Okuma-yazma oranı çok düşük bir ülke. Ve oradaki olayımız şuydu: 2005 yılında aynı gün iki seçim organize ettik. | TED | بلد ذو نسبة أميّة عالية، والمشكل هنا كان، هوأنه تم في عام 2005، وقد قمنا بتنظيم عمليتين انتخابيتين في اليوم ذاته. |
Kendisi gizli operasyon ile aynı gün ölmüş olan bir Donanma Komandosu. | Open Subtitles | من القوات الخاصة مات في اليوم ذاته للعملية السرية |
Seni, aynı gün ölecekmişiz gibi sevdim. | Open Subtitles | لقد احببتك وكأننا سنموت فى اليوم ذاته |
Aynı günü yeniden ve yeniden yaşayıp duruyorum. | Open Subtitles | إنني أعيد عيش اليوم ذاته مرة تلو الأخرى. |
Aynı günü yeniden ve yeniden yaşayıp duruyorum. | Open Subtitles | إنني أعيد عيش اليوم ذاته مرة تلو الأخرى. |
Kuzunun yeni kesilmiş olması gerek. Organlar da aynı günde pişirilmeli. | Open Subtitles | ينبغي أن يكون الحمل مذبوحاً لتوه والأعضاء تطبخ في اليوم ذاته |
Benjamin Franklin Çiftler Serbest Stil Dans Yarışması'yla aynı gün. | Open Subtitles | في اليوم ذاته لافتتاح منافسة بنجامين فرانكلين باريس '' للرقص الحرّ '' -يا إلهي |
Tüm kargalar aynı gün ölmüş. | Open Subtitles | كل الغربان نفقت في اليوم ذاته |
aynı gün garip bir adam bana kaçırılan oğlumun bir videosunu izletti. | Open Subtitles | وفي اليوم ذاته أراني رجل غريب فيديو لابني المختطف (مايكل) |
Bunlar bazen aynı gün oldu. | Open Subtitles | أحيانًا في اليوم ذاته |
Ve Ira aynı gün Miami'de bir çatı katı satın almış. | Open Subtitles | واتضح أن (آيرا) اشترى شقة في أحد ..."الطوابق العالية في "ميامي في اليوم ذاته وأنها مجرد مصادفة |
Bu beyin hasarından ötürü, ne zaman uyusan uyandığında Aynı günü yaşıyorsun. | Open Subtitles | ... لديك إصابة الدماغ تلك و عندما تخلد للنوم تستيقظ معتقداً أنه اليوم ذاته |
Tüm bu sorunlar aynı günde karşıma çıktı. | Open Subtitles | كل تلك الأشياء بدت وكأنها تأتي من لا مكان, في اليوم ذاته |