعرض قرب الميناء. |
Bana öğrettiğin tek şey önemli olan tek galerinin buradaki olduğu. | Open Subtitles | اسمع ان علمتني شيئا ان المعرض الوحيد المهم هو الموجود هنا |
Bu, bilim Fuarı için bana yardım ettiğin, rüzgar tüneliyle aynı. | Open Subtitles | لكن هذا نفس النفق الهوائي الذي ساعدتني لأبنيه في المعرض العلمي |
Eğer doğurganlık ayinim başarısızlığa uğrarsa, bu Şov zaten sona erer. | Open Subtitles | إذا طقوس الخصوبة بلدي فشل المعرض أكثر من على أي حال. |
Vicki, şeçmelerine katıldığın şu Gösteri hakkında bir şeyler söylesene. | Open Subtitles | لذا فيكي، تخبرنا المزيد عن هذا المعرض أنت بمراجعة ل. |
fuar için bütün üyelerin satış reyonunda yardımına ihtiyaç var. | Open Subtitles | كل الأعضاء يجب أن يساعدوا في الكشك من أجل المعرض |
Evet, evimize gitmeden önce, sergiyi görmek için burada kaldık. | Open Subtitles | نعم, وتوقفنا لنرى المعرض ونحن فى طريق عودتنا الى بيتنا |
Hayır, onu aramak istemiyorum. Senin galeriye gitmeni yeğlerim. | Open Subtitles | لا , فأنا لا أريد أن أتصل به أُفضل أن تذهبي أنتِ الى المعرض |
Bu avukatla çıkmaya gönüllüysen bizimle yemeğe gel sonra onunla galeriye gidersiniz istersen. | Open Subtitles | إن كنت ستخرج مع تلك المحامية، فيمكنك تناول العشاء معنا، ثم يمكنك مرافقتها إلى المعرض الآلي إن أردت |
Şimdi, bu Sergi, söylediğim gibi, seksen yıllık yolda hezimete uğramış 40 genç ressam, ve bana göre onların vurgulamak istediklerini dikkate almak. | TED | والآن هذا المعرض ، كما قلت، ضم 40 من الفنانين الشباب على مدى ثماني سنوات ، و بالنسبة لي يعتبر نظراً حول الآثار. |
Geçenlerde, Seattle Sanat Müzesinde Isaac Bunn ve ben bir Sergi işine giriştik ve bu Sergi onun sesinin duyurulması için bir platform olarak kullanıldı. | TED | مؤخرا، في متحف سياتل للفن، قمنا ، أنا واسحاق بون باستغلال المعرض المقام به، واستعملناه كمنصة لايصال صوته، |
galeride express tren kadar... çabuk heyecanlanıyor. | Open Subtitles | الحياة تقوم ببعض الحيل الغريبة علي. لقد أرتاحت كثير عندما كنا في المعرض. |
Bu tablonun galeride olduğunu hatırlıyor musunuz? Gören herkes onu almak istiyordu. | Open Subtitles | اتذكرون هذه اللوحة عندما كانت في المعرض,الكل اراد شرائها؟ |
galerinin kapı kilidini açman için işe yarayacak bir şey yok. | Open Subtitles | حقا، لا يوجد شيء هنا ليساعدك في كسر قفل باب المعرض |
Mesela bunu, 1984'te New Orleans'taki Dünya Fuarı'nda Bay Liberace giymişti. | Open Subtitles | هذا على سبيل المثال لبس من قبل السيد ليبراشي في المعرض العالمي 1984 في نيو اورلينز |
Sanıyorum hala çok fazla insan var, 2. Şov olmasına rağmen... | Open Subtitles | لا زلت اعتقد، بالرغم من ان هذ هو المعرض الثاني |
Tezgâhın son gecesi her zaman Gösteri ekibine aittir, Kathy. | Open Subtitles | الليلة الأخيرة من الملعب ينتمي دائما إلى المعرض الشعبي، كاثي. |
Dünyada şu ana kadar yapılmış en büyük fuar. | TED | انها المعرض الأكبر في العالم من أي وقت مضى. |
Ve ilginç bir şekilde sergiyi dört farklı alana bölmüşlerdi. | TED | وكانوا قد قسموا المعرض بشكل مثير للاهتمام إلى ٤ أقسام مختلفة |
Eğer fuara giderseniz deniz kızını ve havuzu göreceksiniz. | TED | عندما تذهبون الى المعرض سترون الحورية والحوض |
İlginçtir ama sergiye Pandora'yı ve o habis kutusunu koymayı düşünüyordum. | Open Subtitles | ومن المثير للاهتمام، فكرت بوضع الباندورا صندوقها الشرير في المعرض .. |
Hem üzerimdekini hem de New York Sanat Kitapları Merkezi'ndeki sergide teşhir edileni. | TED | واحد أرتديه وآخر في المعرض بمركز فنون الكتاب في نيويورك |
Bu galeriyi görmenizi istedim çünkü olabileceğinin en iyisidir. | TED | اردت ان اريكم هذا المعرض لانه بالجودة التي يبدو عليها. |
şovu görmek için tam zamanında geldin. | Open Subtitles | حسنا، كنت قد وصلنا في الوقت المناسب لمشاهدة المعرض. |
Umarım serginin sizin üzerinizde aynı etkisi olur. | TED | وأنا آمل، بالمناسبة ، أن الهدف الحقيقي من المعرض سيكون لديه نفس التأثير عليكم. |