Ama bundan gerçekten sorumlu olan kişi en başta bilgisayarı satan kişi. | Open Subtitles | ولكنّ الشخص المسؤول حقًّا هو من باع الحاسوب المحمول في المقام الأول. |
Bir süper güç, önce ve Öncelikle kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmelidir. | Open Subtitles | إن القوى العظمى يجب أن تعمل في المقام الأول على منافعها الخاصة |
Ama unutma ki, ilk başta bizi biraraya getiren şey de kızgınlıklarımız. | Open Subtitles | لكن عليك تذكر ان هذا جزء مما جمعنا معا في المقام الأول |
Seninle beraber olduğum için beni zar zor affetti zaten. | Open Subtitles | وهي بالكاد سامحتني لكوني أقمت علاقة معك في المقام الأول |
Çok uzun zamandır sokaklardayım ilk etapta neden kaçtığımı bile zar zor hatırlıyorum. | Open Subtitles | لقد عشت في الشوارع لفترة طويلة بالكاد أتذكر لم هربت في المقام الأول |
İyi mizah ve taşlamadan kastım ise, her şeyden önce, doğruluk ve dürüstlük ile yapılmış bir yapıt olmasıdır. | TED | بالعودة لما أعنيه بأفضل كوميديا وسخرية، أقصد أن أي عمل يصدر في المقام الأول وفي الغالب عن الصدق والنزاهة. |
Orada olmanızın asıl sebebi buydu yani beni korumaya çalışıyordunuz. | Open Subtitles | السبب الوحيد لذهابكم إلى هناك في المقام الأول كان لحمايتي |
Peki en başta mücevherleri satın alıyormuş gibi yapmasının sebebi ne? | Open Subtitles | ولكن لم تقوم بهده الالتفافة من بيع للمجوهرات في المقام الأول |
Aslında, ben hala ikinizin en başta nasıl bir araya geldiğinizi bile anlayamadım. | Open Subtitles | حسنا، لا أستطيع أن أصدق لك اثنين حتى حصلت معا في المقام الأول. |
Buraya geri döndüm çünkü biri beni öldürmeye çalışıyor, ve en başta beni gitmeye zorlayan olayla bir ilgisi var. | Open Subtitles | جئتُ إلى هنا لأن أحدهم يحاول قتلي و هذا متعلق بما حصل في السابق و أضطرني للمغادرة في المقام الأول. |
Öncelikle, kadınlar cinselliklerini ifade etmeye başlıyorlar. | TED | فى المقام الأول بدأن يعبرن عن حياتهن الجنسية |
dedi. Dürüst olalım ki sağlıkta Öncelikle sizi hasta eden koşullara bakmadan genellikle semptomları tedavi ederiz. | TED | الإجابة الصادقة هي أننا في العناية الصحية غالبًا ما نعالج الأعراض بدون مخاطبة الظروف التي تجعلك مريض في المقام الأول |
Bunun yanında, ilk başta sistemi hücreye sokmak ise başlı başına bir dert. | TED | وبالإضافة إلى ذلك، هناك مشكلة دمج النظام في الخلية في المقام الأول. |
Daha ilk başta denememiz gereken yöntem, kolay olanı. | Open Subtitles | الطريقة التي يمكن تنفيذها في المقام الأول وبطريقة سهلة |
Başta gelmeyi kabul etmekle büyük incelik gösterdin zaten. | Open Subtitles | انتي لطيفة لموافقتك الذهاب في المقام الأول |
Ben gelmek istemiyordum zaten! | Open Subtitles | لم أكن أريد أن آتي إلى هنا في المقام الأول. |
Bu arada yaygın enfeksiyonlar için aşı geliştirilmesi ilk etapta hastalığın önlenmesine yardımcı olabilir. | TED | تطوير لقاحات للعدوى الشائعة، في الوقت ذاته، يستطيع منع المرض في المقام الأول. |
Tanrılar adına, keşke asla ilk etapta kılıcı takip etmemiş olsaydım. Öyle olsun. | Open Subtitles | بحق الآلهة، أتمنى لو أنني لم أستخدم السيف في المقام الأول |
Her şeyden önce, yedi tane güvenilir samuray bulmak o kadar kolay değil. | Open Subtitles | في المقام الأول ليس من السهل أيجاد سبعة من الساموراي الممكن الأعتماد عليهم |
asıl önceliğimiz, toplumumuzdaki en korunmasız ailelerin her şeyden önce dağılmasını engellemek. | TED | تركيزنا الأساسي هو وقاية بعض الأسر الأكثر ضعفَا في مجتمعاتنا من الانفصال في المقام الأول. |
en baştan görevinizi yapsaydınız, bunların hepsi önlenebilirdi. | Open Subtitles | كان يمكن تفادى كل هذا لو كنتم أتممتم عملكم فى المقام الأول |
en başında bu oyunu yazabilmeni kim sağladı onu da düşün istersen. | Open Subtitles | ربما عليك ان تُفكر بمن جعلك تكتب هذه المسرحية في المقام الأول |
Her ne kadar ilk olarak fotoğrafları yayınlayanlar biz olmasak da. | Open Subtitles | رغم أننا لم نكن الجهة التي نشرت الصور في المقام الأول |