siyah boyalı eller babanın, mavi ve kırmızı eller ise oğullarının. | TED | اليدان المصبوغتان بالأسود هي الأب، بينما الأيدي المصبوغة بالأزرق و الأحمر هي الأبناء. |
Fakat 96 yılında son bir iş daha yaptım. siyah ve beyaz, tek renkli, tamamen renkli, hepsi tamsayı matematiğiydi. | TED | في سنة 1996 صنعت آخر انجازاتي، كانت بالأسود والأبيض أحادية اللون بشكل كامل، كلها بأعداد صحيحة |
siyah en sevdiğim renktir, dostlarım, ...siyah hep kazanır. | Open Subtitles | الأسود هو لوني المفضل أيها الأصدقاء دائماً أربح بالأسود |
İki erkek kurbanın saçları da siyaha boyanmış, kadın olan da esmer. | Open Subtitles | كلا الضحيتين الذكور تم صبغ شعره بالأسود و الإمرأة ذات شعر داكن |
benim düğün kıyafetim ama sonra, onu siyaha boyadım ve benim matem elbisem oldu güzel hikayeymiş | Open Subtitles | كان رداء زفافي ولكني صبغته بالأسود وأصبح رداء حدادي قصة رائعة يا سيدتي |
Bunu öğrenmek için beyaz fareyi daha önce görmediği Siyahlı farenin yanına koyuyor. | Open Subtitles | لمعرفة ذلك، وضعته في ساحة مع جرذ محدّد بالأسود الذي لم يقابله من قبل. |
Siyahın nesi vardı? | Open Subtitles | الذي كان خاطئ بالأسود الواحد؟ |
bu ismin Siyahla yazılması, saçmalıktan başka bir şey değil. | Open Subtitles | هذا الإسم المكتوب بالأسود كاذب |
Siyahlar içinde graffiti yapan adam- Bir çağrışım yapıyor mu? | Open Subtitles | صحيح تعني أنني أتعب بتحقيق القضايا ؟ الرسوم الرجل بالأسود هل تتذكر ؟ |
Eskiden siyah beyaz çizgiler kullanıyorduk, ama hayaller daha etkin oluyor. | Open Subtitles | كنا نستخدم رسومات بالأسود والأبيض، لكن الرؤى أكثر فعاليةً. |
Yıldızlar ve diğer her şey beyaz zeminde siyah görünürdü. | Open Subtitles | أوأي شئ آخــر سـيـكـون بالأسود و الخلفية بيضاء |
Pamuk ve polyester - likra karışımı. İkisi de siyah. | Open Subtitles | خليط من القطن والبوليستر كلها مصبوغة بالأسود |
Benim söylediğim milyonlarca arıdan oluşan hareketli sarı siyah çiçek! | Open Subtitles | أنا أعني الزهرة العملاقة النابضة بالأسود والأصفر المصنوعة من ملايين النحلات |
Ooh, şezlonkta siyah beyaz resim çektim ve gölgeli ve kendimi geliştiriyorum. | Open Subtitles | الهزاز للكرسي صورة التقطت لقد .. أوهـ والأبيض بالأسود الظلال وبها وحساس مكتئب أنك لابد التصوير غرفة في تحميضها وأجريت |
Aslında tahtanın o kısmını görmezden gelmeye çalışıyoruz. siyah kalemle yazdım. | Open Subtitles | في الحقيقة كنّا نحاول أن نتجنّب هذا الجزء من اللوح الأبيض لكنّني كتبته بالأسود |
Beyaz bir adama siyah adam rolü verip yüzünü boyayamazsın. | Open Subtitles | أنت فقط لا تستطيع أختيار رجل أبيض كـ رجل أسود وتصبغ وجهه بالأسود |
Britta ve onun gibi milyonlarca fotoğrafçı için üzücü ki, bir şeyin siyah beyaz olması iyi olduğu anlamına gelmiyor. | Open Subtitles | لسوء حظها و ملايين المصورين الآخرين مثلها فقط لأن شيء تم تصويره بالأسود و الأبيض |
Giysilerimiz siyaha boyandı, isimlerimiz değiştirildi. | Open Subtitles | صبغت ملابسنا بالأسود أسماءنا الأولى غُيّرت |
Heryeri siyaha boyamak saçma. | Open Subtitles | لقد كان غبي لصباغته كله بالأسود |
Her seyi siyaha boyamak aptallik. Hayir. | Open Subtitles | لقد كان غبياً لطلائها كلها بالأسود. |
Siyahlı bir adam... | Open Subtitles | ... رجل بالأسود سيأتي |
Büyülü şeyler bize her zaman olur, ama bu siyah-beyaz ilk kez olduğunu. | Open Subtitles | أشياء سحرية تحدث لنا طوال الوقت لكنها المرة الأولى التي تكون بالأسود و الأبيض |