Muhtemelen yaşadığımız en büyük kriz yayından bir hafta önceydi. | TED | ربما كانت الأزمة الكبرى هي التي واجهناها قبل النشر بأسبوع. |
Evet, bir hafta yapabiliriz. Ne tarz bir dalış yapmak istiyorsunuz? | Open Subtitles | نعم يمكننا القيام بأسبوع وما نوع الغطس الذي تريدون القيام به؟ |
Zor bir hafta geçirmenin ne demek olduğunu iyi bilirim. | Open Subtitles | حقاً، أعرف كيف يبدو عليه الأمر عندما تمر بأسبوع قاسي |
Aynı hafta sonu oradaymışsınız, bir hafta sonra tekrar gitmişsiniz. | Open Subtitles | أنّك كنت هناك بنفس العطلة . الأسبوعيّة، ثمّ بعدها بأسبوع |
Ofislerimize bir hafta erken taşınabilir miyiz onu öğrenmek istemiştim. | Open Subtitles | نريد معْرِفة إن كان بإُمكاننا الإنتقال إلى مكاتبنا مُبَكِّراًٌ بأسبوع |
- Onu şaşırtmak için partiyi bir hafta önce düzenledim. | Open Subtitles | كان علي أن أقيم الحفلة أبكر بأسبوع لأقوم بمفاجئتها جقاً |
bir hafta sonra ise kızı taburcu ettik. Vay be. Aynen öyle. | Open Subtitles | و قام والد تلك الفتاة الصغيرة بأخذها للمنزل بعدها بأسبوع أعلم ذلك |
Tarçın tadını verebilsin diye Şükran Günü'nden bir hafta önce yapmanız gerekiyor. | Open Subtitles | يجب تحضريها قبل عيد الشكر بأسبوع لأن القرفة يجب أن تأخذه وقتها |
İnişten bir hafta önce, binadaki bütün perdeler kapatıldı ve biz Mars zamanına geçene kadar da açılmadı. | TED | أنزلت العواتم على كل المبنى بأسبوع قبل الهبوط، ولم ترفع مجدداً حتى خرجنا من توقيت المريخ. |
Bu konuşma için sana oldukça az zaman tanıdık ve bu konuşmayı hazırlayarak oldukça stresli bir hafta geçirdin, teşekkür ederim. | TED | أعرف أننا طلبنا منك إلقاء هذه المحادثة في وقت قصير، ومررت بأسبوع يملؤه التوتر نوعًا ما لجمع هذا الموضوع، لذا شكرًا لك. |
Ama sözleşmeme göre efendim, bir hafta önceden haber verilmeli. | Open Subtitles | ولكن في أوراقي، يا سيدي تقول أنه يجب أن يكون إشعار قبلها بأسبوع |
bir hafta sonra arkadaş olmuştuk ve duyduklarımı tekrar etmeye başladım. | Open Subtitles | ثم بعدها بأسبوع, خرجنا للنزهة مع بعض الأصدقاء, واعدت عليها ما قد سمعته |
Güzel. Bu da onlardan bir hafta erken kurtulabileceğimiz anlamına gelir. | Open Subtitles | جيد هذا يعنى أننا سنتخلص منهم مبكرا بأسبوع |
Ne yazık ki, cinayet gecesi değil. Tam olarak bir hafta önce görülmüştü. | Open Subtitles | و للأسف ، لم يشاهد مرتديا هكذا فى ليلة الجريمة و لكن قبلها بأسبوع |
Ölümünden bir hafta önce vasiyetini yazdı. Şahitliğini de ben yaptım. | Open Subtitles | لقد اتخذت مارتا هذه الإجراءات قبل وفاتها بأسبوع |
bir hafta sonra annesi odasını temizlemiş ve haritayı atmıştı. | Open Subtitles | بعد ذلك بأسبوع واحد قامت أمه بتنظيف غرفته وتخلصت من الخريطة |
Tebrikler. Başardık. bir hafta önümüze geçtiler. | Open Subtitles | مبروك أيها الرئيس، لقد فعلناها لا بد و أنهم تجاوزونا بأسبوع و نصف |
Dört yıl önce, panzerlerim bir haftada Polonya'yı yerle bir etti. | Open Subtitles | قبل أربع سنوات، قامت دباباتي بإجتياح بولندا بأسبوع واحد |
-Moda Haftası'nda beni kaç defileye sürüklemiştin? -8. | Open Subtitles | كم عرض أزياء استدرجتني إليه بأسبوع الموضة؟ |
- Sanırım uzun bir haftaydı değil mi? - Evet, efendim. | Open Subtitles | أعتقد بأنك مررت بأسبوع كالجحيم - نعم، سيدي |
Küçük Tommy haftaya üstün zekalılar okuluna başlıyor... | Open Subtitles | بدأ مواليدالحي بـ تومى ثم مينيسا بعده بأسبوع |
Aralıkta olan bir başlangıç olsaydı, problem olmazdı, Ama bir haftalık bebekle... | Open Subtitles | إذا كنا نتحدث حول تاريخ بداية ديسمبر، لا توجد مشكلة ولكن بعد الولادة بأسبوع |
Evet, eğer fark etmediysen, ben de kötü bir hafta geçiriyorum. | Open Subtitles | أجل حسناً، إذلا لم تدرك، أنا نوعاً ما أيضاً أمر بأسبوع سيء. |