Eğer ilaç kullanmadan yaşamayı başarabilirsem bir şekilde aslında zihinsel bir hastalığa sahip olmadığımı, hepsinin bir hata olduğunu kanıtlayabilirmişim gibi hissediyordum. | TED | شعرت بأنني لو استطعت أن أعيش دون العقاقير سأثبت بعد ذلك كله بأنني لم أكن مريضة عقلياً و أنه كان خطأ فادح |
Meslektaşlar arasında çok da ilgili biri olmadığımı kabul ediyorum. | Open Subtitles | أنظر، أقر لك بأنني لم أكن الشخص اليقظ بين الزملاء. |
Sonunda senin için hiç yeterli olmadığımı söylemenin bir yolunu buldun. | Open Subtitles | بأنني لم أكن جيد معكِ و اخيراً وجدتي طريقة لتخبريني بذلك |
Bu hikâyeyi ele alırken tarafsız bir gözlemci olmadığımı itiraf etmem gerek. | TED | وجب علي الاعتراف بأنني لم أكن محايدة أو هادئة أو نزيهة في تغطية القصة. |
Yalnız olmadığımı gördüm, çünkü onlar da boğuşuyorlardı. | TED | أدركتُ بأنني لم أكن الوحيد، لأن لدى أصدقائي صراعات أيضًا. |
Sizi görmeye hazır olmadığımı düşünüyordum. | Open Subtitles | تذكرت .. التفكير بأنني لم أكن مستعدة حتي الآن لأراكم يا رفاق |
Yanında olmadığımı biliyorum ama bu çocuğun senin için anlamını biliyorum | Open Subtitles | أعرف بأنني لم أكن متواجداً من أجلكِ لكن، أعرف أن هذا الفتى يعني الكثير لكِ |
Bak, iyi bir dinleyici olmadığımı biliyorum ve bazı şeyleri senin tarafından anlayamadığımı da biliyorum. | Open Subtitles | إنظري ,أعلم بأنني لم أكن مستمعة جيدة وأعلم بأنك تعتقدين |
Ben biraz düşündüm bu evliliğe bağlı olmadığımı biliyorum ama yeni bir başlangıç yapalım. | Open Subtitles | لقد كنت أفكر أنا أعرف بأنني لم أكن ملتزماً بهذا الزواج كلياً ولكني اريد بداية جديدة |
Çok uyumlu biri olmadığımı biliyorum. | Open Subtitles | انظري , أعرف بأنني لم أكن بالضبط الشخص الأسهل لأعيش معه |
Dinle, Scarlett son zamanlarda iyi bir ruh hali içinde olmadığımı biliyorum ve özür dilerim. | Open Subtitles | اسمعي, سكارليت اعلم بأنني لم أكن في افضل حالاتي مؤخراً و أنا آسف. |
İhtiyacın olduğu zamanlarda yanında olmadığımı biliyorum olabilirmişim gibi konuşuyordum şimdi. | Open Subtitles | انظر. أعلم بأنني لم أكن متواجد لـ أجلك كما كان يجب أن أكون |
Bak, mükemmel bir anne olmadığımı biliyorum, ama doğru yaptığım bir şey varsa o da yemek yapmak. | Open Subtitles | أنظر , أعرف بأنني لم أكن الأم المثالية ولكن الشيء الوحيد الذي كنت أجيده كان الطبخ |
Keşke basit kafalı biri olmadığımı söyleyebilseydim. | Open Subtitles | أتمنى بأن استطيع القول بأنني لم أكن شخصاً ساذجاً |
- Milletin objektif olmadığımı düşünmesini istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد أحدًا أن يأخذ إنطباعًا بأنني لم أكن موضوعية |
O gece evde olmadığımı söyledim, yani bir şey görmedim. | Open Subtitles | وقلتُ بأنني لم أكن في المنزل تلك الليلة، لذا لم أرَ أي شيء، |
Aslında burada olmadığımı hissediyordum. | Open Subtitles | الاحساس بأنني لم أكن متواجدة هنا بالفعل |
Ve ayrıca, doktorlar da onun iyi olacağını ve gördüğünüz gibi, onun kalp krizine benim neden olmadığımı söylediler, bunu istemeyerek söyleseler de. | Open Subtitles | في الجانب المشرق ، فريق الأنقاذ يعتقد بأنه سيكون بخير . وكما رأيتم، لقد سلموا بأنني لم أكن السبب للنوبة القلبيةَ ، حتى ولو أنهم قالوها بقليل من الكراهية |
ıyi bir yaver olmadığımı söylerler. | Open Subtitles | سيقولون بأنني لم أكن مرافقاً جيداً |
Bak, mükemmel bir çocuk olmadığımı kabul ediyorum ve geçmişte bir takım hatalarım oldu, fakat... | Open Subtitles | أسمعي , أعرف بأنني لم أكن طفلة مثالية ...وقمت ببعض الأخطاء في الماضي , لكن |