"بالسعادة" - Traduction Arabe en Turc

    • mutlu
        
    • mutluluk
        
    • mutluyum
        
    • mutluluğu
        
    • mutluydum
        
    • mutlulukla
        
    • mutluluğa
        
    • mutluluğun
        
    • mutluluğunu
        
    • zevki
        
    • memnun
        
    • sevindim
        
    • seviniyorum
        
    Artık onunla yaşamasam da bir yerlerde bir şekilde bunu duyduğunu ve bunun onu mutlu ettiğini düşünmek istiyorum. Open Subtitles ومع أنني لم أعد أعيش معه إلا أنه يطيب لي أن يسمع صوت الجرس وسيشعر بالسعادة هذا مضحك جداً
    Bu çeşit bir motivasyon yani ilerleme sizi yaptığınız hakkında mutlu ediyor. Open Subtitles هذه الأمور المشجعة تساعدك على الإستمرار وتجعلك تشعر بالسعادة تجاه ماتقوم به
    Bu konuda mutlu olmak pek kolay değildi çünkü tahmin edecek zamanım yoktu. Open Subtitles من الصعب تقريبا أن أشعر بالسعادة لحدوث هذا، لأنني لم أملك الوقت لتوقعه
    mutluluk ve özgüveni, çocuklara bir tarlayı sürmeyi öğrettiğiniz gibi öğretemezsiniz. TED تعليم الأطفال الشعور بالسعادة والثقة بالنفس، ليس كتعليمهم حراثة الحقل.
    Sen, yakalanıp da mutlu olan ilk ve tek kaçakçısın. Open Subtitles أنت المهرب الأول الذي يسعر بالسعادة حينما يتم القبض عليه
    Herkes senin aşka ve mutlu mesut yaşamaya inandığını biliyor. Open Subtitles الجميع يعلم بأنك تؤمنين بالحب و العيش بالسعادة إلى النهاية
    Ama kardeşimi mahvetti, top oynamakla mutlu olamaz hâle geldi. Open Subtitles ولكنها حطمت أختي وجعلتها لا تحس بالسعادة من لعب الكرة
    Böyle bir günde mutlu olmak ne kadar doğruysa tabii. Open Subtitles إذا لم يكن من الخطأ الشعور بالسعادة في يوم كهذا
    Sean: Ben soğanları, brokolileri ve havuçları toplayacağım çünkü hepsi çok sağlıklı, sizi daha güçlü yapıyorlar, göründüğü üzere -- ve beni mutlu ediyorlar. TED شون: سآخذ بصلاً وبروكلي وجزرًا. لأنها كلها أطعمة صحية، وتقوي الجسم بالطبع، وتشعرني بالسعادة
    Betsy ilişkilerini öğrenmediği sürece hayatının tıpkı şimdi olduğu gibi mutlu bir şekilde devam edeceği kesindir. TED و طالما أن بيتسي لا تعرف شيئا عن هذه العلاقة، فإن حياتها ستستمر بالسعادة نفسها التي هي عليها الآن.
    Aynı teknoloji hakkında benim ne kadar kötü hissettiğimle, onların ne kadar mutlu hissettiği arasındaki ikilik beni gerçekten düşündürdü. TED و هذه الإزدواجية بين شعوري المزري و شعورهم بالسعادة حول نفس التكنولوجيا. دفعتني للتفكير.
    Bu kadar basit, herkes mutlu ve memnundur. TED سهلٌ للغاية، هذا كل شيء، ويشعرُ الجميع بالسعادة والسرور.
    Bu insanların başarıyı, başkalarına yardım etmek ve aynı zamanda bununla uğraşırken kendinizi mutlu hissetmeniz olarak tanımlıyor olduğunu göreceksiniz. TED ترون أن هؤلاء الأشخاص يعرّفون النجاح بأنه أمر يساعد الآخرين وفي نفس الوقت يجعلك تشعر بالسعادة بأنك تقوم به
    Katılımcılar, Spread the Net'e ne kadar çok bağış yaparsa o kadar çok mutlu hissettiklerini bildirdiler. TED لقد رأينا أنه كلما زاد المال المتبرع به لهذه المؤسسة، كلما زاد شعورهم بالسعادة.
    Kimilerine göre bunu ne kadar düzenli yaparsanız o kadar mutlu olursunuz. TED ويقول البعض كلما قام الشخص بذلك بانتظام، كلما شعر بالسعادة أكثر.
    Hepsi hafif ve bulanıktı, oldukça mutlu hissettirdi. TED الآن، كل هذا كان يسير ومبسط ويعطي إحساساََ بالسعادة.
    Son olarak, bu konuşmayı ve deneyleri bitirirken, konuşma sonunda hissetmenizi umduğum şey mutluluk ve duygular. TED وأخيراً، لنختم حديثنا وتجاربنا، أتمنى أن تشعروا بالسعادة والعاطفة بنهاية هذا الحديث.
    Bu yüzden bir bakıma mutluyum hâlâ beni şaşırttığı için. TED لذلك أشعر بالسعادة نوعاً ما لأنها ما زالت تثير دهشتي.
    Ama Amy, bana bir de mutluluğu bulmam için halka açık bir şekilde izin verdiğinden, zaman zaman hayatta neşeyi tatmış oldum. TED ولكن لأن إيمي قد أعطتني تصريحًا علي الملأ لأجد السعادة، ها أنا ذا أشعر بالسعادة من وقت لآخر.
    Acaba özgür olduğum için mi mutluydum... yoksa mutlu olduğum için mi özgürdüm. Open Subtitles هل أشعر بالسعادة لأنني حر، أم حر لأنني أشعر بالسعادة ؟
    Kapanışta, başladığım yerde bitirmek istiyorum, mutlulukla. TED و في الختام، اريد ان انتهي من حيث بدأت، بالسعادة
    Hayatımda hiç mutluluğa veya normalliğe yer olmadı. O yüzden-- Open Subtitles لم أشعر بالسعادة أو بكوني طبيعية أبدًا طوال حياتي، لذا
    Bundan dört yıl kadar önce burada tasarım ve mutluluğun ilişkileri hakkında konuşmuştum. TED كنت هنا منذ حوالي اربع سنوات , اتحدث عن علاقة فن التصميم بالسعادة.
    Madam, bana bu onuru, bu iyiliği çok görmez ve bana Gigi'yle evlenme sonsuz mutluluğunu bahşeder misiniz? Open Subtitles يا سيدتي هل تمنحينني الشرف هل تمنين علي ..بالسعادة الكاملة بمنحي
    Keşke böyle bir zevki sen de tatsaydın oğlum. Open Subtitles اتمنى انك تشعر بالسعادة التي اشعر بها يابني
    Ancak, bizim bugün memnun olacağımız bir şekilde gerçeklerden kaçış değil bu. TED إنه ليس هروبًا من الواقع قد يشعرنا بالسعادة اليوم، على أية حال.
    Evet, karşılaştık. Emily için sevindim. Open Subtitles بشكل عابر, اننى اشعر بالسعادة من اجل ايملى.
    Böyle zamanlarda... ..Diş hekimliği fakültesini bıraktığıma çok seviniyorum. Open Subtitles في أوقات كهذه، أشعر بالسعادة أنهم طردوني من كلية طب الأسنان.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus