| Oradaki insanlar unutulmuş. Ben de onların hikâyelerini kaydetmenin önemli olduğunu düşündüm. | TED | الناس هناك تم نسيانهم، لذلك فكرت أن أذهب وأوثق قصصهم. |
| Onun ailesi, Oradaki insanlar gibi değildi. | Open Subtitles | لم الداه لا أحب الناس هناك عندما كانوا المنزل. |
| Şu an dışarıda bir yerlerde böyle hisseden milyonlarca insan var. | TED | يوجد الآن الملايين من الناس هناك مثلي يشعرون بتلك الطريقة. |
| Sanırım neyi kastettiğimi anlayan bir yığın insan var. | Open Subtitles | أعتقد هناك الكثير من الناس هناك تعرف معنى كلامى |
| İnsanların fırlatıp yapıştırdıkları sümükleri bile yalayabilirsin belki o zaman. | Open Subtitles | ربما يمكنك حتى لعق كل المخاط الذي الصقته الناس هناك |
| Birincisi sıcak havadan dolayı insanlar orada daha hızlı düşünür. | Open Subtitles | هناك شئ واحد الناس هناك يفكرون أسرع لدفء الجو |
| O insanları orada hiçbir şey olmadan bırakamam. | Open Subtitles | أنا لن أترك هؤلاء الناس هناك بدون أى شىء معهم |
| Hala oradaki insanları sorgulamanın iyi bir fikir olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | حسناً، ما زلتُ أعتقد أنّ استجواب الناس هناك فكرة مُمتازة. |
| Oradaki insanlar her çeşit ufak pis sırlara sahipler. | Open Subtitles | الناس هناك لديهم كل انواع الاسرار الصغيره القذره |
| Oradaki insanlar hakkındaki kararlarına izin verdim, hatta destekledim. | Open Subtitles | أنا سمحت، بل شجعت قراراتك بخصوص الناس هناك |
| Nedense; Oradaki insanlar bana kendi ülkemdekilerden daha çok saygı duyuyorlar. | Open Subtitles | بشكلٍ ما، الناس هناك يقدرونني أكثر من الناس في بلادي |
| Kurtarılamaz. Çünkü Oradaki insanlar kurtarılmayı istemiyor. | Open Subtitles | لا يمكن إنقاذها، لأن الناس هناك لا يريدون لأحد أن ينقذهم. |
| Demek istediği, Oradaki insanlar benim seksüel zevklerim için fazla muhafazakarlar. | Open Subtitles | الناس هناك قد يكونون محافظين جنسياً بعض الشيء بالنسبة لذوقي |
| Dışarda senin gibi kaybetmeyecek çok fazla insan var, zengin olmalıydın. | Open Subtitles | يمكنك استخدامها لتكون غنية. هناك الكثير من الناس هناك من سوف تجعل أبدا ما كنت فقدت. |
| Burada bir sürü insan var. | Open Subtitles | حسناً , إنه فقط ... هناك الملايين من الناس هناك |
| İçeride düğünü bekleyen bir sürü insan var. | Open Subtitles | هناك الكثير من الناس هناك ينتظرون زفافا |
| Bak, dışarıda Tony'nin ölüsünü isteyen 1000 insan var. | Open Subtitles | نظرة , وهناك مئة من الناس هناك أرادوا موت توني . |
| Çünkü insanların onunla başa çıkmak.... ... ve üstesinden gelmek için araçları yok. | TED | لان الناس هناك لا يملكون الادوات للتأقلم مع الوضع .. وتجاوزه |
| İnsan. İnsanlar orada yüzyıllardır, bin yıllardır yaşamakta. | TED | يعيش الناس هناك منذ مئات وآلاف السنين. |
| Lois, o insanları orada istemiyorum. | Open Subtitles | لويس ،، لا اريد اولئك الناس هناك |
| Hep oradaki insanları daha çok sevdiğini söylerdin. | Open Subtitles | لطالما اخبرتينى أنكِ احببتى الناس هناك أكثر |
| Oradaki halk, siyah bir kız beyazların okuluna gidemez demişti. | Open Subtitles | قال الناس هناك أنه لا يمكن لفتاة سوداء أن تدخل مدرسة للبيض |
| Yargıçlara da ihtiyacımız var ama ne var ki Orada insanlar suç işlemiyor. | Open Subtitles | نحتاج أيضاً للقضاة فيما عدا أنه لا جرائم يرتكبها الناس هناك |
| Maple halkının yine kendi başının çaresine bakması gerekecek. | Open Subtitles | على الناس هناك أن يتعلموا الاعتماد على أنفسهم مجددا |
| Oradaki insanlar bizi durdurmaya çalışıyor. bunun olmasına izin veremezsin. | Open Subtitles | الناس هناك يحاولون أن يردعونا لا يمكنك أن تدع ذلك يحدث |