Yarın sıfır kilometre bir süper asker acele postayla elinizde. | Open Subtitles | وسوف نرسل لك جندياً سليماً تماماً سيصلك غداً بالبريد الليلي |
Beni, postayla organlar alan ve kadın giysileri giyen denizci ilgilendiriyor. | Open Subtitles | أنا مهتم أكثر بالبحار المتحول جنسياً الذي يتسلم أعضاء جسديه بالبريد |
Belki seninle beraber ona bir not yazıp, postayla gönderebiliriz, ha? | Open Subtitles | ربما يمكنُني أنا وأنت كتابة خطاب لها ، ونرسلُه بالبريد ؟ |
Yıllar geçti, boş vakitlerini posta yoluyla gelen... bilim kitaplarına çalışmakla geçirdi. | Open Subtitles | بمرور السنوات، استغل لحظات الراحة القليلة من كل يوم، لدراسة العلوم بالبريد. |
Ve fark ettim ki, bilirsin, beni bir sandığa koyup karıma postalayabilirsin, hızlı posta, öncelikli posta, her neyse. | Open Subtitles | و فكرتُ، تعلَم، يُمكنكَ أن تضعني في صُندوق و تُرسلني بالبريد إلى زوجتي، بالبريد المُستعجَل البريد المُمتاز، مهما يكُن |
Okul kayıtların büyük ihtimalle postada kaybolduğuna göre en alttan başlamak zorundasın. | Open Subtitles | بما أن كشف درجاتك بالتأكيد ضاع بالبريد يجب أن تبدأي من البداية |
Daktilo satın aldım ve steno konusunda postayla eğitim aldım. | Open Subtitles | لقد إشتريتُ آلة كاتبة ولقد أخذتُ دورة بالبريد في الإختزال |
Üzerinde satış senedi yoktu. postayla göndereceğini söyledi. | Open Subtitles | لم يكن معه صكوك بيع قال إنه سيرسله لي بالبريد |
Acaba postayla mı göndersem, bilemiyorum. | Open Subtitles | الآن لا أدرى أن كنت سأرسل هذا بالبريد أم لا ؟ |
postayla değil. Dört gözle, dernek önderi. | Open Subtitles | . ليس بالبريد . من خلال الأربع عيون، مراقب النادى |
Bay Hilton Cubitt'in ilk postayla gönderdiği ve ne olduğunu merak ettiği simgeler. | Open Subtitles | ذا ميزة إقطاعية متلهف للمعرفة ذلك اللغزِ جاء بالبريد الأولِ |
Kocasını baltayla doğradı ve parçalarını postayla ülkenin her yerine gönderdi. | Open Subtitles | لقد قامت بفرمه بواسطة فأس و أرسلت قطعه بالبريد عبر أنحاء البلاد |
Buna ihtiyacım yok. Haberleri okumuyor musun? Bu şeyler hergün postayla gelir. | Open Subtitles | كلا لم أصنع قنبلة، الا ترى الأخبار أنهم يرسلون مثل هذه الأشياء بالبريد |
Beni yıllar öncesine götürdü, ütüledim. Sabah posta ile yollarım. | Open Subtitles | إنه يأخذ مني وقتاً طويلاً لكيه سأرسله بالبريد في الصباح |
posta kutusuna gelen bir şeyle kafası karışmış ve olaylar kontrolden çıktı. | Open Subtitles | هو مشتت قليلاً حيال شيء ما وصله بالبريد وخرج الأمر عن سيطرته |
Telefonu kapattıktan sonra ona Thomas ve Callum'un bazı fotoğraflarını gönderdim, ve bir kaç hafta sonra, posta kutumuza bu T-shirt geldi. | TED | بعد أن اغلقنا، أرسلت لها صور لتوماس وكالوم وبعد عدة أسابيع، استلمنا هذا القميص بالبريد |
Uzun mektupları postada kaybolmuştu. | Open Subtitles | .ثم أكتشفنا أنهم كانوا يكتبوا لمدة طويلة . ولكنها فقدت بالبريد |
Mark bana ona maille gelen Nijerya olayından bahsetti. | Open Subtitles | اخبرني مارك عن ذلك الشي النيجيري الذي وصله بالبريد |
Şimdi bu mektubu zarflayıp postaya vereceğim. | Open Subtitles | سوف أكتفي بهذا ,وأُرسل لك هذا الخطاب بالبريد الان |
Siz iyi bir insana benziyorsunuz. Bu meseleyi mail ya da... | Open Subtitles | تبدو كرجل لطيف ، أهناك وسيلة تجعلني أتدبر الأمر بالبريد أو.. |
Gözünü kırparsan seni kutular, eve postalarım! | Open Subtitles | إذا قمتم بعمل حركة خاطفة,فسأرسلكم بالبريد إلى أمهاتكم بصناديق |
Sahte kredi kartı kullanmanın federal bir suç olduğunu biliyor musun? | Open Subtitles | تعلم لو أن هذه وصلت بالبريد فهي جريمه فيدراليه |
Cuma günü öğlen saatinde, karısına köye mektup postalamaya ineceğini söylemiş. | Open Subtitles | ظهر يوم الجمعة قال لزوجته أنه ذاهب إلى القرية ليرسل بعض الخطابات بالبريد |
Bir çoğunuz beni aradı, bana yazdı, e-mail yolladı ve cevap için ölüyorsunuz. | Open Subtitles | بعضكم اتصل بي ،وراسلني بالبريد الألكتروني،وكتب لي رسائل وأنتم جائعين لأجابه |
Belki de maillerde bulduğu bir tek ölüm listesi değildi. | Open Subtitles | ربما لم تكن قائمة المستهدفين هي الشيئ الوحيد الذي وجده بالبريد |
Lex veya Clark bilsin istemedim o yüzden Çin'den kendime postaladım. | Open Subtitles | لم أشأ أن يعرف ليكس أو كلارك بالأمر فأرسلته بالبريد لنفسي من الصين |