Ailenin isteklerine karşı Fa Hai, kaseyi Lei Feng Pagoda'nın altına gömdü. | TED | رغمًا عن رغبات العائلة، دفن فا هاي الوعاء تحت معبد لاي فانغ. |
Melek ve bedeni arasında açık bir bağlantı vardır. | Open Subtitles | في الحقيقة , تقريباً خط هاتف مفتوح بين الوعاء و كائنه السامي |
Taşıyıcıyı almanın başka yolu yoktu. | Open Subtitles | كانت تلك هي الطريقة الوحيدة لإستعادة الوعاء |
beden kim olursa olsun, onu bulmalı ve yok etmelisin. | Open Subtitles | يجب أن تجد الوعاء البشري وتحطمه بغض النظر عمن قد يكون |
Tamam, devamlı bu şarkıyı duyuyorum, ve taşıyıcı da eski bir kaset. | Open Subtitles | حسناً إذاً كنت أستمع مراراً لهذه الأغنية و الوعاء هو شريط قديم |
Fakat kase eve girer girmez Bai Su Zhen'in başına uçtu ve onu içeriye hapsetti. | TED | لكن ما إن دخل الوعاء منزلهما، حتى طار إلى رأس باي سو زين وحبسها في داخله. |
Eğer siz kaba "Kayna, küçük kap, kayna" derseniz kap tatlı yulafla dolacaktır. | TED | اذا قلت للوعاء "اغلي أيها الوعاء الصغير، اغلي. " عندها تمتلأ بالحساء اللذيذة. |
Bu Kâse'de daha çok var, ve ben de eşitlemeye çalışıyordum. | Open Subtitles | كان هذا الوعاء يتضمّن المزيد وكنت أساعد في معادلة محتواهما |
- Ekibim sahte kaseyi halledebilir sen alıcı meselesini halledebilir misin? | Open Subtitles | سيهتم بأمر الوعاء ، هل تستطيع أنت أن تهتم بأمر المشترين؟ |
Ama şimdi, neden buraya gelme sebebiniz olan kaseyi görmeye gitmiyoruz? - Evet. | Open Subtitles | و لكن الآن ، لما لا نذهب لرؤية الوعاء الذي قدمتم من أجله |
Eğer bedeni bulmaya çalışıyorsanız yardımıma ihtiyacınız olacak. | Open Subtitles | إن أردتما العثور على الوعاء ستحتاجان لعوني |
Bu bedeni kalıcı mı yapmamı istiyorsun? | Open Subtitles | لذا تريد مني أن أجعل هذا الوعاء دائمًا لك؟ |
Bu arada, onu göremezken Taşıyıcıyı nasıl kullanacağız ki? | Open Subtitles | هل قال لك، كيف من المفترض لنا أن نستخدم الوعاء ونحن لانراه؟ |
Sonra Taşıyıcıyı sana veririm, sen de gidip teslim edersin. | Open Subtitles | اذا أنا سأذهب إلى هناك و امسكه ثم سأعطيك الوعاء لتودعه في مؤسسة النقل |
Özellikle de "beden" denilen şeyle ilgileniyorum. | Open Subtitles | ''مع أنني مهتم حالياً بما يدعى بـ''الوعاء |
Ne yazık ki taşıyıcı insanın kimliği hiçbir zaman öğrenilemedi. | Open Subtitles | لسوء الحظ هوية الوعاء البشري لم تكتشف |
Ekmekten kase, George. Önce hindi sonra kase. | Open Subtitles | وعاء من الخبز , تأكل الفلفل الحار بعدها تأكل الوعاء |
Ve siz "dur, küçük kap, dur" derseniz, o duracaktır. | TED | وإذا قلت، "توقف أيها الوعاء الصغير، توقف " فسيتوقف عندها. |
Ama böyle şeyler yapınca... Kusura bakma. Kâse. | Open Subtitles | ولكن عندما تفعلى أشياء مثل هذا، أنا آسف، الوعاء |
Onu hapseden Kavanoz değildi. | Open Subtitles | لم يكن الوعاء هو المسئول عن حبسه. |
Çocuklar dev Kâseyi ve tahıl gevreğini görünce gülümseyecek çünkü zaten ellerinden gelse bütün bir kutuyu yerler. | Open Subtitles | الأطفال يرون الوعاء الضخم للرقائق و يبتسمون لأنهم كما تعلمون ، سيتناولون علبة كاملة منها لو استطاعوا |
Ve şimdi hepimiz Çin limon çorbasının olduğu bu ortak kaseden bir yudum alalım. | Open Subtitles | والآن ، دعونا جميعاً نأخذ رشفة من هذا الوعاء من حساء الليمون الصينة |
Hasi, şimdi ellerimizi kaseye sokacağız ve domatesleri ezmeye başlayacağız. | Open Subtitles | تعال، سنضع أيدينا في هذا الوعاء ونبدأ بسحق الطماطم. |
Beyninde bir kanama var. Ufak bir stent ile tamir edilmiş, yani damarı tıkayan bir metal kliple. | TED | انها تعاني من نزيف في الدماغ وتم معالجة ذلك بدعامة بسيطة بلاقط معدني صغير .. قام بتقوية الوعاء الدموي |
kabı ters çevirince onu yapan kişinin parmak izini gördüm. | TED | عندما قمت بقلبه، وجدت بصمة إبهام إنسان تعود للشخص نفسه الذي صنع هذا الوعاء. |
Sana sorum şu, neden bu kutu diğerleriyle kasede değil de burada tek başına? | Open Subtitles | وسؤالي لكِ، لمَ علبة أعواد الثقاب هذه بمفردها وليست في الوعاء مع بقيّة المجموعة؟ |