| Neden şehirde şahin olsun ki? Buna izin verilmemeli. Mektup yazmalı. | Open Subtitles | لماذا يوجد صقور بالمدينة أنه غير مسموح به أكتب لهم رسالة |
| şehirde bir sirk ya da panayır gibi bir şey var mı? | Open Subtitles | هل هناك سيرك بالمدينة أو عرض جوال ، أو شئ كهذا ؟ |
| Bir bot kirala ve şehirdeki otele git. Prenses seninle irtibata geçer. | Open Subtitles | خذي قارب وإذهبي إلى الفندق الوحيد بالمدينة الاميرة سوف ترسل في طلبك |
| kasabada yeni bir buz aracı var. Sana çilekli aldım. | Open Subtitles | توجد سيارة ايس كريم جديد بالمدينة لقد احضرتها لكى بالفراولة |
| Evet, efendim. şehrin tüm ana kontrol sistemlerini bu odaya aktardık. | Open Subtitles | لقد قمت بتحويل كامل وحدات التحكم الرئيسية بالمدينة إلى هذه القاعة |
| Babamın birimi şehre kameralar kuruyor. Ben de programa yardım etmiştim. | Open Subtitles | لقد وضع قسم شرطة أبي كاميرات بالمدينة وكنت أساعدهم في البرنامج |
| Uzak kanyonlardan ziyade şehir merkezlerini seçmesi güven kazandığı anlamına gelir. | Open Subtitles | إختياره لساحة بالمدينة عوضا عن وادٍ بعيد تعني أنه يكتسب الثقة |
| Duyduğumuz gürleme sesi, bütün SNM'lerle birlikte gerçekten şehri uçurabiliyorsunuz. | Open Subtitles | مع كامل وحدات الطاقة الصفرية تكون قادرين على التحليق بالمدينة |
| şehirde başıboş bir seri katilin dolaştığını söylemeden önce elimizdekilerden daha fazlasını. | Open Subtitles | أكثر مما لدينا، قبل أن أقترح أن لدينا قاتل متسلسل يمرح بالمدينة |
| Daha sonra annen şehirde yaşadığını işsiz olduğunu ama üniversite mezunu olduğunu söyledi. | Open Subtitles | لذا تدخلت أمك وأخبرتني أنكِ بالمدينة وليس لديكِ وظيفة ولكن لديكِ درجة جامعية |
| Hiçbir yerde. Bu yüzden ormanda değil de şehirde yaşamayı seçtim. | Open Subtitles | ولا أي مكان لهذا السبب إخترت العيش بالمدينة وليس بوسط الغابة. |
| Ama bir kadın çalışmadan bu şehirde yemek ve çatı bulamıyor. | Open Subtitles | لكن على المرأة ان تعمل لكي تجد المأكل و المأوى بالمدينة |
| Kanadalı adam yemek yemek istiyor, o yüzden bu gece şehirde kalacağım. | Open Subtitles | هذا الأسبوع الرجال الذين بالصفقة الكندية يريدون العشاء لذا سأبقى بالمدينة الليلة |
| Hayır, bu kulüp şehirdeki en ateşli yer haline geldi. | Open Subtitles | لا لست كذلك . هذا النادي أصبح أجمل شيء بالمدينة |
| Sonraki üç ay boyunca, şehirdeki insanlar açlıktan ölmeye başladı. | Open Subtitles | على مدار الشهور الثلاثة التالية بدأ الناس بالمدينة بالتضّور جوعاً. |
| Bazı arkadaşlarımız dedi ki dükkanınızda şehirdeki en iyi nişan yüzükleri varmış. | Open Subtitles | أخبرنا بعض الأصدقاء أنّ محلّك هو أفضل من يبيع خواتم الخطوبة بالمدينة. |
| Oh, Eminim gemiyi beklerken kasabada kalacak bir yer bulabilirim. | Open Subtitles | أنا واثقة أننى سأكون بخير فى مكان ما بالمدينة حيث يمكننى الأنتظار به من أجل السفينة. |
| Şu anda şehrin ötesinde, havuzun yanında bir inşaat alanım var. | Open Subtitles | الآن، أنا أقوم بالعمل في موقع بالمدينة بالقرب من حوض السباحة؟ |
| Bilbao bana göre şunu gösteriyor kişisel bir ifade ortaya çıkarıp yine de gereken bütün noktalara parmak basarak şehre uyum sağlayabilirsin. | TED | بلباو باعتقادي، أظهر إمكانية أن يكون لك هذا التعبير الشخصي وبنفس الوقت لمس كل الأساسيات المطلوبة للاندماج بالمدينة |
| Eğer şehir kırsal bölgeye göz kulak olursa, kırsal bölge de şehre göz kulak olur. | TED | إذا كانت المدينة تعتني بالريف سيعتني الريف بالمدينة |
| Acı gerçekse, uyuşturucuyu kontrol edince, şehri de kontrol edersin. | Open Subtitles | الحقيقة المحزنة هي أنك حينما تسيطر على المخدرات تتحكم بالمدينة |
| Kasabadaki bütün insanlara bunu duyurmalıyız. | Open Subtitles | علينا أن نخبر الحقيقة لكل رجل وامرأة وطفل بالمدينة |
| Siz ise geri kalanı için sadece kasabaya gidip gülümsüyorsunuz. | Open Subtitles | و بالبقية ، كل ما عليكما فعله هو السير بالمدينة و الابتسام للناس |
| Bunu artık daha sıklıkla yapabilirim, annem de şehirdeyken. | Open Subtitles | بمقدوري فعل هذا بشكل أكثر بما أنّ أمّي بالمدينة الآن |
| şehir merkezinde bir evi bir kocası ve üç çocuğu var. | Open Subtitles | لديها منزل كبير بالمدينة ثلاثة أطفال، وزوجًا |
| Küçük bir kasabadan büyük şehre gelmiş. | Open Subtitles | مجرد عمل بالمدينة الصغيرة للفتيات حتى يمكنهم العمل بالمدينة الكبيرة |
| Atı hala burada, henüz şehirden ayrılmamış. Şuraya bir takım yerleştirin. | Open Subtitles | حصانه لا زال هنا، لا بد أنه لا يزال بالمدينة |
| Dinle, ben zaten şehirdeyim yani seninle orada görüşür müyüz? | Open Subtitles | اسمعي ، أنا بالفعل بالمدينة لذا ، هل سأراكِ هناك ؟ |
| İki gündür şehirdesin; ama şimdiden gözün morarmış. | Open Subtitles | لقد كنت بالمدينة لمدة يومين ولديك عين سوداء منذ الآن |