Düşündüm de seni biraz hafife almışım. | Open Subtitles | أفهم من ذلك بأنك لست من الرجال الذين يؤخذون بإستخفاف |
Bence sana geri tepebilir çünkü öyle görünüyor ki evliliği hafife alıyorsun, bilirsin. | Open Subtitles | أعتقد أنه سيرتد عليك لأن الأمر سيبدو أنك تأخذ الزواج بإستخفاف |
Eğer dışarıdakilerle Ark arasında bir ittifak varsa bu tehdidi hafife almamalıyız. | Open Subtitles | إذا كـان هذا تحالفاً بـين الأرضيين و الآرك لايـنبغي علينا آخذُ هذا الـتهديد بإستخفاف. |
Yoksa hafife aldığımı mı düşünüyorsun? | Open Subtitles | هل أنتِ تؤمنين أنّني أتعامل مع هذا الأمر بإستخفاف ؟ |
"ve hafife alınmamalıdır." | Open Subtitles | ولم يتعاملوا مع الحدث بإستخفاف. |
Ben cinayeti asla hafife almam, Bay Reddings. | Open Subtitles | لا أتحدث بإستخفاف عن القتل، سيد "ريدينغ" |
- Bu konuyu çok hafife alma. | Open Subtitles | لا تأخذ هذا بإستخفاف. |
Bunu hafife almıyorum. | Open Subtitles | . أنا لا أخذُ الامر بإستخفاف |
Ben hafife almıyorum. | Open Subtitles | لن آخذ الأمر بإستخفاف |