(Breuer) Onu beni tedavi edebilecek tek kişi olduğuna inandıracağım. | Open Subtitles | سأقنعه أنّه الوحيدُ القادرُ على مساعدتي |
Sergei bunu koruma sistemleri üzerinde denemek istedi, ki bu çok kötü olur, özellikle devre dışı bırakacak tek kişi ben olduğumdan beri. | Open Subtitles | سيرغي) أراد إستعماله) ضد الأنظمة الدفاعية، و الذي قد يكون أمراً، سيئاً خاصة أنّني نوعاً ما الوحيدُ القادرُ على تعطيله. |
Bayan Swan'ın buraya bir şey yapması için getirildiğine inandıracak tek kişi olduğunu iddia ediyorsun ama çok az zamanı kalmış birisi için pek de acele ediyormuş gibi görünmüyorsun. | Open Subtitles | ادّعيتَ أنّكَ الوحيدُ القادرُ على جعل الآنسة (سوان) تصدّق... و جعلها تفعل ما أُحضرَتْ إلى هنا لتفعله بالضبط، و مع ذلك... مقارنةً بشخصٍ ينفد منه الوقت... |