| Tüm bunlar sayesinde galakside hayat var mı, yoksa sadece biz miyiz sorularına yanıt verebileceğiz. Cevap ne olursa olsun | TED | كل هذا سيساعدنا لفهم سواء كان الكون زاخرا بالحياة أو سواء، بالطبع، نحن فقط من نعيش فيه. كلا الجوابين، بخصوصيتيهما، |
| Üzücü biçimde, gezegenimizin sonunu muhtemelen bize hayat veren şeyin kendisi getirecek. | Open Subtitles | للأسف زوال كوكبنا النهائي ربما يأتي من أكثر الأشياء التي تمدنا بالحياة |
| Ya hayatta yaptığı son şey karaciğerinin bir parçasını bağışlamak olursa? | Open Subtitles | ماذا لو كانت آخر أفعاله بالحياة هي التبرع بجزءٍ من كبده؟ |
| Resifin efendisi olduğumu bilince kendimi canlı hissediyorum. "Resifin efendisi. | Open Subtitles | في داخلي احس بالحياة عندما اعلم انني سيد الشعب المرجانية |
| Nikolai Kardashev'den esinlenerek gelin hayata bir ölçek serisinde bakalım. | TED | ولنستعير من نيكولاي كارداشيف، لنفكر بالحياة في سلسلة من المقاييس. |
| ...Oysa hayatın küçük mutluluklarına karşı ne kadar da hassastı. | Open Subtitles | ولم يمنحها ابدا البهجة بالرغم من ذلك لتستمتع بالحياة البسيطة |
| Kabul ettiğine göre sanırım sen iyi bir hayatı umursamayan birisin. | Open Subtitles | بما أنك مقتنع بذلك فأعتقد أنك ممن لا يهتمون بالحياة المرفهة |
| Tabii ki takım olma konusunda, ihtimaller hep yaşam ya da ölüm değil. | TED | بالطبع في الانتظام ضمن الفريق الأمر لا يتعلق على الدوام بالحياة أو الموت |
| Senin o masum, hayat dolu, büyüleyici gözerin bilmiyordu bilmiyor ve asla bilemeyecek. | Open Subtitles | عيونك الملأى بالحياة والبراءة والسحر لم تكن تعلم، لا تعرف ولن تعرف قط |
| Hepimiz senin kusursuz bir hayat yaşadığını biliyoruz, o yüzden benimkine hükmetme. | Open Subtitles | جميعنا نعلم بأنكِ حظيتِ بالحياة المثالية لذا لا تصدري حكماً على حياتي |
| O kadar çok dulla konuştum ki hepsi de bir zamanlar hayat doluydu. | Open Subtitles | أعني أنني جلست مع الكثير من الأرامل اللائي اعتدن أن يكنّ مغمورات بالحياة |
| hayat memat meselesi olsa bile şirketlerin insanlardan oluştuğunu kabullenemiyorsunuz. | Open Subtitles | ان الموضوع يتعلق بالحياة أو الموت و أنتم تلهثون خلفهم. |
| Bu sorumluluklardan konuşmak iyidir ama hayatta başka şeyler de var. | Open Subtitles | لمن الحسن والجيّد التحدث عن المسئوليات، ولكن هناك أشياء أخرى بالحياة. |
| Çiçekler yaşarsa, en azından hayatta kalan bir tek ben olmayacağım. | Open Subtitles | إذا نجت الزهور، فسيكون هناك على الأقلّ شيء غيري استمرّ بالحياة |
| Bu ev kendisini canlı hissettiğinde enerjisi olduğunda kendisini istediği kadar büyütebilir. | Open Subtitles | أم 10 ؟ لأن عندما يضج المكان بالحياة عندما يحصل على الطاقة |
| canlı hissettirdin kendimi bana ama bir şeyler öldü galiba | Open Subtitles | جعلتني أحس بالحياة لكن أخشى أن شيء داخلي قد مات |
| hayata tutunmaya çalışan kişiler yüzünden çoğu doktor strese girer. | Open Subtitles | معظم الأطباء يشعرون بالضغط النفسي من كثرة المتشبثين بالحياة حولهم |
| ...Oysa hayatın küçük mutluluklarına karşı ne kadar da hassastı. | Open Subtitles | ولم يمنحها ابدا البهجة بالرغم من ذلك لتستمتع بالحياة البسيطة |
| O zaman, yıllarca önce sana söz verdiğim hayatı yaşatacağım birlikte. | Open Subtitles | إذاً، أُريدكِ أن تحظي بالحياة التي وعدتكِ بها مُنذ سنوات معي |
| Bu denizler soğuk ve çalkantılı olsa da içlerinden yaşam fışkırıyor. | Open Subtitles | قد تكون هذه البحار باردة والعواصف فيها عاتية لكنها تعج بالحياة |
| Bu adamın hayatı fahişelerle, uyuşturucularla geçiyor, ve kesinlikle hayatı enlerde yaşama meraklısı. | Open Subtitles | إنه مولع بالبغايا و المخدرات و بالتأكيد يحب التمتع بالحياة إلى أقصى حد |
| Bazıları da basitçe hayattan bıktığı için, benim gibi, arayabiliyorlar. | TED | و البعض ببساطة كما كنت فقدوا أملهم بالحياة |
| Tez zamanda ölmeliyim, yaşamak istemiyorum. | Open Subtitles | تريد الموت حالا، ولا تريد الاستمرار بالحياة |
| bunlar medeniyetlerden kalanlar ve insanların gidip daha yoğun ve düzenli biçimde yaşamı deneyimledikleri yerler. | TED | هذه هي أطلال الحضارات، وهي الأماكن التي ذهب الناس إليها ليجربوا الشعور بالحياة بشكل أكثر تركيزًا وأكثر نظاما |
| Bu 45 metrelik metal yapılar şu anda yaşamla dolu. | Open Subtitles | هذه الهياكل المعدنية ذات 45 سم هي الآن مليئة بالحياة |
| Derler ki insan öldükten sonra, ruhu yaşamaya devam edermiş. | Open Subtitles | يقولون بأنه حين يموت الإنسان , فإن الروح تستمر بالحياة |
| Biliyor musun onunla senin arandaki farkı, o para için hayatını önemsemiyor, ama sen maaş için koltuğundan bile kalkmıyorsun. | Open Subtitles | تعرف الفرق بينه وبينك إنه لا يهتم بالحياة مقابل المال لكنك لا تنهض حتى من مقعدك إلا من أجل الراتب |
| Muzik, Hayattaki herhangi bir anı anlatan evrensen bir dildir. | Open Subtitles | الموسيقى هى لغة عالميّة. التى بإمكانها وصف أى لحظة بالحياة. |