"بالدليل" - Traduction Arabe en Turc

• kanıt
• Kanıtla
• kanıtı
• kanıtları
• kanıtlarla
• kanıtın
• delil

"Bir şüpheliyi aynı derecede aklayacak ya da suçlayacak bir kanıt çıktığında, sanığı desteklemeliyiz."
عندما نواجه بالدليل الذي يمكنّه أنّ يبرّىء أو يوّرط المشتبه به، يجب علينا أن نترجم هذا الدليل بحيادية

Kaydın sahteliğini gösterecek kanıt getireceğim. Prescott dinlemez mi?
هل تعني بأنني إذا أتيت بالدليل فإن بريسكوت لن يستمع إلي

Ve onlara Ajan Mulder hakkında yalan söylemeye hazır olduğum gibi onların karşısına Kanıtla çıkmaya da hazırım.
وكما أنا مستعدة لأن أكذب عليهم بشأن العميل مولدر, أنا مستعدة أيضاً لأواجههم بالدليل..

Gerekli olan kanıtı size sunacaklarına eminim.
أنا واثق بأنهم سيزوّدونا بالدليل الذي نحتاجه

Sana karşı olan gerekli kanıtları vereceğini düşünüyorlar.
لأنهم أعتقدوا أنك سوف تخطىء و تمدهم بالدليل ضدك

Ya kanıtlarla beraber içerideysek ve çıkış yolu arıyorsak ne olur?
ماذا لو دخلنا مسبقاً بالدليل كل ما علينا هو الخروج ؟

Bence, diye bir şey yok. Olay, kanıtın ne söylediğinde.
لا يتعلّق الأمر بما أعتقده بل يتعلّق الأمر كلّه بالدليل

Eğer yakında olacak bir tehlike varsa, bana kanıt getir.
إذا كان هناك تهديداً وشيكاً آتيني بالدليل

Mekiği en iyi anlayanlar kanıt verecek insanlar ama onu açıkça anlatarak en çok kaybedecek olanlar da onlar.
الناس الذين يفهمون قصة المكوك هم الناس الذين يدلون بالدليل لكن سيخسرون الكثير بشرحهم ذلك بوضوح

'Bu görevde, Baba ve Prakash Rao aleyhinde kanıt bulacaksın.'
'فى هذه المهمه حيث ستاتى لنا بالدليل.. ' '..

kanıt kurcalamaktan ve bir suç örgütünün cinayetine yardım etmekten suçlusunuz.
أنت رهن الإعتقال ،بتهمتة العبث بالدليل القتل من أجل تعزيز .مشروع إجرامي فاسد

Kanıtla oynanmaz, hele de bir cinayette.
لا تستطيع التلاعب بالدليل خاصةً في جريمة قتل

Eğer Jack, elinde Kanıtla gelirse ulaştıracak biri hazır beklemeli.
إذا أتى جاك بالدليل نحتاج إلى شخص ليوصله

Bulduğunuz Kanıtla mı ilgili?
هل هناك شيء لأفعله بالدليل الذي أتيت به؟

Kaynağa teklif yapmama izin ver, kanıtı getireyim.
دعني أقدم عرضاً للمصدر و سآتي لك بالدليل

Hayır. Annem ve babam gelene kadar kanıtı muhafaza edeceğim.
كلا، سأحتفظ بالدليل حتى عودة أبي وأمي.

Elindeki kanıtları iplemem ben!
مش هاتلحق تعمل حاجه بالدليل اللى معاك 00انت عارف ليه؟

Kadının elindeki kanıtları reddedin ve hikayeyi halka duyurmamalarını isteyin.
وأنكري أي معرفة مسبقة بالدليل الذي تملكه وطالبيهم بألاّ ينشروا القصة

Onu kanıtlarla köşeye sıkıştırırsak delirip cinnet savunması yapabilir.
وتتلاعب بنا كالمغفلين لقد حاصرناها بالدليل,اصبحت مجنونة

Suçlu insanları kanıtlarla köşeye sıkıştırınca öyle yaparlar.
الناس المذنبة تقوم بهذا عندما تحصرهم بالدليل

Tesadüflerle kanıtın varlığını açıklayamayız.
دعنا لا نخلط الصّدفة بالدليل القاطع

Oğlun bize, seni uzun yıllar hapiste tutmamıza yetecek kadar delil sundu.
إبنك زودنا بالدليل الكافي للتكديس فوق الكثير من سنوات