Efendim, lütfen. Sizi ellerinde sapıklık yaptığınız bir kaset olduğunu söyleyerek korkutmaya çalışıyorlar. | Open Subtitles | يحاولون تهديدك بإخبارك أنه بحوزتهم شريطصوتيسُجلتفيه وأنتتنزوإلى.. |
Öyleyse sadece benim bileceğim bir şeyi söyleyerek ölmediğimi kanıtlayayım. | Open Subtitles | إذاً سأثبت أنني حيّ بإخبارك شيئاً لا يعرفه غيري |
Bildiğim her şeyi size söyledim. Yemin ederim! | Open Subtitles | لقد قمت بإخبارك بجميع ما أعرف ، أقسم على ذلك |
Sağ koluma rekabet etmeme hükmünü nasıl deleceğini anlatarak. | Open Subtitles | بإخبارك الرجل الثاني بالشركة كيف التلاعب بقانون عدم المنافسة |
Yani yaptığının doğru ya da yanlış olduğunu söylemeyeceğim. | Open Subtitles | لذا أنا لن أقوم بإخبارك إن كان ما تفعله صحيحاً ام خاطئاً |
Elimizde neler olduğunu size söylemek, görevimiz ama şu ana dek elimizde bir neden yok. | Open Subtitles | عملنا يقتضي بإخبارك بما لدينا، وحتى الآن ليس لدينا دافع |
Bu gizli bir bilgi ve bunu sana anlatamam. | Open Subtitles | هذه معلومات سرية وليس مصرحا لي بإخبارك عنها |
Sana söylemekten rahatsız olmam, bu küçük randevuyu bütün hafta dört gözle bekledim. | Open Subtitles | حسناً , لا أمانع بإخبارك كنت أتشوق لهذا اللقاء طوال هذا الأسبوع |
Sana Don'la ilgili bildiğim her şeyi anlatacağım. | Open Subtitles | أنظر .. بقدر ما أعرف عنه سأقوم بإخبارك به |
Bak filmin sonunu söyleyerek, haddimi fazlasıyla aştım. | Open Subtitles | لقد تجاوت حدودي بإخبارك بنهاية ذلك الفيلم، |
Bildiğim şeyi size söyleyerek bunun gerçekleşmesini önleyebileceğinizi umuyorum. | Open Subtitles | أملي بإخبارك ما أعرفه، هو أن تكون قادراً على منع اغتيالك من التحقق |
Bunu sana söyleyerek hayatını riske attığını bilmesi gerek. | Open Subtitles | ينبغي أن يعلم أنّه يخاطر بحياته بإخبارك ذلك |
Bildiğim her şeyi size söyledim. Yemin ederim! | Open Subtitles | لقد قمت بإخبارك بجميع ما أعرف ، أقسم على ذلك |
- En azından sana söyledim. - Sorduğum için söyledin Tim! | Open Subtitles | ـ على الأقل أنا قُمت بإخبارك ـ فقط بسبب أننى قُمت بسؤالك ، تيم |
Nerede olduklarını sana söyledim ve onları uyardım. | Open Subtitles | إذن ، قُمت بإخبارك بمكانهم وأنتِ قُمتِ بتحذيرهم ؟ |
Ayrıca sen delinin tekine başkalarının özel hayatını anlatarak ne yaptığını sanıyorsun? | Open Subtitles | وماذا تفعل بإخبارك لهذا المجنون حول حياة الجميع الخاصّة؟ |
O zaman bana hikayeni anlatarak öyle olmadığını kanıtla. | Open Subtitles | اثبتى هذا بإخبارك لى قصتك |
Ödlek olduğun için cezalısın, söylemeyeceğim. | Open Subtitles | عقاباً على كونكَ ضعيفاً، لن أقوم بإخبارك |
Seni hayal kırıklığına uğratacağım belki ama öğrenmek istediği şeyi hâlâ söylemeyeceğim. | Open Subtitles | اسف لتخييب املك، تعلم لكن .. مازلت لن اقوم بإخبارك ماذا ترغب بمعرفته |
Bu arada, sana söylemek istediğim bir şey var. | Open Subtitles | , بالمناسبة كان يوجد شيئاً ما أرغب بإخبارك به |
Bunun benim için anlamını sana anlatamam. | Open Subtitles | لا أستيطع أن أبدأ بإخبارك بما يعنيه هذا لي |
73. sokaktaki evin eşyalarının neredeyse hepsinin bir çırpıda satıldığını söylemekten mutluluk duyuyorum. | Open Subtitles | أنا سعيدة بإخبارك أنّ كل الأثات تقريبًا من شقة شارع الطريق 73 قد بيعت بسهولة |
Yaptığımız her şeyi sana anlatacağım. | Open Subtitles | سوف اقوم بإخبارك بكل شئ سوف نقوم به حسنا؟ |