İzin verirsen cebimde el ilanı duruyor. | Open Subtitles | المنشور معيّ هنا في جيبي إن سمحت لي بإخراجه |
Daha çöpü bile çıkarmamışken ilanı gördük ve sizinle konuşmaya geldik. | Open Subtitles | لم ننهي حتى إخراج القمامة, وثم وجدنا هذا المنشور, والآن نحن نتحدث إليك. |
Ve belki 2000 veya 3000 kişi bu ilan yüzünden batıya gidiyor. | Open Subtitles | وربما يتجه ألفان أو ثلاثة آلاف منهم للغرب على أساس هذا المنشور |
Arizona'daki şu Çalışma Çiftiğinin broşürü nerede? | Open Subtitles | أين ذلك المنشور الذي فيه وظائف في أريزونا |
1970'lerde, diktatörlük konusundaki farkındalığı arttırmak için broşür yazarlarmış. Kopyasını çıkaracak paraları olmadığı için her şeyi 500 kere yeniden yazıp onları dağıtırlarmış. | TED | بالعودة إلى السبعينيات، كانوا يكتبون منشورات لنشر التوعية عن الدكتاتورية، ولأنهم لم يتمكنوا من دفع التكاليف نسخها، كانوا يعيدون كتابة نفس المنشور 500 مرة ويقومون بتوزيعها. |
Peki ama, bir Prizma bir demet güneş ışığında saklanan renkleri nasıl ortaya çıkarıyor olabilir? | Open Subtitles | يحدد اللون الذي نراه لكن كيف يقوم المنشور الثلاثي بنشر الألوان المختبئة في شعاع ضوء الشمس؟ |
Cenaze ilanını okuyorsun, cezaneye katılıyorsun oradaki insanları ölü kişinin evine kadar takip ediyorsun karanlığın çökmesini bekliyorsun, sokaktaki tüm çöp tenekelerine bakıyorsun işe yarar eşyaları toplayıp evine geri dönüyorsun. | Open Subtitles | تقرأ المنشور , تذهب للجنازة وتتبعهم لمنزل المتوفى , و تنتظر حتى يحل الظلام وتضرب القمامة , و تلقيها بكل أنحاء الشارع |
Evet, hepsi dağıttıkları bu oldukça ikna edici broşürde yazıyor. | Open Subtitles | نعم، كل ذلك في هذا المنشور المقنع الذي قامو بتوزيعه |
O ilanlardan binlerce gördüm, hepsi birbirinin aynı. | Open Subtitles | لو سألتنى فقد رأيت عشرة آلاف من هذا المنشور |
Neyse, işe bakın, bu el ilanı posta kutumdan çıktı ve sanırım size ait. | Open Subtitles | على أي حال، هذا غريب نوعًا ما لكنني وجدت هذا المنشور في صندوقي البريدي وفكرت فيكِ |
Tamam, şu ilanı bir daha düşünmemiz gerek. | Open Subtitles | -يجب ان ننظر في امر هذا المنشور -نعم يا صاح |
Leydim, işte el ilanı. | Open Subtitles | سيـّـدتي, هذا هو المنشور |
Şu el ilanı, sana zarar verebilir mi? | Open Subtitles | أيمكن لذلك المنشور أن يضرّك ؟ |
Sana bu ilanı getirdim. | Open Subtitles | أحضرت لكِ هذا المنشور |
Bak, bu el ilanı çok kafa karıştırıcı. | Open Subtitles | المنشور محيّر جدّاً. |
Ve belki 2000 veya 3000 kişi bu ilan yüzünden batıya gidiyor. | Open Subtitles | وربما شاهده عشرون ألفاً من الناس وربما يتجه ألفان أو ثلاثة آلاف منهم للغرب على أساس هذا المنشور |
Onların isimleri de ilan edilsin. | Open Subtitles | .سلّمي لهم البحث المنشور على تلك القضيّة كذلك |
500'ü New Haven, Connecticut'ta, 500'ü Bridgeportta. İlan diyordu ki "Psikologlar hafızayı anlamaya çalışıyorlar. | TED | 500 من نيوهايفن كونكتكت؛ 500 من بريدجبورت. وكان الإعلان المنشور يقول، "علماء نفس يريدون فهم الذاكرة، |
broşürü oku, dostum. Buna sağ kalanların suçluluğu diyorlar. | Open Subtitles | ،بينما أنتظر الموت، اقرأ المنشور إنه شعور الناجي بالذنب |
Annem çocukların at sürüp yüzdüğü o broşürü gördüğü anda her şey belli olmuştu. | Open Subtitles | وفي اللحظة التي رأت أمي فيها ذلك المنشور ذاك الذي يمتطي فيه الفتى حصانًا ويسبح وما إلى ذلك |
Tezgahladığın o broşür işi hoşuma gitti. | Open Subtitles | لقد أعجبني ما فعلت بخصوص المنشور |
Joseph Fraunhofer, bir Prizma ile bir teleskobu birleştirip onu gökyüzüne doğrultarak yıldızları daha da yakınımıza getirmiş oldu. | Open Subtitles | عندما جمع جوزيف فراونهوفر المنشور مع التيلسكوب و وجهه إلى السماء جعل من النجوم أقرب إلينا بشكل أكبر |
Nerede olduğunu bilsem bu el ilanını bastırır mıydım? | Open Subtitles | أكنتُ لأطبع هذا المنشور لو كنتُ أعرف مكانها؟ |
Dün gece Carlos'un bana verdiği broşürde yazıyordu. | Open Subtitles | لقد كان ذلك موجودا في المنشور الذي اعطاه لي كارلوس ليلة البارحة |
O ilanlardan binlerce gördüm, hepsi birbirinin aynı. | Open Subtitles | لو سألتنى فقد رأيت عشرة آلاف من هذا المنشور -لماذا؟ |