Adam 30 yıldır nadir bulunan çiçek işindeydi. Herhalde hala ilgisini koruyordur. | Open Subtitles | الرجل عمل بالزهور النادرة مدة 30 عاماً ،أعتقد أنها لم تفارق اهتمامه |
En sonunda ilgisini yitirecek ve bir başkasının ardına düşmeğe başlayacak. | Open Subtitles | اخيرا سيفقد اهتمامه ويبدأ فى مطاردة غيرى |
Ben bir oyuncuyum. Genç kalmam gerek. - Yoksa seyirci ilgisini kaybediyor. | Open Subtitles | ، أنا ممثلة، يجب علي أن أستمر بالتجمل وإلا أنت تعلم أن الجمهور سيفقد اهتمامه بك |
Gerçekten, gerçekten, gerçekten onun bölünmemiş dikkatini bu gece gerekir çünkü. | Open Subtitles | لأنني حقاً ، حقاً ، حقاً أحتاج . اهتمامه الكلي الليلة |
Bunun beyinde nasıl olabileceğini açıkladı ve ilgi gösterdi. Ona verileri gösterdim. | TED | فوضح لي كيف يمكن أن يحدث ذلك في الدماغ، وازداد اهتمامه. فأريته البيانات. |
Onun ilgisi üzerindeyken dünyadaki tek insan senmişsin gibi davranır. | Open Subtitles | عندما تكون محط اهتمامه تشعر بأنك الشخص الوحيد الموجود في العالم |
Bu davaya olan alışılmadık ilgisini neye bağlıyorsunuz? | Open Subtitles | بماذا ربطت اهتمامه الغير اعتيادي في هذه القضية؟ |
Belki de leydi Allen onun Marianne'e olan ilgisini onaylamamıştır. | Open Subtitles | ربما الليدي ألين لا توافق اهتمامه لماريان |
Dinle, adamı tanırım, biraz asabidir ama seni temin ederim ki 4-5 güne kadar ilgisini kaybetmiş olur. | Open Subtitles | أنظر أعرف ذلك الرجل, رأسه متيبس قليلاً,لكن أعدك أنه سيفقد اهتمامه خلال أربعة أو خمسة أيام أربعة أو خمسة أيام؟ |
Ama L'in sadece onun ilgisini çeken davalara baktığını söylerler. | Open Subtitles | لكن إل لا يقبل إلا القضايا التي تثير اهتمامه |
Darren, eskiden dünyanın en başarılı yarış atlarını yetiştirirken ilgisini sportif yeteneği olan yetimleri yetiştirmeye çevirdi. | Open Subtitles | احد اشهر مالكي الخيول حَول دارين اهتمامه نحو مواهب الايتام الرياضيه |
Belki ilgisini sürekli üstünde tutmanın bir yolunu bulursun! | Open Subtitles | ربما تستطيعين إيجاد طريقة لإبقاء اهتمامه أطول? |
Eminim, Kral'ın ilgisini sürdürmesinin bir yolunu bulabilirsin! | Open Subtitles | ربما تستطيعين التفكير بطريقة للحفاظ على اهتمامه لفترة أطول? |
Aslında, uluslararası toplumun dikkatini nereye odaklamayı seçtiğine bağlı olarak, tüm toplumların ve ülkelerin davranışı etkilenebilir. | TED | في الواقع ، والسلوك مجتمعات بأكملها والبلدان يمكن أن تتأثر، تبعا للمكان الذي اختار المجتمع الدولي أن يركز اهتمامه فيه. |
Eğer dikkatini çekebilirsek, Bunu halletmek için bir şansımız olur. | Open Subtitles | اذا حصلنا على اهتمامه الكامل ، لقد حصلت على فرصة لتنفيذ ذلك. |
Buna karşın, tüm dikkatini küçücük bir gezegene dış halkanın sonundaki ufacık bir yere odaklamış. | Open Subtitles | كم واحدة منهم لها كواكب لانعرف ولحد الان كل اهتمامه منصب على كوكب صغير واحد |
Kendine asli cinsten yeni bir ilgi buldu: | Open Subtitles | لقد وجد شيئا جديدا يثير اهتمامه شيء أكثر أهمية |
Ona özel ilgi duyduğu belliydi. | Open Subtitles | تحيّزه لها كَانَ واضحَا، لكن مع ذلك تلقت هي اهتمامه بها بلا مبالاة |
Bunca süre kapalı kaldıktan sonra her şeye ilgi duyması çok normal. | Open Subtitles | افهمه بعد أن كان محبوساً فترة طويلة طبيعي أن يثير أي شئ اهتمامه |
Onun ilgisi üzerindeyken dünyadaki tek insan senmişsin gibi davranır. | Open Subtitles | عندما تكون محط اهتمامه تشعر بأنك الشخص الوحيد الموجود في العالم |
Le Compte de Verchemont'un gösteriye büyük ilgisi var. | Open Subtitles | ان كونت فيرشمونت قد ابدى اهتمامه الغير عادى |
İlgisi, anladığım kadarıyla, kişisel değilmiş. | Open Subtitles | لذا مهما كان اهتمامه , بقدر ما استطيع ان اقول , لم يكن شخصية. |
Anlaşılan bana olan ilgisinin tek nedeni buymuş. | Open Subtitles | اعتقد أن هذا هو اهتمامه الوحيد بى أليس كذلك ؟ |