Evde çürümüş et kokusu gibi korkunç bir koku var. | Open Subtitles | فكانت هُناك رائحة كريهة أشبه باللحم الميت حول أرجاء المنزل. |
Eğer çevredeki restoranlara ve kebapçılara et sağladığını falan öğrenirsem... | Open Subtitles | لو أكتشف بأنك تموّل للمطاعم المحليّة ومطاعم الكباب باللحم المزيّف.. |
Otomatların et ve haşlanmış yumurtayla dolu olduğunu fark etmedin mi? | Open Subtitles | ألم تلاحظ بأن ألات البيع مليئة باللحم و البيض المسلوق ؟ |
Bir daire yapardık, sınırları etle, kanla ve suyla çizilmiş. | Open Subtitles | كنا نصنع دائرة متحددة باللحم و الدم و الماء |
Güzel bir balıktı, lezzetli, tekstüre, etli, menüdeki çok satarlardandı. | TED | لقد كانت سمكة جميلة لذيذة , مزخرفة , غنية باللحم أفضل ما يمكن بيعه من على قائمة الطعام |
Eğer eti dondurucuda tutmasaydın bundan yakalanmadan kurtulabilirdin. | Open Subtitles | كان من الممكن أن تفلت بفعلتك لو أنك لم تحتفظ باللحم في ثلاجتك |
Her damla kan kemiklerime daha fazla et ekliyor. | Open Subtitles | كل كميه من الدم تحضرينها تكسو عظامي باللحم قليلاً |
"Kafası et dolu yumurta misali sorularla dolu. " | Open Subtitles | رأسي مليءٌ بالشجار كالبيضة المليئة باللحم |
Hayır, sen, et ve sütü karıştırmazsın anladın mı? | Open Subtitles | والآن لا يمكنك خلط الحليب باللحم هل تفهم هذا ؟ |
Fazla pişirmişsin ve açıkçası et pek taze değil. | Open Subtitles | هذا ليس عادلاً , أحرقت الطعام وبصراحة إنه ليس باللحم الطازج |
Erkek arkadaşı et getirmiştir. Yanında biraz da meze. Al sana botülizm. | Open Subtitles | يأتي الحبيب باللحم الساخن و أيضاً بطبق جانبي، تسمم غذائي |
Havadaki durum böyle, karadaki duruma baktığımızdaysa ordunun, birliklerin et ihtiyacını karşılamak üzere açtığı ihaleyi kimin kazandığını savaş dairesinin açıklayacağını görüyoruz. | Open Subtitles | هذه الحرب في الجو، بينما على الأرض، مكتب الحرب سيعلن عن الذي ربح عقد الجيش لتزويده باللحم البقر الأسترالي |
Önceden kalan et, olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | انا اعلم انه لديك بقايا من الرغيف باللحم |
Bal kaplı et ve ünlü Amerikan peyniri. | Open Subtitles | عسل باللحم و الجبنة الأمريكية القديمة الجيدة |
Tüm bu iş görüşmelerinden tüm üzüntülerden sonra etle tıka basa dolmuş bir ağzı hak ediyorsun. | Open Subtitles | بعد كل تلك المقابلات بعد كل خيبات الأمل تستحق أن تنال فم منتصر ملئء باللحم |
etle sarılıyım. Ama zaten hepimizin isteği şey bu. | Open Subtitles | أنا أشعر باللحم ولكن هذا ما نرغب به كلنا هنا |
etli Omlet. Etsiz, yumurtanın sarısı yok. | Open Subtitles | محبي اللحم والاومليت احتفظ باللحم و احتفظ بالصفار |
eti basın, ve amonyak seviyesinin fırlamasını bekleyin. | Open Subtitles | إنه كما سمعته بالضبط إملأيه باللحم و انتظري إرتفاع نسبة الأمونيا |
Şimdi ise etten kemikten bir ölüm meleği gibisin. | Open Subtitles | أنت تقف الآن كالموت متجسداً باللحم والعظام |
Kafatasına ne olduğunu görebilmek için ete büründürmeliyiz. Tamamen tanımlanamaz. | Open Subtitles | من أجل إعادة تشكيل ما حدث للجمجمة فنحتاج أنْ نغلفها باللحم |
Gözleme arası jambon, jambonlu köfte. | Open Subtitles | ،كعك محشو باللحم المقدد رغيف باللحم المقدد |
- Evet, hadi pastırmalı sandviç yiyelim. | Open Subtitles | , سأعمل سأعمل ساندويش باللحم المقدد وسأجلب لكم سندويش باللحم المقدد |
Sadece etlerle oynamak hoşuna gidiyor. | Open Subtitles | بأنكِ تستمتعين باللعب باللحم |