Sonra, başınızın çaresine bakacaksınız çünkü salgın 1 buçuk - 2 yıl sürecek. | TED | و بعدها فأنت وحدك، لأن هذا الوباء سيستمر من 18 إلى 24 شهر. |
Burada, yani salgın sonrası Amerika'da yeni Başkan ile ilgili ciddi endişeler var. | Open Subtitles | بالخارج هنا في أميركا ما بعد الوباء هناك مخاوف حقيقية حول الرئيس الجديد |
Aynı zamanda, salgını ilk başlangıç zamanında görebileceğimiz bir yer. | TED | وتمكن أيضاً من كشف بداية إنتشار الوباء في وقت مبكر. |
Ve sonra bir Veba gelecek... böylece zamanın kendisi de bozulacak. | Open Subtitles | وبعد ذلك سوف ينتشر الوباء حيث ذلك الوقت بالذات يمكن تدميره |
Bu salgının New York'a olan etkisi kadar, yenilenme de önemli bir husus. | Open Subtitles | وبقدر بشاعة الوباء الذي ضرب مدينة نيويورك.. هناك شيء يُقال على سبيل التجديد. |
Bunun için size bir ekonomist olarak bu salgın üzerindeki araştırmalarımdan bahsedeceğim. | TED | و للقيام بذلك سأتحدث عن البحث الذي أجريته عن الوباء من وجهة نظري كخبيرة في الإقتصاد |
Ve umarım politikaları ele alırken salgın hakkındaki gerçekleri anlamanın önemli olabileceğine sizi inandırabilmişimdir. | TED | و آمل أيضاً أن أكون قد اقنعتكم أنه من المهم فهم بعض الأمور عن هذا الوباء للتفكير بشان السياسة |
Bu yatırımlar, sadece salgın için hazır olmanın ötesinde bize dikkate değer faydalar sunacaktır. | TED | ستوفر هذه الاستثمارات فوائد كبيرة أبعد من مجرد كونها مستعدة لمجابهة الوباء. |
Ve bu salgın hastalık ABD ile sınırlı değil. | TED | وهذا الوباء ليس مقصوراً على الولايات المتحدة وحدها. |
Ama size bu salgın hastalığın bir tedavisi olduğunu söylemek için buradayım. | TED | ولكن ها أنا هنا اليوم؛ لأخبركم بوجود علاجٍ لهذا الوباء. |
Bu salgını durdurmayı her şeyden daha çok istediğini biliyorum. | Open Subtitles | أعلم أنّك تحفلين لوقف هذا الوباء أكثر من أيّ شيء |
Bu salgını yenmemizin tek yolu bu son savaşı kazandığımız zamandır. | TED | إنها الطريقة الوحيدة التي يمكننا بها هزيمة هذا الوباء هي ضمان أننا نفوز بالمعركة الأخيرة. |
Peter Clement başkent Monrovia’dan Lofa ilçesine 12 saat süren zorlu bir araba yolculuğu ile varıp hızlanan salgını kontrol altına almakla görevlendirildi. | TED | ولهذا كان بيتر كليمنت يقود 12 ساعة في طريق وعِر من العاصمة مونروفيا، إلى مقاطعة لوفا، في محاولة للسيطرة على الوباء المتصاعد هناك. |
Veba bile onların kökünü kurutamadı. | Open Subtitles | منذ أن حلّ الوباء بالذئاب أكثر من الرجال. |
Siktir, Tanrı bile Âdem ve Havva'ya çoğalmalarını emretmiş, ama artık Veba derecesinde çoğalıyoruz... altı milyar ve gittikçe artıyor. | Open Subtitles | اللعنة، الرَب نفسهُ أخبرَ آدم و حواء أن يُنجبا و يتكاثرا لكننا تكاثرنا الآن إلى درجة الوباء ستة مليارات و نزداد |
Veba geçti, bu insanların yiyeceğe ihtiyacı var. | Open Subtitles | . الوباء أنتهى . يحتاج هؤلاء الناس الغذاء |
İnsanlar salgının artışını azaltmak için davranışlarını değiştirmiyorlar. | TED | فتغيير الناس لسلوكياتهم يكفي لتقليل معدلات نمو الوباء |
Bu ABD'deki tüm salgının doğuşuydu. | TED | وهكذا كان نشوء الوباء في الولايات المتحدة |
Fakat bu konuşma salgına dair gerçekleri anlamak üzerine. | TED | و لكن هذا الحديث سيكون عن فهم حقائق عن الوباء |
Bizi Salgından kurtarırdı, ve Salem'de ki tüm cadıların kökünü kazırdı. | Open Subtitles | كان سينقذنا من الوباء وكان سيخلص سايلم من اخر ساحرة متبقية |
Yükselmiş bir varlık gibi bu vebayı tedavi edecek güce sahip değilim. | Open Subtitles | لم أعد أملك القوة لشفاء الوباء ببساطة.. كما كنت أستطيع ككائن ارتقائي |
vebanın nefesine bakmak yasak değilse bakın, çünkü burada. | Open Subtitles | إن لم يكن محظورا النظر إلى نسمة الوباء لكنتم شاهدتموها لأنها تمر الآن هنا |
Ve bu dönüş sırasında başka on ülkeye daha hastalığı taşıyıp salgının yeniden alevlenmesine neden oldular. | TED | وعندما فعلت ذلك، أخذوا الجدري إلى 10 بلدان أخرى وتجدد هذا الوباء. |
Hukuk hareketli bir hedef tahtası gibi ve tüm dünyadaki bu salgınla beraber hükümet bundan çıkar sağlama yolları arıyor. | Open Subtitles | القانون هدف مُتحرك, وبهذا الوباء العالمي, الحكومة تأخذ بنظر الاعتبار الخطوات التالية لمُعالجة هذا الوباء. |
Bu bela İran'dan çıkıp büyük kervan yolunu takip ederek... | Open Subtitles | من فارس انتقل الوباء عن طريق مسار القوافل |
Bu arada zombi vebası yayılıyordu, biz de yapabileceğimiz şeyi yaptık. | Open Subtitles | و خلال هذا الوباء ينتشر و نفعل ما يمكننا. |
Tamam, ama bu hastalıkla uğraştığımız için oldukça dağıldık. | Open Subtitles | حسناً, و لكننا مرتبطون بعد ذلك للتعامل مع هذا الوباء. |
Geçen yıl tüm keçi sürümüzü salgın hastalıktan kaybettik. | Open Subtitles | السنة الماضية، خسرنا قطيع الماعز بسبب الوباء |
Fakat o gün gelene kadar, aslında Virüs aylardır gelişmeye devam ediyordu. | TED | ولكن مع حلول ذلك اليوم الوباء كان قد إندلع لشهور ؟ |