İki kaşık makine yağı tüm geminin taze su deposunu kirletebilir. | Open Subtitles | ملعقتين من زيت الماكينة يمكن أن يلوث حمولة سفينة بأكملها من الماء العذب بعض الاشياء |
Hayatım boyunca. tüm ailem buralı. | Open Subtitles | لقد قضيت بها عمري كله عائلتي بأكملها من هنا |
Bu, hafizalarımızın silinip tüm işlemin yeniden başlamasından daha mı kötü? | Open Subtitles | هَلْ هناك أسوأ مِنْ محو ذاكراتنا وبدأ هذه العملية بأكملها من جديد؟ |
Yani tüm taslağı yeniden mi yazacağım? | Open Subtitles | أتقولين إن عليّ كتابة المخطوطة بأكملها من جديد؟ |
Gerçek dünyada tüm hileyi raydan çıkmadan devam ettirmek zor olacaktır. | Open Subtitles | سيكون أمرًا صعب لإبقاء الحيلة بأكملها من الخروج للعالم الحقيقي. |
tüm galaksi kümeleri devamlı olarak çarpışıyor ve yeniden şekilleniyorlar. | Open Subtitles | تجمعات بأكملها من المجرات تتصادم باستمرار ويعاد تشكيلها |
Çünkü sen bile biliyorsun ki tüm köyde haydutlarla sadece o baş edebilir. | Open Subtitles | لأنه حتى تعلمون .. وهذا هو واحد فقط في القرية بأكملها .. من يستطيع محاربتهم بالنسبة لي. |
Sadece karmaşanın olduğu yerde tüm nesneler sistemin dışına atılabilirler. | Open Subtitles | حيث لا يوجد سوى الاضطراب وقد تُطرَد جسيماتٌ بأكملها من النظام |
tüm ailesinin vaftiz töreninde olması gerekiyor. | Open Subtitles | يجب أن تحضر العائلة بأكملها من أجل التعميد |
Ve bunun uğruna tüm krallığı feda etmeye hazır mısın? | Open Subtitles | وستُغرقي الإمبراطورية بأكملها من أجل هذا؟ |
Kocası için tüm hayatından vazgeçeceğini söyledi. | Open Subtitles | لقد قالت بأنها تخلت عن حياتها بأكملها من أجله |
Bana tüm hikayeyi en başında anlatmalıydın. | Open Subtitles | وجب أن تخبريني بالقصة بأكملها من البداية |
Oradan tüm şehri ta uzak yerilerini bile görebilirsin. | Open Subtitles | تستطيع أن ترى المدينة بأكملها من بعيد جداً |
Camdan tüm şehri görebiliyordum. | Open Subtitles | كان بإمكاني رؤية المدينة بأكملها من تلك الغرفة |
Ve ilk resim bize gıda işlemesi için kaçırılmış 500 evsiz köpeği taşıyan kamyonun yakalanması ve mikrobloglar sayesinde tüm ülkenin takibi altında otoyol üzerinde durdurulmasını gösteriyor. | TED | وتظهر لنا الصورة الأولى شاحنة تختطف 500 كلب بلا مأوى من أجل تجهيز الأغذية تم رصدها وأيقافها على الطريق السريع مع مراقبة البلد بأكملها من خلال المدونات الصغيرة. |
tüm bölge dışarıda Tommy'i arıyordu. | Open Subtitles | تم ومنطقة بأكملها من يبحث عن تومي. |
tüm operasyonu çek tahsil bürolarından kontrol ediyordu. | Open Subtitles | هو من كان يدير العمليه بأكملها من خلال موقعه- يقوم بصرف الامتيازات. |
Buradan tüm barı görebiliyorsunuz. | Open Subtitles | يُمكنك أن ترى الغرفة بأكملها من هُنا. |
tüm şirketi adam etmemiz lazım. | Open Subtitles | لدينا الشركة بأكملها من خلال الحصول على، لذلك... |
Declan, Mason Treadwell'a röportaj yaptırmış. Charlotte'un tüm hikâyeyi yarattığını söylemiş. | Open Subtitles | أخبر (ديكلان) (ميسون تريدويل) بشكل حصري أن القصة بأكملها من نسج خيال (تشارلوت). |