"بالتدخل" - Traduction Arabe en Turc

    • müdahale
        
    • müdahele
        
    • engel olmana
        
    • karışma
        
    - Geleneklere müdahale edip, kanunları yorumlama hakkımız var mı? Open Subtitles هل لدينا الحق بالتدخل في عاداتهم او إعادة تفسير قوانينهم؟
    Ve başkan danişmanlarıyla, etrafımızdaki dünya ile aktif olarak, müdahale etme görevini üstlendi. TED وقرر الرئيس مع مستشاريه، أن يأخذ دور فعّال بالتدخل في العالم حولنا.
    Bir valinin özel bir mülke müdahale etme yetkisi yoktur. Open Subtitles و الحاكم ليس مخولاً بالتدخل في شؤون الإقطاعيات الخاصة.
    Aksi takdirde askeri müdahele seçeneğini oylayacaklar. Open Subtitles والا سيصوتون بالسماح بالتدخل العسكري.
    Yine de vazifesi hayati bir önem taşıyor ve buna engel olmana izin veremem. Open Subtitles ومع ذلك مهمتها ذات أهمية حتمية ولا يمكنني السماح لك بالتدخل فيها.
    Bir dakika önce nefretti. Benim sevgime ve nefretime karışma hakkını nereden alıyorsun madam? Open Subtitles قبل لحظة كان الكره، وما الذي يمنحك الحق يا سيدتي بالتدخل بما أحب وأكره؟
    Konum belirleme, yaşam desteği gibi alanlara müdahale ederek karmaşık bir virüs, Anubis'in gemiyi terk etmesine yol açmış olabilir. Open Subtitles بالتدخل في الملاحة ودعم الحياة فيروس معقد جعل أنوبيس يترك السفينة
    Hikaye ya böyle olacak ya da FBI, sizi soruşturmalarına müdahale etmekle suçlayacak. Open Subtitles أما هذه القصة أو يقوم مكتب التحقيقات الجنائي اتهامك بالتدخل في تحقيقاتهم
    Hayır, ben sadece doğru zamanda yanlış yerdeydim, ...ve etik olarak müdahale etmek zorundaydım. Open Subtitles لا لقد كنت فقط في المكان الخاطئ في الوقت المناسب وقد كنت ملزما أخلاقيا بالتدخل
    Eğer müdahale etme fırsatım varsa, Sayın yargıç, biz sorularımızı yalnızca kendi bilgilerimize dayanarak soruyoruz. Open Subtitles إذا سمحت لي بالتدخل , نطرح أسئلة مستندة على معرفنا الخاصة
    Özel hayatına fazla müdahale riskiyle birlikte onunla beraber yaşayacak kadar onu iyi tanıdığını hissediyor musun? Open Subtitles بمخاطرتي بالتدخل في حياتك الشخصية اتشعر حقا انك تعرفها لتنتقل معها؟
    hayatıma bir tür müdahale verme gereği duyorsun, ha? Open Subtitles بحق الجحيم لتقوم بالتدخل بحياتي بهذه الطريقة؟
    Yani Nicky'ye karşı bir suç işlenirse, kanun adamı olarak müdahale etmek gibi bir zorunluluk hissetmeyecek misin? Open Subtitles إذا رأيت جريمة ترتكب ضده ألن يشعر قانوني بإلزام بالتدخل ؟
    Benim adıma yaptıkları işler yüzünden onlara müdahale etmenize izin vermem. Open Subtitles انا سوف لن اسمح لكم بالتدخل في العمل الذي يقومون به نيابة عني
    Geleceğe müdahale ederek geçmişi düzeltebileceğini mi düşünüyorsun? Open Subtitles أتظن بأنك تستطيع إصلاح الماضي بالتدخل في المستقبل؟
    Özel yetkili ABD savcısı Robert Mueller üç Rus şirketine ve 13 Rus bireye karşı 2016 başkanlık seçimine müdahale ederek ABD'yi dolandırmak amacıyla komplo kurmaktan dava açtı. TED أصدر روبرت مولر، المستشار الخاص للنائب العام بالولايات المتّحدة، لوائح اتهام ضد ثلاث شركات روسية و13 شخصًا روسيًا في مؤامرة للاحتيال على الولايات المتحدة بالتدخل في الانتخابات الرئاسية لعام 2016.
    Bakteriler, işte İlahi müdahale bu. Open Subtitles جراثيم، هذا ما تعنيه بالتدخل الآلهي
    Güvenlik Konseyi'nin beş daimi üyesi, BM'ye müdahale yetkisi verilerek çözüm yoluna gidilmesi konusunda anlaşamadı. Open Subtitles ولم يتفق الاعضاء الدائمون لدى مجلس الامن... ...لتبني قرار يفوض الامم المتحدة بالتدخل
    Bu dosyaya müdahele yetkisi yok. Open Subtitles لاشأن لها بالتدخل بهذه القضية
    Ben müdahele ederim. Open Subtitles سأقوم بالتدخل
    Üzgünüm, JD. Soruşturmama engel olmana izin veremeyeceğim kadar çok şey tehlikede. Open Subtitles متأسف يا (جي دي) , ثمّة الكثير على المحك للسماح لكَ بالتدخل
    Ve asla ama asla benim işime karışma. Open Subtitles ولاتقمأبداً،أبداً.. بالتدخل في عملي مجدداً.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus