"الوقت الوحيد الذي" - Traduction Arabe en Turc

    • tek zaman
        
    • tek an
        
    • tek anı
        
    • tek zamanı
        
    • tek zamandır
        
    Canlı olmanın nasıl bir şey olduğunu hatırladığım tek zaman öldüğüm zaman. Open Subtitles الوقت الوحيد الذي اتذكر كيف كنت عندما كنت حيا هو عندما احتضر
    O köprünün üzerinde olduğum tek zaman otobüsle eve dönerken. Open Subtitles الوقت الوحيد الذي أمّر فيه من هذا الجسر عندما أكون عائداً إلى المنزل على متن حافلة
    Bu burada yalnız kalabildiğim tek zaman. Open Subtitles إنه الوقت الوحيد الذي أحصل فية على هذا المكان لوحدي
    Akıcı konuştuğumu hissettiğim tek an. TED هذا هو الوقت الوحيد الذي أشعر فيه بالطلاقة.
    Ağzımdan çıkanların tam olarak söylemek istediğim şeyler olarak çıktığı tek an. TED هذا هو الوقت الوحيد الذي يكون فيه ما أقوله هو ما نويت قوله بالضبط وبشكل مفهوم.
    Kendim gibi hissettiğim tek anı koşarken yaşıyorum. Open Subtitles في الواقع, الوقت الوحيد الذي اشعر به بأنني نفسي, هو عندما أركض
    Bana iyi davrandığı tek zaman ilk tanıştığımızdaydı. Open Subtitles كان الوقت الوحيد الذي كان لطيفا بالنسبة لي عندما التقيت به لأول مرة.
    Kendimi iyi hissettiğim tek zaman seninle olduğum rüyalarım. Open Subtitles الوقت الوحيد الذي أشعر فيه أني بخير هو في أحلامي معك
    Kavga etmediğimiz tek zaman, seks yaptığımız anlardı. Open Subtitles الوقت الوحيد الذي لم نكن نتشاجر فيها هو عندما نمارس الحب
    Sistem testi, Ballantine'ın nerede olduğunu bileceğimiz tek zaman. Open Subtitles اختبار نظام التكامل هو الوقت الوحيد الذي نعرف أين يكون فيه بلانتين
    Müsait olduğu tek zaman. Open Subtitles وهذا هو الوقت الوحيد الذي ليس مشغولاً به
    Bu oynayabildiğimiz tek zaman. Open Subtitles إنـه الوقت الوحيد الذي يمكننـا اللعب فيـه
    Saat 7:00 erken biliyorum ama gelebileceğim tek zaman bu. Open Subtitles أعلم أن السابعة صباحاً وقت مبكر لكنه الوقت الوحيد الذي أستطيع القدوم فيه
    Yavrulayabileceği tek zaman buydu ve o, yavruların en iyi şekilde yaşayabilmesi için hayatını feda ediyor. Open Subtitles إنه الوقت الوحيد الذي تتناسل فيه، ولتعطي صغارها أفضل فرصة، فإنها تضحّي بحياتها.
    Doğru düşündükleri tek an sertlik kazandıkları andır. Open Subtitles الوقت الوحيد الذي يفكرفيه الرجل بأسلوب سوي .. هو عندما يكون منتصبا
    O uçarken, korktuğum tek an buydu. Open Subtitles كان الوقت الوحيد الذي أخشاه عندما كان يطير
    Yani güneşe maruz kalmadan dışarı çıkabileceği tek an. Open Subtitles الوقت الوحيد الذي يمكنه الخروج دون مخاطرة للتعرض للشمس
    Çünkü hâlâ insan olduğumun farkına vardığım tek an oydu. Open Subtitles . . لأنه الوقت الوحيد الذي أعرف فيه أني مازلت انسانة
    Gerçekten yaşadığımı hissettiğim tek an öldürdüğüm andı. Open Subtitles الوقت الوحيد الذي اشعر فيه بأنني حي هو عندما اقتل
    Kendim gibi hissettiğim tek anı koşarken yaşıyorum. Open Subtitles في الواقع, الوقت الوحيد الذي اشعر به بأنني نفسي, هو عندما أركض
    Baba oğul olarak geçirdiği tek zamanı Etruryalı bir çocuğun 2000 yıllık iskeletiyle geçirdi. Open Subtitles الوقت الوحيد الذي قضاه بين الأباء والأبناء كان مع هيكل عظمي لطفل من أرتيريا عمرة 2000 سنة
    Müşterilerle ilgilenmekten hoşlanmadığım tek zamandır. Open Subtitles انها الوقت الوحيد الذي لا احب ملاقات الزبائن

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus