Sarsılan yerlere ve duvarlara bakacak olursak makineyi çalıştırdınız sanırım. | Open Subtitles | أيضا، استنادا إلى اهتزاز الأرضيات والجدران على التخمين انك أطلقت الجهاز |
Sarsılan yerlere ve duvarlara bakacak olursak makineyi çalıştırdınız sanırım. | Open Subtitles | حسنا، استنادا إلى اهتزاز الأرضيات والجدران، أنا على التخمين كنت أطلقت جهازك. |
Yapamam! - Sallanmak yok. | Open Subtitles | دون اهتزاز. |
Sallanmak yok. | Open Subtitles | دون اهتزاز. |
Ve düşündüler ki, " Tamam, elimizde elektrik var, insanları elektriğe bağladık mı, her zaman saçları diken gibi olur ve bir yığın sarsıntı geçirirler." | TED | و فكروا، "حسنا، عندنا كهرباء، سنوصل أحدهم إلى الكهرباء فى الحائط. يتسبب هذا دائما فى وقوف الشعر و اهتزاز الناس كثيرا." |
Ama ses düşünce de olabilir. Bu durumda titreşim yok .. | Open Subtitles | ولكن الصوت ممكن ان يكون مسموعا في هذه الحالة, لايوجد اهتزاز |
Ruhlara saplantılı hale gelmeden evvel titreşimli p-brane manipülasyonu araştırmasını yönetiyorduk. | Open Subtitles | قبل أن يصبح مهووس بأرواحه كنا نجري بحوث على التعامل مع اهتزاز الغشاء |
Gördüğümüz her şey düzenli titreşir. | Open Subtitles | كلّ ما نراه هو في حالة دائمة من اهتزاز. |
Ama motorun titreşimi yeterliydi | Open Subtitles | ولكن اهتزاز الدراجة ساعدتني بذلك . أعتقد أن السائق يمكن أن يشعر بساقي تترتجف، |
Onların üzerine uçuş takımı koyunca ya da deprem gibi bir sarsıntı verince onların harika ayarlı ayaklarıyla beyin güçlerini hiç kullanmadan kendi dengelerini sağladıklarını gördük. | TED | عندما وضعنا عليهم حقيبة نفاثة ، أو أحدثنا لهم اهتزاز مثل الزلزال ، اكتشفنا أنهم بأعجوبة يثنون أقدامهم لتسمح لهم بتثبيت أنفسهم بدون استخدام أي مجهود عصبي . |
Rüzgar var. sarsıntı var. | Open Subtitles | هذه رياح ، هذا اهتزاز |
Bir şeyi bir yere yerleştirirken mutlaka yatay titreşim meydana gelir. | Open Subtitles | لا يهم كيف سنربطه، سيكون له اهتزاز جانبي شديد |
Kımıldamayın! Ufak bir titreşim bombayı patlatabilir. | Open Subtitles | لا يتحرك أحد أى اهتزاز قد يسبب انفجار القنبلة |
Bir soprano - standart dört ses parçasının en yükseği - saniyede 250'den 1,500'e kadar titreşimli olan temel frekansta notalar oluşturabilir. | TED | مغنية الأوبرا السوبرانو وهي أعلى الطبقات الصوتية القياسية يمكن أن تنتج درجة صوتية ذات ترددات أساسية تتراوح ما بين 250 إلى 1500 اهتزاز في الثانية. |
Gördüğümüz her şey düzenli titreşir. | Open Subtitles | كلّ ما نراه هو في حالة دائمة من اهتزاز. |
Motor kalp hızında titreşir. | Open Subtitles | اهتزاز المحرك ينتقل بمعدل ضربات القلب |
Böylece örümcek, en küçük bir titreşimi bile anında fark eder. | Open Subtitles | لذا تدرك العنكبوت في الحال أدقّ اهتزاز. |
Her birinin bir rengi ve titreşimi var. | Open Subtitles | لكن منها لون و اهتزاز خاص |