Önemli olan, bu büyük projenin yayınlandığında üstünde senin adının yazacak olmasıdır. | Open Subtitles | المهم هو أنه عندما ينشر هذا المشروع الضخم، فإنه سيحمل اسمك عليه |
Önemli olan, temiz ve güzel bir insan olarak hatırlanman. | Open Subtitles | المهم هو أنه يجب أن يتذكركِ الناس كإنسانة جميلة ونظيفة |
Bu, hayatın bir parçasıdır. Önemli olan bittiklerinde ne yaptığımız. | Open Subtitles | انه جزء من الحياة المهم هو طريقة تعاملنا مع النهاية |
Asıl Önemli olan, neden onunla en baştan tanışmamı istemediğin. | Open Subtitles | المهم هو لماذا لم تردني أن أقابلها في المقام الأوّل؟ |
Önemli değil. Önemli olan benim haklı olmam. Bu senin kararın. | Open Subtitles | لا يهم ، المهم هو أنى كنت على حق قرارك أنت |
Önemli olan, arkadaşı için seçtiği üzümler arkadaşını öldürmüş olabilir. | Open Subtitles | المهم هو أني أظنها قد قطفت التوت الذي قتل صديقتها |
Önemli olan bu hastanenin en iyi doktorlarının kızınıza odaklanması. | Open Subtitles | المهم هو أن يركّز أفضل أطباء هذا المشفى على ابنتك |
Önemli olan, bu gece ülkeden ayrılmam gerektiği ve benimle gelmeni istiyorum. | Open Subtitles | المهم هو أنه يتحتم عليّ مغادرة البلاد الليلة وأريدكِ أن تأتي معي |
Önemli olan bu davalar üzerinde çalışırken iyiyim tamam mı? | Open Subtitles | المهم هو أنّني جيّدة في العمل في هذهِ القضايا، حسناً؟ |
Ama şuan Önemli olan bir devlet dairesinde çok sıkı çalışıyor olması. | Open Subtitles | و لكن الشيء المهم هو ان .. عملها كرسميه عامه يعتبر صعب |
Önemli olan, onu odasından uzak tutmak ki biz gidip arayalım. | Open Subtitles | الشيء المهم هو إبعادها عن غرفتها بالفندق حتى نتمكّن من تفتيشها. |
Bana öğrettiğin tek şey Önemli olan tek galerinin buradaki olduğu. | Open Subtitles | اسمع ان علمتني شيئا ان المعرض الوحيد المهم هو الموجود هنا |
Bak asıI Önemli olan sonuçta vergi mükelleflerinin binlerce dolarını kurtardık ve evimdeki "Arananlar" duvarımda bi kişilik yer açıIdı | Open Subtitles | أنظر، الشيء المهم هو أنّنا وفرنا على دافعي الضرائب آلاف الدولارات وأنا لدي لوح جديد في المنزل لأكبر مطلوبي العدالة |
Ama Önemli olan şey bu tür şeyleri birlikte atlatmamız. | Open Subtitles | لكن الشيء المهم هو . أن نتخطى هذه الأمور معاً |
Önemli olan o fajitasını yedi, ben de karmamla aramı düzelttim. | Open Subtitles | حسن , المهم هو أنه حصل على الفاهيتا وأنا أصلحت كارمتي |
Ve asıl Önemli olan kısım: her yorumu veya fikri, kendi değer ve inançlarımıza karşı kişisel bir hakaret olarak algılarız. | TED | والجزء المهم هو: أننا نميل إلى أخذ كل تعليق أو رأي على أنه إساءة شخصية لقيمنا ومعتقداتنا. |
En önemli nokta sıranın düzgünce ilerlemesini sağlamak. | Open Subtitles | حسناً, الشيء المهم هو أن تدعا الصف يتحرك |
Hafif suç. Demek istediğim, burada sıkıştım kaldım. Geceyi geçirmem gerek. | Open Subtitles | إنها جنحة، المهم هو أنني عالق هنا وعلي قضاء الليلة هنا. |
Havada daha ne kadar olduğunu bilmiyorum ,efendim, ama Olay şu ki; | Open Subtitles | لا أدري كم من الممكن أن يكون عددهم سيدي،لكن المهم هو الاتي |
Mesele şu: Yediğiniz yağın miktarı değil türü önemlidir. | TED | والغاية هي أن ما يهم ليس هو كمية الدهون التي تتناولها المهم هو نوع الدهون |
Ama, evet, Asıl nokta senin için her şeyi seve seve yaparım. | Open Subtitles | ولكن حسنا المهم هو سأكون في كامل سروري وأنا أجتاز من أجلك الزحام |
Burada Önemli olan, bu delikanlının sınırları mükemmel çizilmiş tamamen dürüst bir kişiliğe sahip olması. | Open Subtitles | ما المهم هو أن هذا الفتى لديه ثقة تامة بالنفس مع معرفته بالحدود |
Konu şu ki, bu anlaşmadan ne kadar para kazanacağın hiç bir önemi yok. | Open Subtitles | المهم , هو كمية المال التي سأجنيها من هذه الصفقة |