peçete halkam bir sürü galeta gördü. Bir tane de baget ekmek. | Open Subtitles | حلقة المناديل الخاصة بي قد رأت العديد من أعواد الخبز و .. |
Şimdi bir tane peçete bul bakalım daha da üzülmek üzeresin çünkü. | Open Subtitles | ،الآن أحضروا بعض المناديل .لأن الأمور على وشك أن تكون حزينة للغاية |
Adam bize su ve granola getirdi. Ayrıca mendil de verdi. | TED | لقد أحضر لنا ماء و أحضر لنا جرانولا وجلب لنا المناديل. |
Buraya gelmeni, bana sarılmanı ve bana mendil vermeni istiyorum. | Open Subtitles | لم لا تأتي و تكون معي و تعطيني بعض المناديل |
Bu kullanılmış peçeteler bizi Mort'a ulaştıracak. | Open Subtitles | هذا السير من المناديل المستخدمة ربما تقودنا لـمورت |
Sonra, biraz tuvalet kağıdı alıyoruz küçük parçalar halinde kopartıp buraya, buraya ve buraya, kısacası kanayan heryere yapıştırıyoruz. | Open Subtitles | وتالياً تأخذ بعض من المناديل وتقطع قطعة صغيرة جداً وتلصق واحدة هنا ، وهنا ، وأي مكان تنزف منه |
Bunun gibi başka cihazlar da yaptık tuvalet kağıdı, peçete, ambalaj kağıdı ve bunlar gibi benzer bir cok ürünü kullanarak | TED | تمكنا من صنع هذه الأنواع من الأجهزة باستخدام المناديل والورق الصحي وأوراق التغليف، وعديد الاشياء. |
Sizce insanlar 2000 senesinde hâlâ peçete kullanıyor olacaklar mı? | Open Subtitles | هل سيظل الناس يستعملون المناديل بحلول العام 2000؟ |
Pek öyle düşünmüyorum. Kevin, peçete var mı? | Open Subtitles | أعتقد أنها ليست شخصية كيفن, أحضر بعض المناديل إلى هنا |
Çocuklar, kucakta peçete görmek istiyorum. | Open Subtitles | يا أولاد، أريد أن أرى بعض المناديل على راحتيكم |
Çöp kovandaki peçete yumaklarını görmediğimi mi sanıyorsun? | Open Subtitles | أتعتقد أنى لا أرى كرات المناديل هذه فى جردل قمامتك ؟ ماذا ؟ |
Yeni yıkanmış mendil gibi, yepyeni bir araba gibi. | Open Subtitles | إنها رائحة كرائحة المناديل الكتانية المغسولة حديثا مثل رائحة سيارة جديدة. |
Rose mendil kıvırır. Tuhaflıklarından biri. | Open Subtitles | روز تحب أن تطوى المناديل إنها واحده من خصائصها |
Lütfen. Gel. Limuzinimde kutularca kağıt mendil var. | Open Subtitles | أرجوك تعالي، لدي العديد من المناديل الورقة في سيارتي الفارهة |
Ve bunlar da gözlerini silmek için kullandıkları peçeteler. | Open Subtitles | وهذه هي المناديل التي استعملوها لتجفيف دموعهن |
En iyi porselenleri, tertemiz Peçeteleri, bahçeden topladığın çiçekleri kullanmışsın. | Open Subtitles | أنتِ تستخدمي الطقم الصيني الجميل المناديل النظيفة، الزهور من الحديقة |
Hayır, onu kullanma. Biraz kağıt havlu ve leke çıkarıcı getir. | Open Subtitles | لا لا تستخدم ذلك ، أحضر بعض المناديل الورقيه ومزيل البقع |
Evet. Tamam, ıslak mendilleri aldım, bezleri aldım. | Open Subtitles | آه, نعم, نعم, أعني لدي المناديل ولدي الحفاضات |
Gelmişken bir de, sana kaç kere... peçetelerin de bedava olmadığını söylemeliyim? | Open Subtitles | يجب أن أخبرك أن المناديل تساوي نقوداً؟ حسناً؟ إنها بدولارين لكل زبون |
Çatal, bıçak suya sonra daha çok suya ve peçeteye. | Open Subtitles | من الفضيات التي تدخل للماء، وللمزيد من الماء، وعلى المناديل. |
Eğer bir maymunu tek başına bir kaç gün kafese kapatırsan Kağıt mendili kucaklar. | Open Subtitles | يعود القرد لقصه من تلقاء نفسه بعد قضاء يومين. هو سيحضن المناديل. |
Dün akşam da otelde bu Kleenex kutusunu parçaladım. | TED | و بالأمس فى الفندق , قمت بفك علبة المناديل الورقية. |
O halde korkarım iş bu ıslak mendillere kaldı. | Open Subtitles | إذن، أخشي أن هذه المناديل الرطبة يجب أن تقوم بالمهمة |
Ve bunlar da o yaşları kurulamak için kullandıkları mendiller | Open Subtitles | وهذه هي المناديل التي استعملوها لتجفيف دموعهن |
Masa örtülerini yıkadıktan sonra, peçetelere başla bunları da şuraya taşı. | Open Subtitles | بعد أن تغسلوا شراشف الطاولة، أبدئا بغسل المناديل وأنقلوها هناك |