Bunların hiçbirini yapmanıza gerek yok. ne zaman isterseniz o zaman gelin. | Open Subtitles | لست مضطر لفعل أي شيء من ذلك، فقد تعال بأي وقت تريده. |
ne zaman arasa çıldırıyorum. | Open Subtitles | أتعرف بأنها تتصل بأي وقت حتى تقودك للجنون |
Güzel, çünkü çok uzun sürüyor. Genetiktir. her an ortaya çıkabilir. | Open Subtitles | جيد، لأنه سيتطلب وقتاً إنه وراثي، يمكن أن يظهر بأي وقت |
Fakat böyle bir davada, her an bir fırsat yakalayabilirsin. | Open Subtitles | لكن في قضية كهذه ربما تجدين ثغرة بأي وقت |
Sizin gibi evrensel güzellikte bir hanıma her zaman kapımız açık. | Open Subtitles | اذا اعملي بما انك فتاة جامعية جميله انتي مرحبة بأي وقت |
Herkes. her zaman. Bu yüzden, daha fazla sabotaj yok, tamam mı? | Open Subtitles | أي شخص ، بأي وقت لذا لا مزيد من التخريب ، حسناً؟ |
Onu gelip bıraktı ve saat kaçta gelip alacağını söylemedi mi? | Open Subtitles | لقد قامت بتركه هنا و لم تقل بأي وقت سوف تأتي لإصطحابه ؟ |
Para; istediğin zaman, istediğin yere getirilecek. | Open Subtitles | سيتم تسليم المال إليك بأي وقت وبأي مكان تريده |
Peki. Bugün bitiririm o yüzden istediğiniz zaman gelip alın. | Open Subtitles | نعم، سأنهي الأمر بحلول اليوم لذا تعالي بأي وقت لتأخذيها |
ne zaman birine kalbimi açsam, ya hayatımdan kopup gidiyorlar.. | Open Subtitles | بأي وقت افتح قلبي لشخص ما, يبتعد عن حياتي, |
Sahnede toplandık ve ne zaman çalışacağımızı merak ediyorduk. | Open Subtitles | أنا وبقية الأولاد حاضرين في الصالة وكنا نتساءل بأي وقت سنبدأ تجربة الأداء؟ |
Artık ne zaman istersen burada yemek yiyebilirsin. | Open Subtitles | حسناً , تستطيع أن تحظفى بغداء هنا بأي وقت |
ne zaman bu işi bitirmek istersen tek yapman gereken 4 adım ileri gitmek ve çemberin dışına çıkmak. | Open Subtitles | الآن إذا أردتِ لهذا أن ينتهي بأي وقت كل ما عليكِ فعله هو أن تأخذي أربع خطوات للأمام |
her an patlamaya hazır bir top gibi olacağını zannetmiştim. | Open Subtitles | ،تصورت أنها ستكون كالمدفع جاهزة بالقصف بأي وقت |
Böylece sanki, uzun süreliğine şehir dışına çıkmış da her an geliverecekmiş gibime... | Open Subtitles | عندماتفعليذلككأنه.. كان خارج البلدة برحلة عمل و سيعود بأي وقت |
Uçaklar her an geri çağrılabilir. | Open Subtitles | من الممكن الطلب من الطائرات الرجوع بأي وقت |
Doğru gelmiyorsa her zaman için ondan ayrılabilirsin. | Open Subtitles | إن كنت لاتشعرك بالراحة يمكنك بأي وقت قطع علاقتك بها |
Gece, gündüz, her zaman o bana ulaşabiliyor ben ona ulaşamıyorum. | Open Subtitles | صباحاً أو مساءً بأي وقت يمكنها الوصول إليَّ و لم أصل إليها، أتفهم؟ |
Peşimizdeler mi? İstediğiniz zaman ofise gelin. Sizi görmek her zaman güzel. | Open Subtitles | اسمعي, يمكنكي القدوم الى المكتب بأي وقت رئيَتُكِ تسرنا |
Bu sabah saat kaçta çıktığını, üzerinde neler olduğunu nerelere gittiğini ve kimlerle gittiğini sordular. | Open Subtitles | بأي وقت هي غادرت في هذا الصباح وماهي الملابس التي كانت ترتديهن والي اين ذهبيت؟ |
Hastings, aşağıya inip Bay Dicker'a son postanın saat kaçta geldiğini sorar mısın? | Open Subtitles | "هستنغز" هل يمكنك أن تنزل و تسأل السيد "ديكرز" بأي وقت وصل البريد الأخير لهذا المساء ؟ حسناً |
Yani, her istediğin zaman her istediğini yapabiliyor olmak sonuçları olmadan. | Open Subtitles | أعني لقد كُنَّا قادرات على فعل أي شيء نريده، و بأي وقت من دون عواقب |
Warren, senin de istediğin zaman beni ziyaret edebileceğini söylemek isterim. | Open Subtitles | وارن,اريدك ان تعرف أنك مُرحب بك في أي وقت لتمر على في المكتب لتزورني بأي وقت تريد |
Eğer herhangi bir sorunuz olursa... istediğiniz zaman bana gelebilirsiniz. | Open Subtitles | سأكون أنا المسئول إذا لدي أحد منكم أي أسئلة فالرجاء أن يشعر بالحرية لسؤالي بأي وقت |
Uğraşmasına hiç gerek kalmadan, istediği zaman o belgenin bir kopyasını çıkartabilirdi. | Open Subtitles | كان بإمكانه القيام بأخذ نسخة من تلك الورقة بأي وقت يريده من دون أن يدرك أحد |
Bu durumda, anahtarını herhangi bir zaman almış olabilir bir gün önce bile. | Open Subtitles | بأيه حال، ربما تمكن من أخذ مفتاحكِ بأي وقت حتى في اليوم السابق |