"بالارتياح" - Traduction Arabe en Turc

• rahat
• rahatlamış
• rahatladım
• rahatsız
• hoşuma
• kendimi
• rahatladı
• duygu
• iyi geldi
• rahatlama

Hiç intihar girişimleri hakkında konuşabileceklerini düşünmüyorlardı ama onların konuşması için bir beklentinin olmadığı HALT etkinlikleri onları konuşmaya başlamak için rahat hissettirdi.
لم يشعروا أنه يمكنهم التحدث عن محاولة انتحارهم، ولكن أحداث هالت، مع أنه لم يُتوقع منهم أن يتحدثوا، جعلتهم يشعرون بالارتياح لبدأ الحديث.

Sohbet başlatmak için rahat hissetmeliyiz.
نحتاج أن نبدأ بالشعور بالارتياح عند الحديث.

Hikayecimizi anahtarı olan bir kilit altına aldığımızda, daha rahatlamış hissedeceğim.
و سوف اشعر بالارتياح عندما اضع راوى القصه هدا فى سجن مقفل

Homer kurtuldu, sen iyileştin çok rahatladım artık hepimiz normal hayatımıza dönebiliriz.
أنا أشعر بالارتياح لسلامة هومر ..ولكونك تعافيت والآن بإمكاننا العودة لوضعنا الطبيعي

Yıllar sonra çektiklerimi halk ile paylaşmaya başladığımda insanların bu hikayeden çok rahatsız olduklarını fark ettim.
بعدها بسنوات، بدأت بمشاركة هذا العمل مع الجمهور، حينها لاحظت أن أغلب الناس لا يشعرون بالارتياح لهذه القصة.

Çok hoşuma gitti.
اشعر بالارتياح عند الاختلاط بهؤلاء الذين خارج المدينة,هاه؟

Onu biraz daha iyi bağlarsan kendimi çok daha iyi hissederim ama.
أشعر بالارتياح حول هذا الأمر لو تم اغلاق الفوهة . بإحكام أكثر

Ama diğer yanım çok rahatladı.
نِصْف ني أَبْدو مذنباً. يَشْعرُ النصف الآخرُ بالارتياح.

Birisinin yanında kendimi rahat hissetmeye başladığımda eşyaları toplayıp, bir sonraki şehre gitme vaktiydi.
في كل مرة أبدأ بالشعور بالارتياح لشخص ما، تكون تلك الفترة التي عليها أن نجمع حقائبنا لننتقل للمدينة التالية.

Daha rahat edecekseniz gözlügünüzü takabilirsiniz.
حَسناً يُمْكِنُ أَنْ تُعيدَهم إذا كان ذلك يشعرك بالارتياح أ.

O insanlar oradayken çok rahat hissetmiyorum.
كل ماهنالك أنني لا أشعر بالارتياح مع هؤلاء الأشخاص

Ben sadece.. Hayır, babanın iç çamaşırlarıyla rahat edemiyorum.
لن أشعر بالارتياح و أنا مرتدى لملابس والدك الداخليّة

Sen rahat mısın? İkinci sınıf bir gazeteci için değerli belgeleri verdiğin için rahat mısın?
هل أنت تشعر بالارتياح لتبادل هذه الوثيقه الهامه مع مراسل ذو درجه متدنيه ؟

Bu prosedürle ilerlemekten rahat değilim. rahat mı?
لا أشعر بالارتياح لتقدم الإجراءات إلى المرحلة التالية

Bu kazadan sonra kendimi daha rahatlamış hissediyorum.
شعور بالارتياح أن تجد نفسك فى خضم حادثة حقيقية

kendimi rahatlamış ve tatmin olmuş hissederek uyanırdım.
قد استيقظ الشعور بالارتياح بي الأمر وراضية.

Sanırım, küçük bir şekilde, ben de rahatlamış hissediyorum.
أَحْزرُ قليلاً بأنى أَشْعرُ بالارتياح أيضاً

Düşününce, bir taraftan rahatladım gibi çünkü, biliyorsun, bundan yakamı kurtarıyordum..
ومن جهة اخرى، شعرت بالارتياح لأنني كنت اتمادي كما يحلو لي

Sadece masanın üzerinde durmalarından rahatsız olduğumu söylüyorum.
كل ما سوف أقوله هو أنني لا أشعر بالارتياح بالجلوس معهم

- Evet. Adama karşı çıkmak hoşuma gitti.
وأنا يَجِبُ أَنْ أَقُولَ بأنّ يَشْعرُ بالارتياح لإتِّخاذ موقف مثل هذا.

Aslında, bu korkunç olayı yapmadığını öğrendiğinde oldukça rahatladı.
‫في الواقع، انها شعرت بالارتياح لمعرفة ‫انها لم تفعل ذلك الشيء الفظيع

Sahaya dönmek güzel bir duygu.
يَشْعرُ بالارتياح لِكي يَكُونَ خلفيَ في الحقلِ.

- Daha yeni başladım ama çok iyi geldi.
لم اقترب حتى لكنه يشعرني بالارتياح

Sadece bir rahatlama duygusu işledi içime.
لقد كنت مرتاحة ببساطة أنا اشعر بالارتياح