İçerdiği çimlerle kaplı, açık, boş alanlarla tek tük ağaçlar ve korularla Hudson River akımı manzara tabloları gibidir. | TED | انه أقرب الى المناظر الطبيعية في مدرسة "نهر هدسن" يضم مساحات مفتوحة من العشب القصير تتخللها كتل من الأشجار. |
Bu manzara şekli, ona sahip olmayan yerlerde yaşayan kişiler tarafından bile "güzel" olarak sayılır. | TED | هذا النوع من المناظر الطبيعية تعتبر جميلة، حتى الناس في بلدان لايملكون مثل هذه المناظر. |
Çok geniş bir şehir manzaraları var ayrıca işe yürüyerek gidebilirim. | Open Subtitles | لديهم تلك المناظر الجميلة المطلة على المدينة بإمكاني المسير إلى العمل |
Bizi aldılar, çok güzel bir otele yerleştirdiler Deniz manzaralı. Tekne turuna çıkardılar ... güzel yerleri gösterdiler. | TED | واستقبلونا.. في فندق فخم وكنا ننظر إلى الخليج عندها أخذونا إلى المياه في قارب وأرونا كل تلك المناظر في الميناء |
Yani, faydalı bir manzarayı yemeyi bekleyemezsiniz. | TED | أعني لا أتوقع أن تأكل من المناظر الطبيعية |
Bay Mansley'i yanına alsana. Ona etrafı göster. | Open Subtitles | لما لاتأخذ معك سيد مانزلي تريه بعض المناظر |
Doğal bir manzarası ve iyi yemekleri vardır. | Open Subtitles | الكثير من المناظر الطبيعية والطعام اللذيذ |
Bildiğim manzara ile bu sis kaplı manzara arasındaki fark içimde bir şeyleri ateşledi. | TED | التفاوت بين البيئة ذات المناظر الخلابة التي عرفتها وبين هذا الضباب المغطي للأفق أثار شيئًا في نفسي. |
Bu parlak manzara beni hala hayret ettiriyor ve beni doğal yaşamın sihrine bağlı tutuyor. | TED | هذه المناظر الطبيعية المضيئة لا تزال تغمرني بالدهشة، وتبقيني متصلة بسحر العالم الطبيعي. |
Ve bu heyecan verici manzara diğerlerinin yanında, 1912 yılında Conan Doyle'un "Kayıp Dünya" romanına esin kaynağı olmuş. | TED | ألهمت هذه المناظر الطبيعية الفاتنة ضمن أسباب أخرى الكاتب كونان دويلي صاحب رواية "العالم المفقود" والتي صدرت عام 1912. |
Ve bu yürüyüşümüzün bir örneğidir... ...manzara Kenya da fosil ararken. | TED | وهذا مثال عما يمكن فعله ونحن نسير عبر المناظر الطبيعية في شمال كينيا، بحثاً عن البقايا المتحجرة. |
Eğer benim gibiyseniz -- bu manzara ailem ve benim burada yaşama nedenimiz. | TED | إذا أنتم مثلي فهذه المناظر الطبيعية هي سبب عيشي وعائلتي هنا |
Ancak doktorlar, karmaşık bir manzara olan ellerinizi en az 20 saniye yıkamanızı önermektedir. | TED | لكن الأطباء يوصون بغسل اليدين لمدة 20 ثانية على الأقل بسبب المناظر الطبيعية المعقدة في يديك. |
Bu yüzden evrimin numarası, bu manzaraları güzel yaparak, onların sizi kendisine çekmesini sağlamak ve sizin sadece onlara bakıp keyif almanızdır. | TED | إذاً براعة نظرية التطور هي في جعل هذه المناظر جميلة بحيت تتمتع بمغناطيسية تمنحك السعادة بمجرد النظر إليها. |
Yerel halktan olmanın iyi yanlarından biri de, ...her zaman en iyi manzaraları bilirsin. | Open Subtitles | احدى حسنات كونك من السكان المحليين هو أنك تعرف أفضل المناظر |
Dünyanın her yerinde bu uzak manzaraların ve kültürlerin fotoğraflarını çekmek, böyle harika yerleri gezmek gibi büyük bir ayrıcalığa sahiptim. | TED | حظيت بشرفٍ عظيمٍ للسفرلأماكن مدهشة، وتصوير المناظر الطبيعية البعيدة والثقافات النائية في كل أنحاء العالم |
Orada ancak aşağıdaki güzel manzarayı seyredebilirim. | Open Subtitles | إذن سأستطيع أن أرى بعض . المناظر الجميلة بالأسفل هناك |
Git ve çalış. Buraya etrafı gezmeye mi geldin? | Open Subtitles | إخرج وإعمل، هل جئت هنا إلى لرؤية المناظر ؟ |
Yine de keşke bir kat daha olsaydı. Şu tarafın manzarası çok güzel ama göremeyeceğiz. | Open Subtitles | لو كان لدينا طابق أخر هناك بعض المناظر الرائعة |
manzaralar dunyasina yoneldim ki bu neredeyse hicligin resmi gibi birseydi. | TED | أنا بدأت في اتخاذ ذلك في مجال المناظر الطبيعية ، وهو أمر يكاد يكون صورة من لا شيء. |
Evet, Dük, bilirsiniz, Dük orada burada durup çevreyi gezmeyi sever... | Open Subtitles | نعم، الدوق، هو فقط يَحْبُّ ان يتَوَقُّف , ويرى المناظر الطبيعية |
Haklısınız. Bu manzaraya ölünür, ayrıca kahveniz de çok güzel. | Open Subtitles | المناظر تستحق أن يُضحى من أجلها وهذه القهوة لذيذة حقاً |
Hayır. Ben manzaradan çok insanları tercih ederim. | Open Subtitles | لا , أنا أفضل صحبة الرجال على المناظر الطبيعية |
Bu binanın çevredeki manzaranın bir parçası olmasını ve ufukla birleşmesini istedik. | TED | لذا قررنا أن نجعل هذا المبنى ضمن المناظر الطبيعية المحيطة ودمجه بالأفق. |
Tüm Avrupa'nın en olağanüstü manzaralarından biri, değil mi? | Open Subtitles | واحد من أفخم المناظر في (أوروبا) كلها |
Gündüz vakti gördüklerimiz düz arazilerden ibaret. | TED | ما نشاهده خلال النهار هي المناظر الطبيعية لكوكبنا. |
Hatta, rüyalarımda gördüğüm manzaraların, Macar filmlerinden olduğunu fark ediyorum, özellikle de Miklos Jancso'nun ilk filmlerinden. | TED | حتى تحققت أحلامي في االحقيقه أدركت المناظر الطبيعيه للآفلام الهنغاريه وخصوصا الافلام الأوائل ل ميكلوس جانسو |