Pek çok maceramda sadık yol arkadaşım olmuştur. | Open Subtitles | إنه مرافقي الوفيّ في العديد من المغامرات |
Şu zamanda yanında olmasını istediğin kişi, senin sadık köpeğindir. | Open Subtitles | أجل، إذا كان هناك شخص واحد تريد أن يكون بجانبك في لحظات كهذه سيكون كلبك الوفيّ |
Birlikte yaşadığımız bu karmaşık hayatta sen hep aynı kaldın. sadık ve iyi bir insan oldun. | Open Subtitles | إنّك خلال حياتنا الجنونية معًا ظللت دومًا نفس الإنسان الوفيّ والطيب. |
Bak, seninle evlenmek ve senin sadık, dürüst ve sana sıkı sıkıya bağlı eşin olmak istiyorum. | Open Subtitles | أود الزواج منك وأن أكون شريكك الوفيّ الأمين الملتزم. |
Kaynının benim sadık bir hizmetçim olması yani. | Open Subtitles | شقيق زوجك هو خادمي الوفيّ. |
Sen bir hediyeydin benim sadık oğlum. | Open Subtitles | كنتَ هديّة يا بنيّ الوفيّ |