Dilini ısırıp koparmamak için bu tahta kaşığı ısırsan iyi olur. | Open Subtitles | ولكن من الأفضل أن تعض هذهِ الملعقة الخشبية لتتفادى عضات لسانك |
Ve yemek için oturduğumda, dişilerim takırdamaya başladı ve kaşığı ağzıma götüremedim. | TED | وعندما جلست للأكل، بدأت أسناني تصطك، ولذا لم أستطع حتى وضع الملعقة في فمي. |
Yüzbaşı Weincheck kimseye anlatmamamı tembihledi ama işte biri o kaşığı çaldı. | Open Subtitles | لقد طلب منى ألا أعلن ذلك أبداً لكن أحدهم قد قام بسرقة هذه الملعقة |
Bu ahşap Kaşık gibi eski, terk edilmiş şeyleri kullanarak hayat buluyorsun... | Open Subtitles | تُجلب للحياة عن طريق شخص خَبير وتترك اشياء خلفها مثل هذه الملعقة |
Yanında çatal ve kaşıkla bıçağın zararsız gözükür. | Open Subtitles | لقد قمت بوضع سكينك مع الشوكة و الملعقة وهذه اشياء تبدو غير مؤذية |
Demek istiyorum ki, tahminimce o adamın kullandığı kaşığın bana gelme olasılığı 50'de bir gibi olmalı. | Open Subtitles | اعني .. اعتقد أن هنالك فرصة من خمسين فرصة أنني سأحظى بنفس الملعقة التي استخدمها |
Buraya gel, kaşığı al çalışmaya başla. | Open Subtitles | تعالا من هـنـا , وحركا الملعقة بقوة اليس هذا عظيماً ؟ |
Ne sosu yapıyorsun sen? Ve bana şu kaşığı! | Open Subtitles | لقد احرقتي الصلصه مره اخرى اعطيني الملعقة |
Muhtemelen Kent kaşığı silah sanmış olmalı. | Open Subtitles | ظن كينت على الأرجح ان الملعقة كانت سلاحاً |
kaşığı bırak ve yavaşça ocaktan uzaklaş. | Open Subtitles | اترك الملعقة , وابتعد عن الفرن نهاية سهلة وجميلة |
O kaşığı çaldığınızı biliyorum. | Open Subtitles | أنا أعرف أنكِ سرقتي تلك الملعقة أي ملعقة ؟ |
kaşığı alıyorsun, tırtıklı kenarla değil. | Open Subtitles | ومن ثم تناول الملعقة بدون الحواف القاسية |
Bu 40 tatlı kaşığı şeker içerisinde sakaroz ve özellikle früktoz bulunuyor olacak. | Open Subtitles | هذه الاربعين الملعقة مكونه من السكروز و الفركتوز على وجه التحديد |
Hangisinden yana olacaksınız? Gümüş Kaşık mı, yoksa Kavgacı mı? | TED | على من ستراهنون: الملعقة الفضية أم المشتبك؟ |
Kaşık, çatal, kase gibi her türlü sıradan nesneyi bünyesinde barındırıyor. | TED | لديها جميع أنواع االأشياء مثل الملعقة والشوكة والسلطانية. الأشياء الشائعة من هذا القبيل. |
Oğlum, mısır gevreğini kaşıkla kâseden yemek çok iyiymiş. | Open Subtitles | من الممتع أكل هذه الحبوب من طبق بهذه الملعقة |
Lütfen ben bu kaşığın ne işe yaradığının farkındayken biraz çorba getirir misin? | Open Subtitles | من فضلك أحضري لي بعض الشوربة ريثما أفهم ما فائدة الملعقة ؟ |
Lambadan kaşığa her şey elle seçildi. | Open Subtitles | وكل شيء متلقا خصيصاً من الأنوار وصلاً الى الملعقة |
Ve ilk başta sizi çıldırtacak, bu arada, çünkü kimse size bir kaşıkta altüst göründüğünüzü söylemez ama altüst olursunuz. | Open Subtitles | وسوف يفزعكم في البداية بالمناسبة لإنه لا احد يخبركم انكم تبدون رأسا على عقب في الملعقة لكنكم كذلك |
Tatlım, yeteri kadar dondurma yedin. kaşığını bana ver, eldivenlerin yapış yapış olacak. | Open Subtitles | يكفي من الآيس كريم أعطني تلك الملعقة ، قفازاتك تلوثت |
Kapıyı açık bıraktım çünkü spatulayı hemen getirecektim. | Open Subtitles | و تركت الباب مفتوحاُ، لأنني كنت سأعيد الملعقة فوراً. |
Kaşıkları unutmuşum, ağzını yakmadan içebilir misin sence bunu? | Open Subtitles | لقد نسيت الملعقة هل تعتقد أنْ بإمكانك شربها دون أنْ تحرق فمك؟ |
Çünkü, bilirsin,çok kez bir yerlere gizlice girmişliğim var... ve itiraf etmeliyim ki,mevzu hiçbir zaman sadece kepçe değildir. | Open Subtitles | لأنني تعاملت مع قضايا الإقتحام كثيراً وعلي أن أخبرك لم تكوني هنا من أجل الملعقة |
- Daha zor yolları da var onun. - Spatula yeteneksizler için. | Open Subtitles | أو يمكننا فعل ذلك بالطريقة الصعبة الملعقة للجبناء |
Sadece kepçeyi getirmiştim. | Open Subtitles | كنت أرغب في أن أعيد هذه الملعقة |
kaşıktan taşacak kadar çok Dilaudid veya mavi hapları gözümde canlandırdıkça kendi kendime gülüyordum. | Open Subtitles | كنت أضحك من كمية الخيالات التي تراودني وقتها الملعقة كانت تحلّق فوقي حرفياً |