Şimdiye kadarki oyuncu kadrosu arasında en sevdiğim bu yılki olabilir. Muhteşemler. | Open Subtitles | قد يكون طاقم هذا العام الطاقم المُفضّل لدينا على الإطلاق، إنّه إستثنائي. |
Fare pisliğini de severim. Hot dog'un içindeki en sevdiğim kısımdır. | Open Subtitles | أنا أحبّ بقايا الجرذان إنّه الجزء المُفضّل لديّ بالنّقانق |
En sevdiğim hastamın geldiğini duydum. | Open Subtitles | لقد سمعتٌ بأنّ مريضي المُفضّل قد عادَ ثانيةً |
Üçe kadar sayacağım, en sevdiğin dinozoru söyleyeceksin. | Open Subtitles | عند العدّ الثالث، سمّي لي ديناصورك المُفضّل. |
Sana en sevdiğin kekten bir parça ayırdım. | Open Subtitles | حَفظتُ لكِ قطعة من الكعك المخمّل الأبيض المُفضّل لديكِ. |
Tek istediği en sevdiği torununu görmekti ama sikko patronun yüzünden olmadı. | Open Subtitles | لم تقم بوداع حفيدها المُفضّل والسبب هو رب عمله الحقير الذي أبى أن يتركه يرحل. |
Çok hoş. En sevdiği oğlu kurbanlık kuzu gibi davranırken biz dışarıda kalıyoruz. | Open Subtitles | يا للوداعة، نحنُ عالقون هنا، بينما الابن المُفضّل يلعب لُعبة الحمل المُضحّي. |
favori televizyon şovları iptal edilmiş gibi. | Open Subtitles | مثل برنامِجهُم التلفزيوني المُفضّل اُلغيَ. |
Bu arada en sevdiğim hemşirenin kahramanısınız. | Open Subtitles | بالمناسبة أنتِ بطلة نوعٌ ما بالنسبة لممرضي المُفضّل |
Hayır, en sevdiğim gömlek olmaz. | Open Subtitles | كلاّ، ليس قميصي المُفضّل يا لها من عاهرة |
Dünyadaki en sevdiğim insan sensin, ama biraz tuhaf davranıyorsun. | Open Subtitles | أنتِ .. أنتِ الشخص المُفضّل لي في العالم، لكنكِ تتصرفين بغرابة. |
Elbette. Pizza en sevdiğim yemek. | Open Subtitles | طبعاً ، البيتسا طعامي المُفضّل |
Kesinlikle yılın en sevdiğim dönemi. | Open Subtitles | بالتأكيد هذا وقتي المُفضّل في العام |
En sevdiğim ayakkabı parlatıcısı çocuk o binada. | Open Subtitles | مُلمّع أحذيتي المُفضّل في ذلك المبنى. |
Çocukken en sevdiğin kitap buydu diye hatırladım. | Open Subtitles | أتذكّر أنّه كان كتابكَ المُفضّل قبل فترة. |
En sevdiğin oydu ve varisin olmasını istedin. | Open Subtitles | لقد كان المُفضّل لديكِ وأنتِ اردتّيه أن يكون الوريث |
En sevdiğin kimdi annen mi baban mı? | Open Subtitles | مَن كان المُفضّل لديكِ، أمّكِ أم أباكِ؟ |
Sık sık hatta her gün en sevdiği çocuğu olduğumu söylerdi. | Open Subtitles | كان يخبرني تقريبًا كل يوم أنني ابنه المُفضّل |
En sevdiği DJ'in sahne alacağını söylemişti. | Open Subtitles | قالت أنّ مُقدّم الأغاني المُفضّل لديها سيعزف ألحانه هُناك. |
Ama belli bir kısmını çok sevdiği bir parkın içindeki ağacın köklerine serptik, yani, resmi mezarı orası diyebilirim. | Open Subtitles | لكننا نشرنا بعض الرمادِ قُرب شجرة في حديقته المُفضّلة كان ذاك المكان مكانه المُفضّل للاسترخاء |
Yani, favori güreşçim Dev André'ydi. | Open Subtitles | . لا ، مُصارعى المُفضّل كان أندرو العملاق |
Gidişimden birkaç gün önce veda etmek için, beni en sevdiğimiz dalış bölgesine götürmüştü. | Open Subtitles | قبل بضع أيامٍ من موعد مُغادرتي، اخذني إلى موقع غطسنا المُفضّل ليودّعني. |