öğle yemeği yiyelim mi yoksa hayvanat bahçesinde mi Yemek istersiniz? | Open Subtitles | أيجب أن نحظى بالغداء أم تودين تناول الطعام في حديقة الحيوان؟ |
Adınızı bilmiyorum ama öğle yemeğinde ne yapıyorsunuz? | Open Subtitles | لا أعرف ماهو اسمك ,ولكن ما رأيك بالغداء ؟ |
Kahvaltı öğleye, öğle yemeği de akşama gelebilir. | Open Subtitles | الفطور قد يظهر بالغداء والغداء بوقت العشاء |
Umarım Yemek yememişsindir. Aşçı senin için yemeği sıcak tuttu. | Open Subtitles | آمل أنك لم تتناول طعامك الطاهي احتفظ بالغداء دافئاً لك |
Özellikle de öğlen yemeklerinde. Evvet... burada biraz kalmış. | Open Subtitles | لكن اقتناء لا شيئ على الاطلاق جعل الأمور شاقة خاصة في ما يتعلّق بالغداء بقي القليل منها |
Onu yemeğe çıkaralım. Hepimiz Çince konuşalım. Ne dediğimizi anlamaz." | Open Subtitles | إنه يفكر فقط بالغداء و نحن جميعنا نتكلم الصينية و نحن لا نتحدث عن ذلك هل هذا ما تحب فعله ؟ |
Gün öğle yemeğinde masada bir öpücükle başlayacak. | Open Subtitles | ،اليوم يبدأ بالغداء و تلك القبله تكون على طاولة الطعام |
Önemli değil ama öğle yemeğimi ona göre yiyeceğim. | Open Subtitles | ولايهمّ ذلك حقّاً وإنما يجعلني أستعدّ بالغداء |
Okul yönetimi sağlıklı öğle yemeği konusundaki sert tutumumdan çok memnun ailelerden gelen e-postaların altında boğuldu. | Open Subtitles | ادارة المدرسة لقد تم ملأها للتو برسائل إلكترونية من آباء سعيدين بموقفي الحازم بالغداء الصحي للمراهقين |
Sorun öğle yemeğinde giyinik oluyorsun. | Open Subtitles | المشكلة أنّه بالغداء تميلين لارتداء قميصاً |
Sorun öğle yemeğinde giyinik oluyorsun. | Open Subtitles | المشكلة أنّه بالغداء تميلين لارتداء قميصاً |
Geçen hafta öğle yemeğinde piknik yapmıştık ve bize parkın içinde büyük bir örtü vermişlerdi. | Open Subtitles | حسنـــاً, الأسبوع الماضي بدأنا بالغداء وهم سيعطونك |
Hepsi de aynı yerden. Ama seninle öğle yemeği yemenin aksine hesabın nasıl bölüşüleceğini takmıyorlar, sadece parayı istiyorlar. | Open Subtitles | على خلاف وعدك ليّ بالغداء فهم لا يهتمون بكيفية الانقسام، لا يريدون سوى المال |
İnşaatın ilk gününü öğle yemeğiyle kutlamak istedim. | Open Subtitles | اردت ان احتفل بأول يوم لك في البناء بالغداء |
öğle yemeğinde Pizza Hut'tan pizza servis ediyorsunuz. | Open Subtitles | بالغداء قمت بمكافأة الطلاب بالبيتزا من البيتزا هت |
O ve ben az önce birlikte Yemek yedik ve birden Peter'dan bahsettim. | Open Subtitles | ولقد حظينا بالغداء كلانا سوياً وعندما ذكرت اسم بيتر |
Ama aramaya başlayıp bulursam bana Yemek borçlusun. | Open Subtitles | لكن أن قمت بالبحث ووجدته انت تدينين لي بالغداء |
Evet, ama öğlenleri öğlen yemeğine de gideriz demiştik. | Open Subtitles | أجل، فعلنا ذلك، ولكننا اتفقنا على أن نحظى بالغداء وقت الغداء |
Bir fikrim var. Benim evimde öğlen yemeğine ne dersin? | Open Subtitles | لدي فكرة، ما رأيك بالغداء في منزلي؟ |
Buradan sonra yemeğe gitmek ister misiniz? | Open Subtitles | هل ترغبون بالغداء بعد الإنتهاء من هنا؟ |