Sinyal aktif bir solucan deliğinin yarattığından binlerce kez daha zayıf olacaktır. | Open Subtitles | الاشارة أضعف بالاف المرات من الحدث الذي تسبب به الممر الدودي النشط |
Yeşil tozdaki aktif malzeme lektinin özel olarak değiştirilmesiyle elde edilmiş. | Open Subtitles | المكون النشط في المسّحوق الأخضر هو نوع خاص من البروتينات الكربوهيدراتية. |
Bunu mümkün kılan oradaki aktif işbirliği içindeki topluluk. | TED | ولكن بسبب وجود المجتمع المحلي التعاوني النشط للصناع يجعل المستحيل ممكنًا. |
Öğrenci Komitesinin etkin bir üyesi olduğum için benim umurumda. | Open Subtitles | منذ أن كنت أنا عضو نشط فى اتحاد الطلاب النشط أنا اريد ان اقول , نعم, أنا أهتم. |
Günümüz piyasasında aktivist yatırımcının rolünü konuşalım. | Open Subtitles | لنتحدث عن دور المستثمر النشط في سوق اليوم |
Bu papireusdölü ne? | Open Subtitles | و ماهو المقصود بالجنين النشط ؟ |
Yani beyin, aşırı derecede aktif bir organ olması nedeniyle etkili bir şekilde temizlenmesi gereken büyük miktarda atık üretir. | TED | أعني، المخ هذا العضو النشط للغاية ينتج في المقابل قدر كبير من المخلفات التي يجب التخلص منها تمامًا. |
''Günlük aktif kullanım'' optimize etmek için çok tehlikeli bir terim gibi. | TED | الاستخدام النشط اليومي يبدو وكأنه مصطلح خطير حقًا لتعزيزه. |
Fakat İkinci Dünya Savaşı esnasında araştırmacılar aktif bileşimi diğerlerinden ayırmayı başardılar ve daha yüksek miktarlarda küf ürettiler. | TED | ولكن أثناء الحرب العالمية الثانية، توصّل باحثون إلى كيفية عزل المركب النشط والعمل على إنماء العفن بكميات أكبر. |
aktif bileşeni dioksindi, çok zehirli bir kimyasal, Portakal esansı masif miktarlarda serpildi ve etkileri genler yoluyla bir sonraki nesle geçti. | TED | كان العنصر النشط هو الديوكسين، المادة الكيميائية السامة بشدة التي تم رشها بكميات ضخمة، والتي يُورث تأثيرها عبر الجينات إلى الجيل التالي. |
Zombi tozu ve onun aktif bileşeni olan tetrodotoksin,... | Open Subtitles | مسحوق الزومبي النشط ، وسم الأسماك الرباعية الأسنان |
aktif geçit burayı biraz ısıtmışa benziyor. | Open Subtitles | يبدوا كأن البابِ النشط سَخّن الأشياء لفتره |
Eğer kıyı sularını takip edersek şu sığ kanyona doğru git aktif radarı açsalar bile, bizi bulacak bir sürü zaman bulurlar. | Open Subtitles | اذا ابحرنا في المياه الساحلية ودخلنا في هذا الوادي الضحل حتي اذا شغلوا السونار النشط فلن يجدونا بسهولة |
12 yıl aradan sonra, aktif enfeksiyon vücutta sona ermiştir sadece beyni besleyen damarlar hariç ki bu durumda yapılan testlerde hastalık varlığı gözükmez. | Open Subtitles | بعد 12 عاما الالتهاب النشط كان سيضعف جدا في كل مكان باستثناء الشرايين و الدماغ حيث يستطيع ان يختبئ من فحوصنا |
aktif olanını denemek isteyebilirsin. Servis atma sırası sende. | Open Subtitles | قد ترغبين في محاولة النوع النشط للمقاومة. |
Korsanlık Karşıtı Büro zaten vardı şunu belirtmek isteriz ki biz bu çatışmada aktif rolü oynayanlarız. | Open Subtitles | مكتب مكافحة القرصنة موجود بالفعل أردنا أن نعلن أننا الطرف النشط في هذا الصراع |
aktif göreve hazır olup olmadığınızı değerlendireceğiz ve işler iyi giderse bu izin belgesini kaşeleyeceğim siz de sahaya dönebileceksiniz. | Open Subtitles | نحن هنا لتقييم جاهزيتك للعوده للعمل النشط واذا جرت الامور على مايرام سأختم هذه الورقه وتستطيع العوده للميدان |
Daha önce aktif bir yanardağın yakınında her zaman faaliyet olduğunu okumuştum. | Open Subtitles | لقد قرأت مرات عديدة أن هناك دائما نشاط قرب البركان النشط. |
aktif suç mahallinden içki çalmadığını söyle bana. | Open Subtitles | قل لي أنك لم تكن شرب الخمور سرقت من مسرح الجريمة النشط. |
Yani bir şeyler etkin virüsü öldürdü. | Open Subtitles | لذا، لا بدّ أنّ ثمة ما قضى على الفيروس النشط. |
Fakat şimdi ünlü muhafazakar aktivist Reese Dipple düğün organizatörünün temyizine para yatırmayı kabul etti. | Open Subtitles | ولكن الآن, المحافظ (البارز النشط (رييز ديبل قد وافق على تمويل استئناف منظمة الزفاف |
papireusdölü. | Open Subtitles | ...الجنين النشط .... |
Yeni kamuflaj kimliğim bir ithalât- ihracatçı. | Open Subtitles | عميلي النشط المُعين من قبل المخابرات المركزية الأمريكية بإعتباره المستورِد /المصدِر |