"بالسماح" - Traduction Arabe en Turc

    • ederek
        
    • vererek
        
    • izin vermeye
        
    Saklandığım yerden onu takip ederek kendimi büyük bir tehlikeden kurtardım. Open Subtitles بالسماح له بقيادتي إلى المخبأ وفرت على نفسي نهاية المشكلة
    Şu anki olduğum yere müvekillerimin zorlamasına müsaade ederek gelmedim. Open Subtitles لم أصل إلى ما وصلت إليه بالسماح لموكليني بجبري
    Bu buluş her ev ve iş yerindeki prizlerde otomosyon ve uzaktan kontrole izin vererek global enerji tüketimini azaltacak. TED سيقلل هذا الإختراع من إستهلاك الطاقة عالمياً بالسماح بالتحكم عن بعد والتشغيل الآلي لكل مقبس في كل بيت ومكان عمل.
    İnsanları o büyünün gerçekleştiği yerlere gitmelerine izin vererek bunu öğretirsiniz. TED تدرّسه بالسماح للناس بالذهاب إلى تلك الفضاءات حيث يحدث السحر.
    Ailelerinin de olaya müdahil olmamıza izin vermeye niyetleri yok. Open Subtitles وأسرهم لا نية لديهم بالسماح لنا بالخوض في شئونهم الخاصة
    Albayı bir kerelik görmenize izin vermeye karar verdim. Open Subtitles لقد قررت بالسماح لك بزيارة واحدة لكولونيلك
    Ama diğerlerini kabul ederek hata ettiniz. Open Subtitles لكنك أخطأت بالسماح للآخرين بالدخول.
    Ona ''Plastik torbalı Bali'' konuşmasını yaptık ve çok iyi bir insan olduğundan şöyle dedi: (adamın sesini taklit ederek) ''Söyleyeceğim şeye inanamıyorum ama size gümrük ve göçmenlik biriminde imza toplamanız için yetki vereceğim. TED وألقينا عليه خطاب "بالي، جزيرة الأكياس البلاستيكية"، وكونه في غاية اللطف. قال، [تقليد صوت الرجل] لا أصدق ما أنا على وشك أن أقول، ولكن سأعطي الإذن بالسماح لكم بجمع التواقيع من خلف مكاتب الهجرة والجمارك.
    Ilaria'nın onu ele geçirip bana karşı kullanmasına müsaade ederek. Open Subtitles بالسماح لـ(إيليريا) بأخذها و إستعمالها ضدّي
    "Amerika'nın yozlaşmış, baskıcı bir sistem hâline gelmesine müsaade ederek atalarımızı hayal kırıklığına uğrattık. Open Subtitles لقد أخذلنا أسلافنا" بالسماح لـ (أمريكا) بأن تصبح نظام محطم من القمع
    Bunun olmasına izin vererek, görevini gerçekten yerine getirdiğine inanıyor musun? Open Subtitles هل حقا تنجز وظيفتك الحقيقية بالسماح لهذا بالحدوث
    Topraklarımıza geri gelmesine izin vererek devrime karşı gelip, nezaket gösterdik. Open Subtitles لقد قمنا بمُجاملة للثورة المُعادية بالسماح له بالعودة على أرضنا.
    Sizi beş sentlik tura çıkarmama izin vererek telafi etmenizi sağlayacağım. Open Subtitles سأجعلك تعوضينني.. بالسماح لي بأخذك بجولة في المكان.
    Bir gündüz yürüyenin krallığımıza girmesine izin vererek önemli bir kanunu çiğniyorsunuz. Open Subtitles لقد أخللتم بالقانون الجوهري بالسماح لبشر عادي بالدخول إلى عالمنا
    Qarth şehri, Dothraki vahşilerinin kapısından geçmesine izin vererek gelmiş geçmiş en büyük şehir olmadı. Open Subtitles ولكن كارث لم تصبح اعظم مدينة من الأبد وإلى الأزل بالسماح للدوثراكيين بالولوج خلف أسوارها
    Yardım ediyordum. Dibe vurmasına izin vererek. Open Subtitles كنتُ أساعده بالسماح له بالوصل إلى أدنى نقطة.
    O kadar basit değil. Müdürümü, bana uzun bir izin vermeye ikna etmeliyim. Open Subtitles ما زال عليّ إقناع مديري بالسماح لي بالإنصراف مبكراً
    Ancak karımın, insanların önüne yarı çıplak bir .gösteri köpeği gibi çıkmamın utancını yaşamasına izin vermeye hazır değilim! Open Subtitles و لكني لست مستعد بالسماح لها بأن تعاني حرج رؤيتي أتباهي أمام العامة ككلب مؤدي نصف عاري
    Konuşabilirdi, olmadı annesini konuşmasına izin vermeye ikna edebilirdi. Open Subtitles لكان تكلّم أو لكان أقنع والدته بالسماح له بالكلام

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus