Siyah olan için de sıcak su ve merhem getir. | Open Subtitles | و أنت قم بإحضار مياه دافئة و غاسول من أجل الحصان الاسود |
- Balığı getirecek büyük sporcu, sen değil misin? | Open Subtitles | ألست أنت الرياضي الكبير الذي من المفترض أن يقوم بإحضار السمك؟ |
Tatlım Şerif'e bir bira daha getirir misin? | Open Subtitles | ياعزيزتي، لما لاتقومي بإحضار جعّة أخرى، للمأمور ؟ |
Biliyorum. Bu yüzden bunları getirdim. - İyi mal varmış! | Open Subtitles | أنا أعلم, ولهذا السبب قمت بإحضار هذا لديه الطعام الرائع |
İhtiyacım olan bilgiyi getirmek için gönderdiğim adamım hainlik edebilecekmiş gibi görünmeli. | Open Subtitles | بإحضار المعرفة التي أحتاجها فثاني حاجتي هي أن أبدوا غير مؤهل للولاء |
Yatağımı getirdin. Anlaşma anlaşmadır. | Open Subtitles | لقد قمت بإحضار المرتبة لي و الإتفاق هو الاتفاق |
Burada kal, ben en kısa zamanda limuzini getireceğim. | Open Subtitles | إبقي هنا، وسأقوم بإحضار الليموزين بأسرع وقتٍ ممكن |
Bir yastıkla battaniye getireyim madem. | Open Subtitles | حسنٌ، سأقوم بإحضار الوسادة والبطانية في الحال |
Kayıklar karadan daha da adam getiriyor gibi görünüyor. | Open Subtitles | يبدو أن قوارب السامبان تقوم بإحضار المزيد من الرجال من الشاطئ |
Eğer bu film beni eşcinsel yaparsa eve erkek getirmeye başlarım. | Open Subtitles | أنا أحذرك إذا حولني هذا الفيلم إلى شاذ سأبدأ بإحضار الرجال المثليين إلى المنزل |
Bunu duyan birçok balıkçı Gyotaku baskılarını Lord Sakai'a getirdi. Lord da baskılarını beğendiklerini yanına aldı. | TED | بعد ذلك، قام العديد من الصيادين بإحضار لوحات القيوتاكو للورد ساكاي، وإن أعجبه عملهم، يقوم بتأجيرهم للطباعة له. |
Kuzey Kutbu'ndan bir misafirimiz var ve sizlere hediyeler getirmiş. | Open Subtitles | لدينا زائر من القطب الشمالي , وقد قام بإحضار الهداية |
Erişenler'i Dünya'ya getirerek sen ve Işık... tarafından yaratılmış bir problem evet. | Open Subtitles | المشكلة تم إنشائها بسببك و "الليت". عندما تعاونوا بإحضار الــ"ريتش" إلى الأرض. |
Öldürdüklerinin barkodlarını getir. Kanıt olarak. | Open Subtitles | قم بإحضار الأكواد التي على أعناقهم ، كدليل على إنجاز المهمة |
Biraz paraya ihtiyacım var, hemen biraz getir. | Open Subtitles | احتاج لبعض المال، لذا قم بإحضار بعضه الآن |
Bize havzadan su getirecek! | Open Subtitles | سيقوم بإحضار المياه لنا من ينابيع المياه |
- Tamam, bana da bir tane getirir misin? | Open Subtitles | حسناً، هلّا قمت بإحضار واحدة أخرى لي. بالطبع. |
Bu yüzden, eğitimimi bitirir bitirmez ailemi Amerika'ya getirdim. | TED | ولذلك ما إن أنهيت دراستي، قمت بإحضار عائلتي إلى أمريكا. |
Bu 1.000 parçalı yapbozu getirmek aptallıktı o zaman. | Open Subtitles | ألا أشعر بالسخف بإحضار ألف قطعة من إحجياح سفاح المنشار ؟ |
Yatağımı getirdin. Anlaşma anlaşmadır. | Open Subtitles | لقد قمت بإحضار المرتبة لي و الاتفاق هو الاتفاق |
Her yer kum oldu. Lütfen dışarı çıkayım, sana parayı getireceğim. | Open Subtitles | إنه ملأ المكان أخرجني و أعدك بإحضار النقود |
- Ben en iyisi yeni bir şişe getireyim. | Open Subtitles | توقّف - حسناً, سأقوم - بإحضار قنينة أخرى |
Bir haftadır işte, ve şimdiden koca siparişler getiriyor. | Open Subtitles | بعد أسبوع من العمل، وبدأ بالفعل بإحضار حسابات ضخمة |
Peki, ben insülin getirmeye gidiyorum, sen ona göz kulak ol. | Open Subtitles | حسناً، قومي بمراقبتها وسأقوم بإحضار الأنسولين |
O da adamın karısını getirdi ve gözlerinin önünde karısının kolunu kırdı. | Open Subtitles | فقام بإحضار زوجة الرجل وكسر زراعها أمامهُ مباشرة |
Kuzey Kutbu'ndan bir misafirimiz var ve sizlere hediyeler getirmiş. | Open Subtitles | لدينا زائر من القطب الشمالي , وقد قام بإحضار الهداية |
Ama sana, başkasını hatırlatacak bir tabloyu getirerek seni geri kazanmaya çalışmayı anlayamıyorum. | Open Subtitles | ولكن لا أستطيع أن أتخيل محاول الفوز بك مرة أخرى. بإحضار لوحة من شأنها فقط أن تذكرك بشخص آخر |
Kasım'ı ikna edin, onu buraya getirsin. Bir şey göstereceğim. | Open Subtitles | إقنعى "كاظم" بإحضار "تروج" إلى هناك هناك شىء سأرية لة |
O yüzden telefon edip söz verilen oyunlarımızı alacağım. Siz sunumu yapacaksınız. | Open Subtitles | وسوف أقوم بإحضار الألعاب التي وعدت بها الآن عليكم أن تهتموا بتقديم الإطلاق |