"الموضع" - Traduction Arabe en Turc

    • pozisyon
        
    • duruma
        
    • durumda
        
    • pozisyona
        
    • pozisyonda
        
    • pozisyonu
        
    Erkekler dişilerin arkasında uygun bir pozisyon için birbiriyle savaşıyor. Open Subtitles تتعارك الذكور مع بعضها من أجل الموضع وراء الإناث
    Seni yana doğru yatıracağız, doğum için doğru pozisyon olması adına, ve sonrasında da senden Hemşire Lee'yi dinlemeni istiyorum . Open Subtitles سنقوم ندورك إلى جانبك، في الموضع الصحيح للتسليم،. ومن ثم أريدك أن الاستماع إلى الممرضة لي
    Fikir şu: Bir yıldız gölgeleyici ile teleskop birlikte hazırlanır; taç yapraklar kapalı durumdan açık duruma geçer. TED والمبدأ هو أنه يمكن إطلاق ظل النجم والتلسكوب معا مع تمدد البتلات من الموضع المخفي
    -Dedektif Taylor'ın prosedüre aykırı hareket ettiniz diye sizi birkaç kez haşlamasından sonra kendisini aynı durumda bulması biraz ironik bir durum. Open Subtitles جدل المفارقة أن المحقق أزعجك في أكثر من مناسبة لإنتهاك إجراء والآن يجد نفسه في الموضع
    Bu pozisyona geldiğime göre daha farklı düşünmem gerek. Open Subtitles عليّ التفكير بصورة مغايرة بما أنّني في هذا الموضع
    Şu an ölüme hiç olmadığım kadar yakınım ve pazarlık edecek pozisyonda da değilim. Open Subtitles و الآن أنا مستلقيٍ هنا قريب الموت أكثر من أي مرة قط و من هذا الموضع البائس يجب عليا أن اتفاوض
    Görüyorsunuz, bu yakınlaşma düzeyinde bile, halen tam pozisyonu görebiliyorum, topun kenarlarını görebiliyorum. Open Subtitles وكما ترون، حتى عند هذا التكبير، ما زالت أستطيع أن أرى الموضع بشكل دقيق أستطيع أن أرى الحواف، الكرة بشكل تفصيلي جداً.
    Uydu şu an pozisyon alıyor. Uyduya ulaşabiliyor musun? Open Subtitles القمر الصناعي يدخل في الموضع الأن هل يمكنك الدخول على الإرسال ؟
    30 dakika önce olduğum pozisyon. Open Subtitles نفس الموضع الذي كنت فيه مُبارحاً ثلاثون دقيقة
    Tam da celladının istediği pozisyon. Open Subtitles إنه الموضع الممتاز ليَلقى فيه حتفه
    Şu an senden korkuyorum hatta çünkü beni bu rezil duruma soktun. Open Subtitles أنا حقاً خائف منك الآن لأنكِ وضعتني في هذا الموضع الفظيع
    Ve seni durdurmaya gelince, bunu yapacak son insan benim hele ki sen, benim hatalarım yüzünden bu duruma düşmüşken. Open Subtitles لا سيّما وأنّ أفعالي هي التي وضعتك في هذا الموضع أساساً
    Beni o duruma düşürmemeliydin. Open Subtitles ماكان يجب عليك ان تضعني في هذا الموضع
    Şimdi, bu durumda en çok değişim bir bütün olarak gezegenin kendi etrafında dönüşünden kaynaklanmakta. Open Subtitles أغلب هذا التغيّر في الموضع نتيجة لدوران الكوكب بأكلمه
    Bu durumda olmakla ne kadar şanslı olduğumuzu düşününce Open Subtitles عندما نفكر كم نحن محظوظيين حقا, لكوننا في هذا الموضع
    Eğer adamın birinin gerçekten harika bir arabası varsa, ama telefondaysa, ya da işte bir şeyle meşgulse, muhtemelen acil bir durumda harekete geçmek için uygun bir halde olmayacaktır. TED اذا كان شخص ما يملك سيارة ممتازة لكنه يستعمل التليفون أو, تعرفون, يقوم بعمل ما, انه على الأغلب ليس في الموضع المناسب للتصرف في الحالات الطارئة
    Bu pozisyona geldiğime göre daha farklı düşünmem gerek. Open Subtitles عليّ التفكير بصورة مغايرة بما أنّني في هذا الموضع
    Beni kollaman gereken bir pozisyona sokmak istemiyorum seni. Open Subtitles لا أريد أن أجعلك فى هذا الموضع لتضطر لتغطيتى .... انا فقط
    Bunun beni nasıl bir pozisyona soktuğunun farkında mısın? Open Subtitles هل تفهمى الموضع الذى انا به ؟
    Zayıf aileleri bulabilmek için harika bir pozisyonda. Open Subtitles هي كانت في الموضع المناسب لاستكشاف العوائل الضعيفه
    Tam fotoğraf çerçevelerinin bulunduğu aynı pozisyonda ve tam o fotoğrafın içinde o isim sıkışıp kalıyor. Open Subtitles ..حتى التقى مع السيارة وفي نفس الموضع تماماً توافقت صورته معهما
    - Anlaşıldı. Bekleme pozisyonu. Open Subtitles تلقيت ذلك.التثبيت على هذا الموضع

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus