İkiniz onun kapısını kırmak zorunda kalsanız bile umrumda değil. | Open Subtitles | لا يهمني إذا انتما الاثنان يجب أن تفرقعوا تحت بابه |
kapısını dünyaya kapatanlar bile, Bay Stringer, arada sırada o kapının çalınmasını beklerler. | Open Subtitles | ربما يستطيع غلق ابوابه على العالم, يا سيد سترانجر, ولكن ولكنه يجب ان يتوقع من سيطرق عليه بابه وقت ما |
- Eesi günün birinde gidip bu herifin kapısını çalacak ve bu gizeme bir son vereceğim. | Open Subtitles | يوماً من الأيام سأذهب إليه وأقرع بابه وأنهي هذا الغموض الذي حوله |
kapısı ardına kadar açıktı. Ben de kapıcıyı aradım. | Open Subtitles | . كان بابه مفتوح على مصراعيه . إتصلت بالبواب |
Ama biliyorum ki o kapıyı kilitlediğinde dönüştüğü kişiyi görmemi istemiyor, anlıyor musun? | Open Subtitles | ولكنى أعرف عندما يغلق بابه لا يرغب فى ان أرى ما يصبح عليه |
En fazla 15 saniye içinde kendi kapısına gittiğini söyledi. | Open Subtitles | قال أنه وصل إلى بابه الخاص، على الأغلب، في 15 ثانية. |
kapısında altı tane Federal Ajan'la Kuzeydoğu'daki motel odasında. | Open Subtitles | حجرة فندق في الشمال الشرقي مع ستة ضباط فيدراليين على بابه |
Adamın kapısını çaldım, bir şekilde açıldı kapı, içeride gördüklerimden sonra, sizi aramam gerektiğini, düşündüm ve- | Open Subtitles | طرقت على بابه و كان مفتوحاً و بناءً على ما رأيت رغبت فى الاتصال بك |
Bir dahaki sefer o yaşlı aptala kapısını kıracağımı söyle. | Open Subtitles | اخبري العجوز الأبله بأنني بالمرة القادمة سأحطم بابه |
Evet, kendi kabininden iskeleye giden, tek yol, kaptanın odasından geçiyormuş ve adam da kimse habersiz gidemesin diye, kapısını sonuna kadar açarmış. | Open Subtitles | نعم , فالطريق الوحيدة من حجرته الى الدرج المتحرك كانت تمر بحجرة الكابتن و الذي كان بابه دائماً مفتوحاً |
Saat 10'da kapısını kapattığını doğrulayabilirim. | Open Subtitles | يمكنني أن أؤكد لك أنه أغلق بابه عند الساعة العاشرة |
Adresi biliyorsun. 6 ay önce kapısını parçalamıştın. | Open Subtitles | تعرف العنوان ، لقد كسرت بابه منذ ستة اشهر |
Biraz fazla içmiştim. Odasının kapısını çaldım, içeri girmeme izin vermedi. | Open Subtitles | لقد ثملت قليلا، وطرقت على بابه لكن لم يتركني أدخل |
kapısını çalacaklar. Özel bir kaçış kapısı var. | Open Subtitles | سوف يقرعون جرس بابه لديه مهرب خاص |
Eğer kapısı gözükürse gitmesine izin vermeyin. | Open Subtitles | حسنا , إذا ظهر بابه لا تدعوه يدخله |
Çünkü ben ofisine girdiğimi, kanıtları bulduğumu ve kazara kapıyı açık unuttuğumu ve kim olduğu bilinmeyen biri tarafından dayak yediğini sanıyordum. | Open Subtitles | أعتقد بأنني اقتحمت مكتبه ووجدت الادلة ثم تركت بابه مفتوحاً من دون قصد بعد ذلك اعتدى عليه شخصا ما و قام بضربه |
Unut gitsin. Hayır kurumları kapısına geldiğinde köpeklerini salıyor. | Open Subtitles | انسوا ذلك، إنه يطلق كلابه على ممثلي أي منظمة خيرية تطرق بابه |
Çocuk gibi kapısında ağlamak da olmaz. | Open Subtitles | فالأنين عند ثقب بابه لا يحل ولا يربط شيئا |
Arka kapı açıktı ve girdim. | Open Subtitles | سمعتُ ضجّة في الداخل الجزء الخلفي كان بابه مفتوحاً، ثمّ دخلت |
Genç Çekirge Faresi... kapının ötesindeki herhangi bir tehlikeden habersiz. | Open Subtitles | لا يعلم صغير فأر الجندب شيئًا عن الأخطار وراء بابه |
Nazikçe söyle, devamlı kapısının eşiğinde beklemekten daha önemli işerim var. | Open Subtitles | فاخبريه لطفا أن لدي أمورا أهم من أتردد على عتبات بابه |
Katına çıkmak için anahtar lazım. Oraya çıkınca, bir de kapıda güvenlik var. | Open Subtitles | تحتاجون مفتاحًا فقط للوصول لهذا الطابق وحين تصلون ستجدون حراسة على بابه |
Willy Wonka'nın kapılarını açacağı ve kazanan 5 talihliye hediyelerini göstereceği gün. | Open Subtitles | اليوم التاريخي الذي وعد فيه السيد، وونكا أن يفتح بابه و يمطر هداياه على الفائزين الخمسة |
5 milyon dolardan az parayla... ofisinden içeri giremezsiniz. | Open Subtitles | لا يمكن العبور بابه بدون أن يكون معك على الأقل 5 مليون دولار |