Onlari artik satin alamiyorsun bile! Tüm insanlar sansina küssün. | Open Subtitles | لم يعد يمكنك أن تشتريها الآن الناس لم يحالفها الحظ |
Fakat cevap vermeyen insanlar geldi ve zor durumda kaldım. | Open Subtitles | ولكن الناس لم يرُق لهم هذا لذلك كنت مُنزعجة تماماً |
Gibi, ben bu insanlar birkaç saat önce burada değildi yemin ederim. | Open Subtitles | أكاد أقسم أن هؤلاء الناس لم يكونوا موجودين هنا منذ بضع ساعات |
Bunu araştırdığımda, insanların, bunu takımları olarak görmediklerini fark ettim. | TED | عندما نظرت في ذلك، أدركت أن الناس لم ينظروا اليها على انهم فريقهم. |
15 saatten fazla, tüm bu insanların Sacré-Coeur'a bakmamalarını izledim. | TED | شاهدت لأكثر من 15 ساعة كل هؤلاء الناس لم ينظروا حتى لكنيسة القلب المقدس. |
İnsanların asla tek vücut olmamaları ne garip değil mi? | Open Subtitles | أليس غريباً أن الناس لم يسبق أن شكلوا حفرة؟ |
İnsanlar bunu hiç duymadı, ve bilinmeyenler daha fazla korku yaratır. | Open Subtitles | الناس لم يسمعوه أبداً من قبل والشىء الغير معروف يخلق الخوف |
İnsanlar tahmin ettiğim gibi maddi konularda çok ta cömert değiller. | Open Subtitles | وحسنا, الناس لم يكونوا كرماء مع الصحة الروحية كما كنت أتمنى |
İnsanlar buraya yaşanabilir bulmaz da muşambayı bana verir diye endişeleniyor musun? | Open Subtitles | انت قلق اذا الناس لم يجدوا المكان قابل للعيش ربما يعطونني الزعامة؟ |
Belli ki, insanlar ölüm hakkında konuşmamızı istemiyordu, ya da, biz öyle düşündük. | TED | بكل وضوح، الناس لم يريدونا أن نتكلم عن الموت، أو، اعتقدنا ذلك. |
Fakat gerçek şu ki, insanlar internette bir şeylerin aksamasından, ve router kartının çalışmamasından dolayi uçamadı. | TED | لكن في الواقع أن الناس لم يتمكنوا من الاقلاع لأن شيئا ما كان يسير بشكل خاطئ على الإنترنت، وكرت التوجيه كان متعطّلاً. |
Caddeleri su basmıştı, fakat insanlar böylesine milli bir günün bir parçası olma fırsatını kaçırmak istemiyordu. | TED | الشوارع كانت فائضة، لكن الناس لم ترد أن تضيِّع فرصة أن تكون جزء من يوم وطني كهذا. |
Finanse etmesi zor bir projeydi, çünkü bankalar bu mahalleyle ilgilenmiyorlardı, çünkü insanlar bu mahalleyle ilgilenmiyorlardı, çünkü burada hiç bir şey olmamıştı. | TED | كان مشروعًا يصعب تمويله، لأن البنوك لم تكن مهتمة بالحيّ، لأن الناس لم يكونوا مهتمين بالحيّ، لأن لا شيء حدث هناك. |
Bazı insanlar maliyetleri değerlendiremiyor. | TED | لكن الناس لم يتمكنوا من استساغة التكلفة. |
Düşünün, insanlar daha önce hiç sörf görmemiş. | TED | تخيلوا أن الناس لم يسبق لهم رؤية فن الركمجة، |
İnsanların artık kahramanlara inanmadıklarını söylüyorlar. | Open Subtitles | يقال ان الناس لم يعودوا يصدقون في وجود الابطال |
O insanların başına gelenler Süpermen'in hatası değildi. Lex Luthor'undu. | Open Subtitles | ما حدث اهؤلاء الناس لم يكن خطأ سوبرمان، إنه خطأ ليكس لوثر. |
Evet. İnsanların birbirlerini itip kakmadıklarını fark ettin mi? | Open Subtitles | أجل، هل لاحظتم أن الناس لم يكونوا يدفعون بعضهم أو يتشاجرون؟ |
Bu insanların ölmesine gerek yoktu. | Open Subtitles | انظري حولكِ هؤلاء الناس لم يكن يجب أن يموتوا |
Yargıç Hackman, bu insanların sana dava açmadıkları için şanslı olduğunu söyledi... ya da seni vurmadıkları için. | Open Subtitles | القاضي هاكمان قال بأنك محظوظ لأن هؤلاء الناس لم يرفعوا دعوى عليك.. أو يقاضوك |